24. Bölüm

16.6K 895 31
                                    


Keyifli okumalar😘

********************************

" Ne gerek vardı ki?" Mirhan' ın ona uzattığı kutuyu eline alarak yavaşça açtı. Açtı açmasına ama kutudan çıkan şey kesinlikle bugün gördüğü kolye değildi. Aklına gelen ihtimalle bir anda tüm heyecanı, mutluluğu buhar olup uçtu. Ne yani o kıza da mı hediye almıştı. Giden güzel duygularının yerini saf öfkeye bırakırken Zümrüt buna daha fazla dayanamadı ve elinde sıkmakta  olduğu kutunun kapağını kapatıp ateş saçan gözlerini Mirhan' ın mutluluk ve umutla parlayan gözlerine dikti.

" Allah belanı versin." Sadece Mirhan' ın duyabileceği bir sesle söylemişti. Daha Mirhan bu karşılığın sebebini sormaya kalkışmadan hızla oturduğu sandalyeyi itti ve ayağa kalktı.

" Seninle evlenmeyi kabul ettiğim güne de, seni seçtiğim güne de, o masada sana evet dediğim güne de ve en önemlisi seni sevdiğim güne lanet olsun. Al bunu da git o sayıkladığın sürtüğüne tak." deyip hâlâ elinde sıkmakta olduğu kutuyu hızla Mirhan' ın kafasına fırlatıp telefonunu kaptığı gibi terk etti orayı.

Mirhan son 1 dakikada yaşadıkları nedeniyle şok geçiriyordu. Ne olmuştu şimdi, ortada hiçbirşey yokken Zümrüt' ün böyle davranmasıda neydi öyle. Ne sürtüğünden bahsediyordu bu kız. Başında hissettiği ağrı ile kendine gelir gibi oldu.

" Ne dedi o, beni sevdiği gün mü? Beni seviyor mu?" Kendi kendine mırıldanan Mirhan' ın yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı ve aynı zamanda yavaşça bulunduğu durumun farkına vardı. Zümrüt gitmişti. 

Hemen yerinden kalkıp masaya yüklü bir miktar para bırakıp aceleyle dışarı attı kendini. Hiçbir yerde Zümrüt' ü göremeyince daha hızlı olamadığı için lanet etti kendine. Zümrüt' ün taksiyle konağa döndüğünü düşünerek hızla aracını park ettiği alana doğru ilerledi. Işıklandırmanın neredeyse olmadığı karanlık yolda bastığı şey işe az kalsın yeri boyluyordu. Daha sakin olmaya çalışarak sağlam adımlarla arabasına ilerledi ve konağa sürdü. Aklında sadece ona kendisini sevdiğini söylediği ve konağa varıp küçük şeytanıyla uzun bir konuşma yapmak vardı. Telefonla birkaç kez aramışsada açan olmamıştı.Oysa ne onu konakta bekleyen bir Zümrüt vardı ne de o telefona cevap verebilecek biri. Çünkü kısa süre önce basıp kaymasına neden olan şey Zümrüt' ün telefonuydu.

Mirhan arabayı konağın kapısında durdurup arabadan inerek anahtarı kapıdaki adamlara verdi ve hızla konağa girerek odasına çıktı. Odaya girip beklediğini göremeyince önce banyo sonra giyinme odasına baktı. Hatta o heyecanla biraz saçmalayıp dolaba bile bakmıştı. Ne alakaysa.

Zümrüt' ünü odada bulamayınca hemen alt kata inerek ailesinin olduğu salona ilerledi. Orada olmasını ummaktan başka bir şey yapamıyordu. Salona girdiğinde ailesinin ona dönen bakışlarını görmezden gelerek salonu taradı  ancak burada da yoktu. İçindeki heyecan yerini önce endişeye sonra korkuya bıraktı.

" Hayırdır oğlum, erken mi döndünüz?" Babasının sorusunu duydu ancak ne cevap vereceğini bilemediği için sadece ona bakan ailesinin yüzlerinde gezindi bakışları.

" Oğlum cevap versene, Zümrüt nerede? Odasına mı çıktı? " İşte bu onu kendine getirmişti.

" Zümrüt yok." Sesi sadece kendi kulaklarına kadar ulaşmıştı.

" Abi bir şey söyle Allah' ını  seversen."

" Yok Zümrüt, biz yemek yedik sonra ne oldu anlamadım Zümrüt sinirlendi çıktı gitti, peşinden çıktım ama yetişemedim, eve gelmiştir dedim ama burada da yok. Arıyorum telefonunu da açmıyor." Telaşlı bir şekilde anlattıkları Haşim ağa hariç tüm aileyi de ayağa kaldırmıştı.

Küçük Şeytan (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin