20. Bölüm

22.3K 1K 47
                                    

Zümrüt nedeni bilinmez kendisine gözlerini dikmiş anlamını bilmediği bakışlarla bakan karşısındaki bu adamdan gözlerini kaçıramıyordu. Kalbi o kadar hızlanmıştı ki kulaklarında hissediyordu kalp atışlarını. Hissettiği duygulara o kadar yabancıydı ki, bugüne kadar kalbini duygusal ilişkilere o kadar kapatmıştı ki kalbinin hızlanmasını, heyecanını, elinin ayağının birbirine dolanmasını hep sinirine yoruyordu.

Mirhan ise boncuk gözlerini kendisine dikmiş olan küçük şeytanından bir an olsun ayıramıyordu gözlerini. Allah biliyor ya çok zor tutuyordu kendini, daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu. O kadar dalmıştı ki karşısındaki zümrüt gözlere, tüm sinirini unutmuştu. Bir adım attı küçük şeytanına, koca elleri ile sardı pürüzsüz yanaklarını, derinden bir nefes aldı. İçine çektiği nefes onu sakinleştirmek yerine işini daha da zorlaştırmıştı. Zümrüt' ün kokusu dolmuştu ciğerlerine. Dişlerini sıktı bu sefer, 'dur' dedi kendine, 'daha zamanı var'.

Zümrüt Mirhan' ın kendini sıktığının farkındaydı ama bunu sadece onunda çok sinirli olduğundan kendisini kırmak istemediği için diye düşündü. Onun ateş gibi yanan ellerini teninde hissedince bir değişik hissetti. Gözlerini kapatıp yüzünü o sıcak avuçlara yaslamamak için zor tuttu kendini.

" Bak güzelim, çok değil iki gün sonra evleneceğiz biz, senden ben sorumluyum. Bu mesele ortaya çıkmamış bile olsa ne olursa olsun gelip bana anlatman  gerekirdi. Anlatacaktın ki sana değen her bir parmağını kullanamaz hale getirecektim." Bunları söylerken az önce unuttuğu tüm siniri içini yakarcasına damarlarında geziyordu. Şimdilik sessiz kalacaktı, hele bir küçük şeytanı karısı olsun, o it soyu hastahaneden  çıksın kolları iyileşsin işte o zaman bir daha iyileşemez hale getirecekti o elleri.

" Benim aklıma gelmedi valla, zaten ben dersini vermiştim üstüne birde yaşadıklarımız eklenince çıktı aklımdan." dedi Zümrüt, az önceki dik başlı kızdan eser kalmamıştı. Mirhan' ın daha fazla sinirlenmesini istemiyordu.

" Gizem' in nereden haberi oldu o zaman, ona anlatırken bana anlatmak aklına gelmedi mi? " dedi Mirhan, haklı olduğunu düşünerek. Ne olursa olsun Zümrüt ile ilgili bir şeyi ilk o öğrenmeli.

" Tamam haklısın, özür dilerim. " dedi başını da yere eğerken. Bu konunun uzamasını istemiyordu. Eğer daha fazla sinirlenirse başını derde sokacağından korktu.

Başını yere eğmiş Zümrüt' e bakarken tüm sinirini bir kenara bırakıp gülümsedi Mirhan. Nasılsa onun da hesap soracağı gün gelecekti. Elini Zümrüt' ün çenesine koyup hafif bir baskıyla kaldırdı başını. Zaten aralarındaki mesafe oldukça azdı, birde teni tenine değince çok zorlanıyordu Mirhan. Hangi ara bu duruma geldi hiç bilmiyordu. Daha hava alanında kim olduğunu bilmeden etkilenmişti ondan, kim olduğunu öğrenince de kilit vurdu kalbinde yeşeren duygularına, ama her Allah' ın günü gözünün önünde dolaştıkça kilit gevşedi, hele ki bir sevdiğinin olduğu zamanlar farkında olmadan sinirlenip duruyordu. Öz olmasa da kardeşim diyerek engel oldu kendine. Küçücük çocuğu kendine düşman bellemişti  içten içe. Gerçekten bir sevdiği olsaydı ne yapardı kim bilir. 

Şimdiyse nişanlısıydı Zümrüt, iki gün sonrada karısı olacaktı. Mardin' e Zümrüt ile geldiği gün çoktan tanımıştı onu isteyen adamı. Eğer araya aşiret girmeseydi zor alırdıya Zümrüt'ü. Gerçi yine alamadı soysuz. Babası onu kenara çekip ne yapalım diye sorduğunda hiç düşünmeden kendine istedi küçük şeytanını. Şimdiye kadar aklından bile geçirmemişti ama ilk defa o gün evlilik gelmişti aklına. Zümrüt' ün tüm yol boyunca ki perişan hali hâlâ aklındaydı. Hiç düşünmeden istedi onu kendine. Belki küçük şeytanı şu an ona o gözle bakmıyor ama Mirhan eninde sonunda onun o küçük kalbinin kapılarına dayanacaktı. Zaten 2 gün sonra karısı olacaktı, kaçacak yeri de olmayacaktı. Nasıl ki bu küçük şeytanı onun kalbinin kapısını araladı, oda dayanacaktı  onun kapısına, illa alırdı bir gün içeri.

Küçük Şeytan (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin