11. Bölüm

20.6K 1.1K 58
                                    

Ey güzel Allah' ım sen bu Zümrüt kulunu rezil olsun diye mi yarattın? Başka türlü bunca rezilliği açıklayamıyordu artık. Neden yani? Neden?

Biri hemen şimdi şu anda çekip vursa ya onu, sağlam kafayla çıkamazdı buradan. Bir mucize olsun istiyordu, mesela Mirhan düşüp bayılsa ve uyanınca da hiçbir şey hatırlamasa ya da şu pencereden bir kör kurşun girse ve Zümrüt' ü vursa, olayda öylece unutulup gitse. Vallahi razıydı ama ölecek kadar da değil yani azıcık yara alsa, şöyle bayılacak kadar yeterdi. Bu hallere düşecek ne günah işlemişti. Şu an yer yarılsa hiç düşünmez atardı kendini içine. Yapışmıştı zaten sülük gibi adama, bırakamıyordu da. Şu an kendini yere atıp çocuk gibi ağlamıyorsa sırf utancındandı, bakın bakın gözleride doldu, kesin ağlayacaktı.

Kendi içinde kendiyle tartışırken Mirhan, " Zümrüt" dedi birden. Sesi tıpkı senin bu odada ne işin var der gibiydi, ne halt yemeye soyunuksun der gibiydi, daha çok o ellerini çekmezsen kemiklerini kıracağım der gibiydi. Desin de zaten, hakkı vardı. Ne işi vardı bu oda da?

"Zümrüt!" dedi yine. Bu seferde konuş Allah' ın cezası der gibiydi.

"Hıı?" Ahh, bu ses onun olamazdı ama salaklığı ona hastı. Hı ne Zümrüt hı ne?

" Hadi çek kollarını " Sesi bir değişti sanki, daha mı sinirleniyordu ne? Bittim ben dedi içinden.

"Olmaz, üstümde bir şey yok" dedi korkudan, heyecandan ve panikten bir taraflarına kaçmış kısık sesiyle.

Dişlerini sıktı Mirhan, gördükleri yetmezmiş gibi şimdi de..."Emin ol bunun senin kadar farkındayım." derken Zümrüt' ün belindeki kollarını sıklaştırdı. Zümrüt ise bu durumu bambaşka taraflara çekti. Ona göre bu kemiklerini kıracağım demekti.

" Abi valla ben..." diye tam savunmaya geçekti ki sözünü kesti Mirhan.

" Açıklamanı sonra yaparsın, şimdi bırak beni."

" Ama..."

" Bakmıyorum korkma, ben gözlerimi kapatacağım sende hemen giyin tamam mı?"

Tam onu onaylayacaktı ki odanın kapısı çalındı. Bu sefer bayılmakla da kurtaramazdı, direk kalp krizi geçirecekti şuracıkta. Korku ve telaşla artık nasıl sarıldıysa, Mirhan' ın ağzından kaçan küçük bir inleme duydu. "Özür dilerim, canını yakmak istemedim." Diye hızlıca ve kısık bir sesle konuştu.

" Ulan küçük şeytan!"

" Ağam kahvaltı hazır sizi bekliyorlar."

İki ses aynı anda yükselirken Zümrüt' ün tansiyonu ya da şekeri falan düşmüş olacaktı ki gözleri karardı. O anda omuzlarında hissettiği ellerle kendine gelmiş, gözlerini açabilmişti. Mirhan onu kendinden sertçe itip kapıya doğru gittiğinde Zümrüt' de fırsat bu fırsat diyerek banyoya uçtu adeta. Girer girmez kapıyı ardından kilitleyip yere attı titreyen bedenini. Biraz kendine geldiğinde yerden kalkıp aynadan kendine baktı. Bir de ben kızarmam diye geçinirdi, büyük yalan.

Kızlar şu suratının halini görse 2 yıl lafını ederlerdi herhalde. Gözleri üzerine kaydı, anında yumdu. Kafasını şu aynaya vursa hafızasını kaybetme oranı yüzde kaçtı acaba? O banyoda ciddi ciddi kafasını aynaya vurmayı düşünürken banyonun kapısı çalındı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki kalp krizinden gidecekti şimdi.

" Zümrüt, hadi çık." Diye seslenen ses oldukça sakindi.

"Zümrüt!"

Gitsene be adam halden de mi anlamıyorsun, utanıyordu işte.

"Ben kahvaltıya iniyorum, sende odadan çıkarken dikkat et kimse görmesin seni ayrıca üstüne adam akıllı şeyler giy."

Sesini çıkarmadan beklerken oda kapısının kapanma sesini duyduğunda biraz daha bekleyip yavaşça açtı kapıyı. Kafasını içeriye uzatıp salak gibi odanın bir tarafına attığı bluzu için yer tespiti yaptı. Oda kapısının yanındaki bluzunun yanına koşarak gidip üzerine geçirdi ve kulağını kapıya dayayıp dışarıdaki sesleri dinledi. Kimse olmadığını anlayınca yavaşça kapıyı açtı. Tam tahmin ettiği gibi kimse yoktu. Zaten sadece Mirhan' ın odası bu kattaydı, onun odası ise alt kattaydı ve nasıl oldu da fazladan bir kat çıkıp buraya geldi bilemiyordu. Rezildi, rezillikte zirveyi oynuyordu hatta. Bundan yukarısı yoktu o derece.

Küçük Şeytan (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin