Kış ayı artık iyice gerçek yüzünü göstermiş, iki gün önce yağan kar ince bir tabaka halinde Mardin' i beyazlara bürümüştü. Dila her zamanki gibi sabahın erken saatlerinde gözlerini açmış ve kocasının onu saran sıcak kollarından çıkarak sırt üstü uzanıp yeni yeni başlayan mide bulantısının geçmesini bekliyordu. Kendini biraz daha iyi hissettiğinde yan dönerek yaklaşık bir buçuk aylık kocasının hayran olduğu yüzünü izlemeye başladı. Ahmet ona düğünden önce aşkını itiraf etmişti ancak Dila' nın kalbinden geçenleri Ahmet' e söylemesi biraz uzun sürmüştü. Zaten Ahmet' in de hiç bir zaman öyle bir ısrarı olmamıştı, her zaman ' ben bana bakan gözlerinde gördüm aşkını' derdi. Onunla beraber geçirdiği her an paha biçilmez zamanlardı.
Gözlerini kapatıp biraz daha dinlenmek istedi ancak birden artan mide bulantısı buna engel oldu. Ahmet' i uyandırmamaya dikkat ederek hızlıca kalkıp kendini banyoya attı. Boş midesi ile çıkarabildiği kadar kustu ve hafif baş dönmesi ile banyodan çıkıp en yakın koltuğa attı kendini. Allahtan Ahmet hâlâ uyuyordu, yoksa çoktan hastahanenin yolunu tutmuşlardı. Yaşı küçük ya da bilgisiz biri değildi Dila, son zamanlarda yaşadığı belirtileri bir sonuca bağlıyordu ancak emin olmadan kimseye bir şey söylemek istemiyordu. Kendini daha iyi hissettiğinde üzerini değiştirip mutfağa indi, mutfaktan içeri girdiğinde Zümrüt' ü tek başına masada otururken görüp meraklanarak yanına gitti.
" Zümrüt, ne yapıyorsun bu saatte burada?"
Zümrüt o kadar dalgındı ki mutfaktaki sessizliğe rağmen içeri giren Dila' yı bile duymamıştı.
" Uyku tutmadı, hayırdır sen niye kalktın, yüzün sararmış sanki. İyi misin?"Dila sonunda içinde birikenleri biriyle paylaşacağından hemen Zümrüt' ün yanındaki sandalyeyi çekip oturdu ve heyecanla konuşmaya başladı. " Zümrüt, ben emin değilim aslında, böyle bazen başım falan dönüyor nerde olduğumu unutuyorum, kaç gündür içim dışıma çıktı resmen, acaba diyorum ben şey miyim?"
Zümrüt zaten karışık olan kafası ile bir de Dila' nın açıklamasını dinleyince hiçbir şey anlamamıştı. " Nesin?"
" Galiba hamileyim."
Zümrüt ilk önce bu habere çok sevinmiş ve kollarını hemen Dila' ya sarmıştı. " Gerçekten mi Dila, çok sevindim."
" Emin değilim Zümrüt, diyorum ki bugün seninle gidip test mi alsak, gelir misin benimle?"
" Gelirim tabi ki, ay Dila çok sevindim."
" Bende çok mutluyum ama emin olmadan da çok umutlanmak istemiyorum."
" Haklısın canım, e o zaman durma sen burada odana çık soğuk burası. Ahmet' e de alacaklarımız olduğunu söyle, kahvaltıdan sonra çıkarız."
" Tamam, ben gideyim o zaman."
Zümrüt Dila gider gitmez tüm yüzüne yayılan hüzüne engel olamadı, gözleri dolmaya başlarken başını eğdi ve göz yaşının yanağından akmasına engel oldu. İki aydır Mirhan ile ilişkileri çok iyiydi, ikiside bir çocuklarının olmasını istiyordu ve hiç korunmuyorlardı ancak yine de Zümrüt hâlâ hamile kalamamıştı. Bu ay adetinin gecikmesi onu fazlasıyla umutlandırmıştı ancak bu sabah kalkıp tuvalete gittiğinde gördüğü kırmızı leke tüm umutlarını yerle bir etmişti. Zaten bu sebepten değil miydi sabahın bu saatinde bu boş ve soğuk mutfakta oturması. Yıkılan umutlarının yerini kocaman bir boşluk almıştı şimdi.
Dila' nın hamile olma ihtimali onu çok fazla sevindirmişti ancak bu kendini eksik hissetmesine sebep olmuştu. Aklına bile getirmek istemediği ihtimaller vardı, onda veya Mirhan' da olacak bir rahatsızlık hem onları hem de ailesini fazlasıyla üzecekti. Bu Zümrüt' ün istediği son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Şeytan (Tamamlandı)
Ficción GeneralHayatın ondan çaldıkları kadar verdikleri ile de yetinmeyi öğrenen, biraz deli, çokça zeki, yeri geldi mi çatlağın teki...Küçük bir şeytan işte.