(Medya telefon sapığı)
Telefon sapığından;
"Sen beni seviyormusun?" Beklemediğim anda gelen bu soruya ne diyeceğimi bilemiyordum.
Gözlerimin içine ısrarla baktığı sırada ilk defa ona bunu söyleyecektim. Benim için fazla sorun işgal etmiyordu çünkü yarın bunların hiç birini hatırlamayacaktı.
" Hayır." dedim sabit ve ifadesiz olmasına özen gösterdiğim bakışlarımla. Zaten sadece gözlerimi gördüğünden hissetiklerimi anlama şansı imkansızlaşıyordu.
Aniden kaşlarını çattığında dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşüme engel oldum." Hayır seni sevmiyorum, sana aşığım lan sevmek benim yaşadığımın yanında bit kadar küçük kalır."
Gözleri büyürken kızgınlığı yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Gözlerini aniden kapattığında kahkaha atmaya başladı. Bense mal gibi bakmakla yetindim.
" Neye gülüyorsun fındık faresi?"dediğimde derin bir nefes alıp gözlerini açtı." Ama ben." dediğinde durup bakışlarını denize çevirdi.
" Seni sevmiyorum aşık da değilim."
Çene kasım gerilmeye başladığında dişlerimin arasından adeta tısladım.
"Seveceksin!" dediğimde sırıtmaya başladı bu hali beni dahada sinirlendirirken ne diyeceğini merak etmiştim." Ben seni sevemem be primat." Havaya bakıp derin bir nefes aldığım sırada sakinleşmeye çalışıyordum, arabaya yaslandığımda ellerimi göğsümde birleştirip sormam gereken soruyu sordum.
" Neden?" Yorgun bakışları yine beni bulduğunda yüzü düşmüştü sıkıntıyla nefesini dışarıya verdiğinde pür dikkat onu izledim.
" Çünkü ben başkasını seviyorum." yumruklarımı sıkmaya başladığım sırada onun başka birini sevme ihtimali dahi nefesimi kesiyordu, boğulmama neden olacak kadar kötü bir histi bu.
" Kim?" dediğimde bakışlarını tekrar denize çevirip.
" Sertaç Özdemir." Kaşlarım çatılırken sinirden gülmeye başlamıştım, elimi başıma koyup kafamı sağa sola salladığımda bakışlarımı denize çevirdim.
" Niye seviyorsun?" dediğimde göz devirip ellerini havaya kaldırdı.
" O nasıl soru be ne demek niye seviyorsun. Ayrıca bende onun bir tanımı yok, nasıl oldu anlamadım ki beni ölümden kurtardığı gün sanki içimde birşeyler oldu, böyle ne biliyim çok farklı daha önce hiç hissetmediğim bir histi . İlk başlarda inkar ettim bu aşk olamaz dedim ama sonra onu gördüğümde atan kalbim beni itirafa kadar sürükledi."
Durup bakışlarını bana çevirdiğinde ağızını aralayıp biraz düşündükten sonra tekrar konuştu." Peki o bana ne dedi biliyormusun?"
" Ne dedi?"
" Ben onun parasını seviyormuşum, popülerliğini, tipini, ulan at hırsızı ben senin paranı ne yapıyım be. Düşünebiliyormusun bana parasını sevdiğimi söyledi, bir kızın gururu nasıl kırılırki diyordum sağ olsun beyefendi merakımı giderip canlı bir şekilde gösterdi." Söyledikleri karşısında ifadesiz kalırken denize baktım. Ne kadar garipti aslında herşey, sen birini ölümüne seversin o ise bir başkasını. Şu aşk denilen şeye iki yıl önce saçmalık diyordum ama şimdi yaşama sebebim olmuştu. Demek ki insan yaşamadan anlamıyormuş, bilmiyormuş onsuz nefes alabilmek ne demek? Onu görmeden bir saat geçirmek, sesini duyamamak, kokusunu içine çekememek.
Evet aşk denilen bu saçmalık benim gibi bir adamı bile kölesi edebiliyorsa herkes çenesini kapatsın.
" Neyini sevdin peki?" Dediğimde uzun süren sessizliği bozan tedirgin sesim bakışlarını yine üzerime çekmeye yetmişti. Kaşlarını çatıp yüzümde gözüken tek şeye, gözlerime sinirle bakıp bütün sinirini ortaya serdiğinde konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRÇA İZİ
Teen FictionSevdiği kişinin bir canavar olduğunu bilmeden sevmiş bir kız. Bilmiyorki sevmek onun için hem en güzel şey hemde en kötü. Takıntılı bir erkek, ne kadar takıntılı olabilir ki demeyin psikopatlık derecesinde bir takıntı bu. Sevdiği kıza yaklaşan erke...