( Medya telefon sapığının arabası )
Şaşkınca ve korkuyla etrafımı incelemeye başladığımda sertçe yutkundum. Beni neden buraya getirmişlerdi? Ne yapacaklardı? Ya öldürürseler?
" Allah'ım ölmek istemiyorum."Buraya getirilmemin üzerinden yaklaşık iki saat geçmişti, bunu duvardaki büyük saatten sürekli bakıp görmüştüm. Korkuyordum sadece korkuyordum. Sanki bütün bunlar azmış gibi birde gecenin iyice bastıran karanlığı vardı. Odayı aydınlatan tek şey dışarda yanan küçük sokak lambasıydı. Görüş açım zayıf ama açıktı bu şekilde bir dakika daha duracak cesaretim yoktu.
Gözlerimi sıkıca yumduğumda bu kabusun bir an önce son bulmasını diledim.Koltukta iyice sindiğimde bacaklarımı kendime çekip gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim. Bir süre öylece bekledikten sonra dışardan gelen tıkırtılarla aniden yerimde zıplamıştım.
Yutkunduğumda gözlerimi sıkıca yumup kendimi avutmaya başladım. " Yanlış duydum hem kedidir o tabi tabi kedi." Dediğimde tam yalanıma inanmaya başlamıştımki bu defa büyük bir gürültü koptu ve çığlıklarımla ayaklanıp kapıya koşmaya başladım.Kapıya geldiğimde koluna tutup açmaya çalıştım ama kilitliydi. Korkununda verdiği hızla kapıyı yumruklamaya başladığımda, bu durumda aciz gözükmekten nefret ediyordum ama şuan gururumun önüne büyük ihtişamıyla geçen korkum vardı.
" İmdat çıkarın beni burdan ne olur."
Yumruklarımı sonlandırdığımda dışardan gelecek tek bir sesi bekledim ama gelmedi. Arkama dönüp baktığımda göz yaşlarım yanaklarımı çoktan ıslatmaya başlamıştı. Karanlıktan nefret ediyordum.
Büyük bir hızla tekrar kapıya döndüğümde var gücümle yumruklamaya devam ettim." Yalvarırım çıkarın beni burdan çok korkuyorum."
Tekrar bir ses gelmesini beklemiştim ama gelmemişti. Göz yaşlarım sel gibi yanaklarıma hucum ederken korkudan titreyen ellerime baktım." Hayır ne olur çıkarın beni."
" Karanlıktan korkuyorum."
" Allah aşkına çıkarın beni."
" Ne olur."
Son yalvarışımda sesim iyice kısılmıştı, kendim dahi zor duymuştum. Arkamı kapıya yasladığımda bacaklarım dayanamayacak duruma gelmişti. Kapıya sürtünerek yere yığıldığımda bağıra bağıra ağlamama devam ettim. Çok kötü hissediyordum.
Kimsesiz, aciz, korkak ve artık umutsuz. Burda ağlayarak ölüp gidecektim. Sanırım tek çıkış yolu, ölüm...💋💋💋💋💋
Gözlerim yavaşça açılırken görüş açıma giren kişiye baktım. Ağlamaktan sızlayan gözlerimi geri kapadığımda elimi başıma götürüp tekrar açmak için araladım. Gözlerim ağırçekimdeymiş gibi açılırken az önce gördüğüm kişi hala ordaydı, gerçekti. O yüzümü telaşla incelerken aniden doğruldum kendimi L koltuğun başlığına iyice sindirip ona baktığımda delirdim mi diye düşündüm bir an, bunun burda ne işi vardı?
" Semih?" Sonunda boğuk ve titreyen sesimle konuşabildiğimde şaşkınlığım açıkça gün yüzüne serilmişti.
" İyimisin?"
" Se..senin ne işi var burda?"
Semih derin bir nefes aldığında dudaklarını diliyle ıslatıp açıklama yapmak için ağzını araladı." Boşver beni şimdi sen nasılsın eve girdiğimde baygındın ne oldu sana."
Aniden aklımda canlanan şeyle yine korkularım gün yüzüne çıkmıştı. Dışarıya baktığımda gün çoktan açmıştı kaç saat uyumuştum bilmiyordum, nasıl bayıldım, nasıl kurtarıldım, Semih neden burda?
Aklıma gelen şeyle gözlerim sonuna kadar açılırken Semih'e korkuyla baktım. Yoksa telefon sapığı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRÇA İZİ
Teen FictionSevdiği kişinin bir canavar olduğunu bilmeden sevmiş bir kız. Bilmiyorki sevmek onun için hem en güzel şey hemde en kötü. Takıntılı bir erkek, ne kadar takıntılı olabilir ki demeyin psikopatlık derecesinde bir takıntı bu. Sevdiği kıza yaklaşan erke...