Neden herkesin ona baktığını anlamayarak Ata' ya döndü en tatlı ifadesiyle. Çocuk basit bir soru sormuştu sadece. "Evet bebeğim, hadi sen içeri geç bizde ablanların eşyalarını getirelim." dedi ve Ata' yı kucağından indirdi.
İçeriye koşan Ata' dan sonra hala birbirine kanlı bıçaklı gibi bakan çifte döndü ama ondan önce, "Anne siz içeri geçin, bizde eşyaları taşıyalım." Dedi. Babası ikizlere hiç iyi bakmıyordu çünkü.
" Tamam kızım, eşyaları kızlar halleder burayı topla sofraya gelin." Annesini başıyla onayladıktan sonra annesi babasını da alıp içeri geçti.
" Öncelikle sevgili abiciğim, arkadaşımın kolunu bırakmanı öneririm zira hâlâ çok gençsin. Hem senin gözüne ne oldu ve kızın koluna yapışmanın sebebi ne? Gelelim size başımın belaları cebinizde taşıdığınız iletişim aracından haberiniz olduğunu düşünüyorum. Şimdi sorarım size haber vermek hiç aklınıza gelmedi mi? Ata' nın ne işi var burada? Neden abimin yakasına yapıştın sen Gizem? Ayrıca Leyla' cım çekirdekte ister misin? Bu saatte adamın biri -kusura bakma abi sözüm meclisten dışarı- arkadaşının koluna yapışmış sende film izler gibi izliyorsun." Oh be çekti içinden, bir rahatlama gelmişti.
" Önce ben cevap verebilir miyim? Lütfen lütfen" diye parmak kaldıran Leyla iki kızgın boğa dışında herkesi güldürdü.
" Peki peki, ilk sen cevap ver." Dedi Zümrüt hala gülümserken, bunlara nasıl kızardı ki şimdi?
" Adımın geçtiği sorulara cevap verecek olursam öncelikle çekirdek olsa hiç hayır demem valla, bu ikisi çok aksiyonlu ve son söylediğine gelecek olursak sence bu kızın benim onu korumama ihtiyacı var mı hayatım, babamın elinden geçti sonuçta."
Kısık gözlerle baktı Zümrüt, böyle mantıklı mantıklı konuşmuyor muydu, deli oluyordu. "Pislik, çok haklısın."
Leyla, "Ah, ne demek." deyip bir adım gerileyerek eski yerine geçti. Zümrüt' te birbirinin yakalarını bırakan ama birbirine her an üzerine atlayacakmış gibi bakan ikiliye döndü.
" Evet Gizem, Ata' nın burada ne işi var ve küçücük çocuğun yanında nasıl biriyle tartışırsın."
Gizem tüm asabiyetiyle baktı arkadaşına, üstüne su atılsa dumanlar çıkabilirdi. "Ne yapsaydım lan, açık kalan bilgisayardan Mardin' e bilet aldığımı görmüş üstüne kendine de almış, kapıya bir gittim sırtında çantası oturmuş valizimin üstünde beni bekliyordu sıpa. Ben mi dedim ona bu kadar zeki ol diye."
Ata' nın onun yanına gelmek için yaptıkları ile güldü Zümrüt. "Ayy aşkım ya, kıyamam." Arkasından gelen hafif öksürmeyle başını çevirdi ve ona çözemediği bir surat ifadesiyle bakan Mirhan ile karşılaştı. Hala burada mıydı ya?
" İçeri geçin artık, ne sorununuz varsa içerde konuşun. Zümrüt hadi." Herkes onu onaylayıp içeri geçtiler, kızların eşyaları çoktan odalarına çıkarılmıştı. Hep beraber masaya oturduklarında kızlara da servis açılmıştı. Ata direk Zümrüt' ün kucağına yerleştiği için ona tabak koyulmamıştı.
" Fatma teyze, Haşim amca nasılsınız, iyisiniz inşallah?" dedi tüm sevimliliğiyle Leyla.
" Sağ olasın kızım, iyiyim."
Annesi, " Sağ ol yavrum iyiyim bende, annen baban nasıllar?"
" İyiler hepsi, size çok çok selam söylediler."
Anne ve babası sürekli yanına geldiklerinde önce kızlarla tanışmışlardı sonra aileleriyle tanışmışlardı. Annesinin kızların anneleriyle güne gitmişliği bile vardı.
" Gizem kızım, pek iyi görmedim seni." dedi Haşim ağa. En çok Gizem' i severdi nedense, hareketleri konuşması hep güldürürdü babasını. İzmir' deki en büyük tavla rakibiydi sonuçta, Zümrüt arada kıskanmıyor da değildi hani. Çaktırmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Şeytan (Tamamlandı)
General FictionHayatın ondan çaldıkları kadar verdikleri ile de yetinmeyi öğrenen, biraz deli, çokça zeki, yeri geldi mi çatlağın teki...Küçük bir şeytan işte.