( Medya Duha )
" Sakarsın." Dedi ama bunu söylerken yüzünün her mimiği gerilmişti neden sinirli olduğuna bir türlü anlam verememiştim. Kalbim boğazımdan beynime doğru bas verirken bu eziyete ne kadar daha dayanabilirdim diye düşündüm? Eziyet dediysem karşımda duran insan üstü varlığın ürkütücü bakışlarıydı. Ben şapşik şapşik gözlerimi kırpıştırdığımda o ifadesiz yüzüyle gözlerime bakmaya devam ediyordu.
" Şey birazcık uzaklaşırmısın?" Dedim. Nee? Dibime kadar girmiş adam nefes alamıyorum be, birazdan heyecandan bayılıcam onumu istiyorsunuz.
" Neden?" Dedi gözlerini kısarak. Ah! Şuan ne kadar yakışıklı göründüğünün farkındamıdır acaba.
" Nefes alamıyorum."
" Alma banane."
" Ölek mi?" Dedim aklıma gelen ilk espiriyle. Şu aklıma gelen olur olmaz espiriler beni neden sürekli rezil ediyorduki? Hep heyecandan geliyordu bunlar başıma.
Dişlerini sıkdığını oynayan çene kasından anlamam zor olmamıştı. Gözlerimi pörtleterek sertçe yutkundum, ama şimdi öcü gibi bakıyor benim bir şuçum yok." Beraber öleceksek kabul." Ağızım istemsizce açılırken, dediği şeyi algılamaya çalıştım. Yanlış mı duydum? diye gözlerimi kapayıp bir daha düşündüm. Yok valla doğru duydum ' Beraber öleceksek kabul' dedi. İçimde koşturan kelebeklere yumruk savurup zorda olsa kendime geldiğimde.
" Ne?" Diye sorabilmişdim sadece, beynim eror vermiş olacakki kelime kuracak gücü bulamamışdım kendimde.
" Safmısın sen yoksa saf ayağına mı yatıyorsun?"
" Yoo ben biryere yatmıyorum."
Yüzümü buruşturup gözlerimi kapadım. Batırdın be batırdın gerizekalısın kızım sen. Ses gelmeyince tek gözümü aralayıp Sertaç'a baktım. Anında diğer gözümüde açıp şaşkınlıkla gülen yüzüne baktım. Evet gülüyordu, ilk defa onu gülerken görmüştüm dolayısıyla şaşkındım." Sen gülebiliyorsun."
Gülüşü genişlerken ben hala şapşikliğimden birşey kaybetmemiştim." O ne demek?"
Dedi aniden gülüşü kaybolurken bende kendime hayali bir tokat savurdum. Belimdeki elini tutup çekmeye çalışdım. Ben çırpındıkça o hiç birşey olmamış gibi ' Ben ne istersem o olur!' bakışlarını atıyordu. Kalas parçası be azıcık çekilsen ölürmüsün? Geberdim burda.
Gözleri dudaklarıma kaydığında çırpınmayı bırakıp büyülenmişcesini bende onun dudaklarına baktım.
Aklıma düşen Sude'yle öpüşüşü kaşlarımı çatmama neden olurken.Elini tutup çekmeye çalışdım. Belimi sıkmaya başladığında kaşlarımı mümkünmüşcesine dahada çatıp yüzüne nefretle baktım. En yakın arkadaşımı öpen adama bakmakdan dahi tiksiniyorken bana bu kadar yakın olması çok acı vericiydi.
" Bırak." Dedim sesim çektiğim acıyı yansıtır cistendi. Boşda kalan elini elimin üzerine koyup sıkmaya başladı. Yüz hatları gerginleşdiğinde aniden belimden çekip lavobanın sert vede soğuk mermer duvarına yasladı. Kollarını nihayet bedenimden çektiğinde, başımın iki kenarına ellerini koyup beni duvar ile kendi arasına hapsetti.Soğuk duvar bu kadar baskınken benim sıcaktan yanmam ne kadar normaldi?
" Neden ben." Dedi bir anda. Böyle bir soruyu beklemiyor olmamın verdiği şaşkınlıkla birlikte
" Ne?" Dedim tek bildiğim heyecan sorumla." Neden beni seviyorsun?" Diye tekrarladığında bakışlarımı kaçırıp onun dışındaki her yeri süzdüm.
" Duha." Yüksek çıkan sesi lavobanın soğuk duvarlarında yankılandığında yerimde sıçradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRÇA İZİ
Novela JuvenilSevdiği kişinin bir canavar olduğunu bilmeden sevmiş bir kız. Bilmiyorki sevmek onun için hem en güzel şey hemde en kötü. Takıntılı bir erkek, ne kadar takıntılı olabilir ki demeyin psikopatlık derecesinde bir takıntı bu. Sevdiği kıza yaklaşan erke...