" Yok ben onu demiycektim zaten."
" Söyle artık ne söyleyeceksen."
" Ben ııı! Ben."
" Evet sen?" Sertaç sabırsızlıkla nefesini dışarı verdiğinde sinirlendiği her halinden belliydi.
Ve onu daha fazla sinirletmeyede niyetim yokdu açıkcası. Kendimi toparlayıp bakışlarımı yere çevirdim." Ben seni seviyorum." Bu üç kelimenin ağızımdan nasıl çıktığını anlıyamamışdım bir anda gelişmişdi bakışlarımı yerden hızla kaldırıp Sertaç'a baktım ifadesiz yüzüyle yüzüme bakıyordu.
" Eee! yani." Dediğinde utancımdan yerin dibine girebilirdim nasıl bir kabalıktır bu. Gözlerim dolmaya başladığında kendimi daha fazla tutamayacağımı anladım ve aniden masadan kalkıp koşarak uzaklaşdım. Kantinden çıktığımda arkama bakmadım bile sadece gitmek istedim bana öyle bir baktıki umursamaz gibiydi soğuk mesafeli lanet olsun kendini rezil etmeden duramıyorsun dimi. Ne düşünüyodur acaba şimdi hakkımda of ne düşünürse düşünsün haklı.Gözyaşlarım yanaklarıma hucum ederken kendimi okuldan dışarıya attım. Yürüdüm...yürüdüm...yürüdüm sadece yürüdüm işte başka hiçbirşey yapamıyordum küçüklükten beri ne zaman üzülsem ağlamak istesem hemen yürüyüş yaparım. Karanlık çökmeye başladığında soğuk içime işlemişdi kahretsin. Aniden durduğumda kendime defalarca küfür ettim. Telefonum, ceketim, çantam hepsi okulda kaldı oh ne güzel doğduğum günmü öldüğüm günmü belli değil. Bu kadar duygusal olmak zorundamıyım sanki.
Etrafıma bakındığımda farkında olmadan ıssız bir caddeye düşmüşdüm kafamı havaya kaldırdığımda anlıma düşen damla tanesiyle ürperdim aynı anda gök gürültüsü gece karanlığını aydınlatmışdı. Hayır ya hayır gök gürültüsünden nefret ederim. Bir saatte yürüsem gene eve ulaşamam yağmurda bastırır birazdan of çok üşüyorum.
" Gerizekalısın kızım sen malsın ne sanıyodun bende sana aşığım diyip boynunamı atlayacaktı herifin etrafı kızlarla çevrili niye sana baksınki acaba ne sandı beni off!" Kendi kendime saydırırken artık yağmur damlaları çoğalmaya başlamışdı ve vucuduma her ulaşan damla odun gibi vuruyordu adeta.Aniden patlayan bir gök gürültüsüyle daha çığlıklara boğuldum ve olduğum yerde kalakaldım. Ellerimi kulaklarıma kapayıp sesi duymamaya çalışdım ama o kadar baskındıki bu çözümümde pekde başarılı olduğum söylenemez. Allah'ım yardım et. Tam ümidimi yitirmişdimki aklıma gelen fikirle başımı kaldırdım sevinçle etrafıma bakındım tabi ya binerim bir taksiye ve gidince öderim. Ah akılmı kaldı. Etrafımda bir tur döndüğümde artık yağmur boşalırcasına yağıyordu. Bir tane araba geçmezmi ya nasıl bir yer burası saat kaçtır acaba gerizekalı sana müstehak.
Nefesimi tutup yağmura aldırmadan derince iç çektim ve yürümeye devam ettim başka çarem yokdu bir an önce bu saçma sokaktan çıkmam lazımdı kollarımı göğsümde birleştirip titreye titreye yürümeye devam ettim. Üstüm sırılsıklam olmuşdu artık önümü bile zor görüyordum.
Sokağı inleten araba sesi doldu bir anda kulaklarıma arkamı döndüğümde araba hızla sokaktan geçiyordu. Elimi kaldırıp tam durması için işaret edecektimki araba sertçe önümden geçip yolun bütün çamurunu üstüme sıçrattı.
" Allah kahretsin gerizekalı hayvan sokak burası sokak yavaş olsana primat herif." Adamın arkasından saydırırken araba bir anda durdu bende duruşunu fırsat bilip ona doğru koşmaya başladım bir anda yerdeki büyük taş çarptı gözüme taşı hemen elime alıp arabaya iyice yaklaşdım ve aniden elimdeki taşı arka camına fırlattım. Sokak bu defa cam sesiyle inlerken ne yaptığımı yeni algılıyordum. Yok artık bunu ben yapmış olamam dimi.Arabanın ön kapısı aniden açıldığında önce iri yarı yirmibeşli yaşlarda bir çocuk indi sonrada yine aynı yaşlarda diğerinden dahada cüsseli bir adam ikiside üstüme yürümeye başladığında attığım taşın bu etkiyi yaratabileceğini tahmin etmemişdim. Şaşkınlıkla üzerime gelen iki adamı izliyordum sanki beynim durmuş ayaklarım yere yapışmışdı. İçimden bir ses üç harf tek kelime 'kaç' dediğinde ağırçekimdeymiş gibi arkamı döndüm ve ölesiye koşdum. Yağmur yüzümü sahiplenircesine tararken hızımı dahada arttırdım nabzım beynimde saat gibi atıyordu. Arkama baktığımda iki adamda at gibi koşuyorlardı. Yürüdüğüm yolları sırasıyla geri dönerken solda gördüğüm sokağa daldım hiç bir binanın ısığı yanmıyor hatta sokak lambaları bile sayılı sayıdaydı. Çok güzel başıma daha ne gelebilir acaba dedim ve aniden durdum. Ben duvara duvar bana bakarken şansıma bir daha sövdüm. Arkamı döndüğümde iki adamda karşımda sırıtarak bana bakıyorlardı.
" Rahat bırakın beni." Dedim cılız çıkan sesimle.
" Onu arabamın camını dağıtmadan önce düşünecektin be sürtük." Dedi ve bütün sinir hücrelerim anında beynime hucum etti.
" Ben sürtük değilim anladınmı?" Sanki tek problemim buydu neyi niye kanıtlama isteği duyduğumu anlamaya çalışdım bir an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRÇA İZİ
Teen FictionSevdiği kişinin bir canavar olduğunu bilmeden sevmiş bir kız. Bilmiyorki sevmek onun için hem en güzel şey hemde en kötü. Takıntılı bir erkek, ne kadar takıntılı olabilir ki demeyin psikopatlık derecesinde bir takıntı bu. Sevdiği kıza yaklaşan erke...