Mirhan şirketteki odasında kardeşleri ile otururken aklı konaktaki Zümrüt' ündeydi. Bu yaşına kadar yaşamadığı duyguları ona küçük şeytanı yaşatıyordu, yeri geldi mi ergenlik yıllarına bile dönüyordu ve bundan hiç şikayetçi değildi. Yaşadığı tüm duygular onun için oldukça değerliydi. Artık güzel karısıyla gerçek bir evliliğinin olmaması için ortada herhangi bir sorun kalmamıştı, ona kalbini açmış ondaki yerini göstermiş aynı şekilde aşkı karşılık bulmuştu, daha ne isterdi. Aklına birden bire doluşan olumsuz düşünceler gülümseyen yüzünün solmasına, bakışlarının donuklaşmasına ve sebebini anlamadığı bir acının kalbinde yer edinmesine neden oldu. Bunu karşısında oturan kardeşleri de fark etmişti.
" Abi?" diye bakışları boşluğa dalan abisine seslendi Ahmet.
" Bir sorun mu var abi?" Günlerdir yüzünden gülümsemesi eksik olmayan abisinin birden bire ruh halinin değişmesi Mehmet' i endişelendirmişti.
Kardeşlerinin ona seslenmesi ile daldığı düşüncelerden çıkan Mirhan aynı donuk bakışları kardeşlerine yöneltti. Ağzını açıp bir şey söyleyemeden bu sefer bakışları çalan kapısına yöneldi.
" Gel" İçeri giren adama üç kardeşte 'hayırdır' bakışlarını atıyorlardı çünkü konakta ki adamlardan birinin şirkette ne aradığını bilmiyorlardı." Ağam müsaade var mı?"
" Gel Hasan, hayırdır?"
" Ağam, Haşim ağa sizi konağa çağırıyor, acil." İçindeki sıkıntı hâlâ devam eden Mirhan' ın kaşları çatıldı. Bu saatte babası onu neden konağa çağırsın ki?
" Bir sorun mu var, neden çağırdı babam?"
" Bir bilgim yok ağam."
" İyi madem" diyip koltuğundan kalktı, ceketini giyerken kardeşlerine döndü. "Sizde daha fazla tembellik yapmayın, hadi iş başına."
" Tamam abi. Bize de haber ver merak ederiz." diyen Mehmet çoktan yerinden kalkmıştı bile, Ahmet' te ona uyarak kalktı yerinden.
Mirhan konağa doğru sürdüğü araçta içinde gittikçe büyüyen sıkıntı ile oldukça rahatsızdı. İki kez Zümrüt' ü aramıştı ama telefonu kapalı olduğu için ulaşamamıştı, haliyle içindeki sıkıntı gittikçe büyümüştü.
Konağın kapısına geldiğinde durdurduğu araçtan hemen inmiş ve içindeki sıkıntıyı gidermek için ilk olarak Zümrüt' ü görmek için odasına çıkmıştı. Odadan içeri girdiğinde beklediği manzara yerine boş bir oda ve yatağın üzerine saçılmış eşyalar görmeyi beklemiyordu. Yatağa yaklaşıp üzerinde karışık halde bulunan fotoğraflardan birini eline aldığında neredeyse şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Fotoğrafta bir yatakta ve kollarında çıplak bir kadınla sarmaş dolaş bir halde uyuyordu. Fotoğrafa dikkatli bir şekilde bakınca oda ve yatak ile ilgili bazı görüntüler aklına geldi.
İki gün önce şehir dışından gelen iki misafirini ağırlamak için akşam yemeğine çıkarmıştı, yemekten sonra birkaç bir şey içmek için mekan değiştirmişlerdi. Gecenin sonunda kendi gibi sarhoş iki adamı bir taksiyle göndermiş kendi de gelen ilk taksiye kendini attığı gibi sızmıştı. Gece karanlığında taksisine binen adamı tanımayan taksici onu en yakın otele götürmüştü. Tek hatırladığı sabah üzerinde sadece iç çamaşırı ile bu yatakta tek başına uyandığıydı. Mirhan sarhoş bile olsa yaşadıklarını ve yaptıkları az çok hatırlardı ve hafızasında bu kadınla ilgili en küçük bir şey yoktu.
Yavaş yavaş aklı yerine gelmeye başlayan Mirhan mantıklı düşünmeye başladı. Bu kadını hiç tanımıyordu ve görmemişti, ayrıca her şeyiyle Zümrüt' e sevdalıyken böyle bir hata yapmazdı. Her şey apaçık ortadaydı. Birileri bu kadını onun yatağına sokmuş, fotoğrafları çekmiş ve Zümrüt' e göndermişlerdi. Evet hatalıydı Mirhan, o gece o kadar içmekle hata yapmıştı. Şimdi tüm bedenini endişe kaplamıştı, babasının onu ne için çağırdığını anlamıştı ama hemen Zümrüt' ü görmeliydi, nasıl yapacağını henüz bilmiyordu ama masum olduğunu kanıtlamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Şeytan (Tamamlandı)
General FictionHayatın ondan çaldıkları kadar verdikleri ile de yetinmeyi öğrenen, biraz deli, çokça zeki, yeri geldi mi çatlağın teki...Küçük bir şeytan işte.