X-11

32.2K 946 348
                                    

( Medya Sertaç )

Ben çığlık çığlığa bağırırken aniden bir el ağızıma kapandı. Çığlıklarım son bulurken göz yaşlarım onlara zıt bir hareketle akmaya başlamışdı. Gözlerimi açıp karşımdaki şeye bakmaya cesaretim yokdu korkudan tüm organlarım yerinden oynamışdı sanki bacarlarım bedenimi taşımayacak kıvama gelmişdi. Normal şeylerdende korkan birisi olduğumdan bu benim için çok fazlaydı.

Dudaklarımdaki el dahada sıkılaşdığında artık bağırmak için hiç bir çaba göstermiyordum. Bağırsam bile iniltiden öteye geçemiyordum zaten.
Boşta kalan diğer eliyle ellerimi ittirdiğinde gözlerimi mümkünmüş gibi dahada sıkı kapadım. Karşımdaki kötü şeye bakmak istemiyordum. Kanlar içinde kıpkırmızı bir yüz aynı korku filimlerindeki gibi. Eğer gözlerimi açarsam hayal ettiğim şeyi karşımda görmekten korkuyordum.

 Eğer gözlerimi açarsam hayal ettiğim şeyi karşımda görmekten korkuyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Duha'nın hayal ettiği )

Karşımdaki şey hiç bir tepki vermeden durduğunda burnuma dolan tanıdık kokuyu içime çektim. Sigarayla karışık parfüm kokusu bu kokuyu ölsem unutmazdım.
Beni kötü adamlardan kurtarıp kucağında taşıyan kişiyle aynı kokuya sahipti karşımdaki. Yüzüme vuran sıcak nefesi ürpermeme neden olurken kalbim korkudan yerinden çıkabilirdi. Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalışdım. Aynı anda burnuma dolan koku dahada yoğunlaşdığında yüzüme eğildiğini anlıyabiliyordum.

Yanağıma vuran nefesi sanki beni boğmak istermişcesine ürpertiyordu. Aniden hissetiğim rüzgarla dudaklarımdaki elde kalkmışdı. Gözlerimi hızlıca açıp uzaklaşan silüete baktım öylece. Gecenin karanlığıyla aynı renkteydi üstündeki herşey. Üzerinde normal dışı olan tek şey elindeki yüzüklerdi. Nasıl yüzük olduğunu seçememişdim ama en az üç tane vardı parmaklarında. Uzun boyu ve yapılı vucudundan erkek olduğunu anlamam zor olmamışdı. Bütün bunlar üç saniyede gerçekleşirken o çoktan evden çıkıp girmişdi bile.

Kapı büyük bir gürültüyle çarpıldığında zaten korktuğumdan yerimde zıpladım. Duvarda zorda olsa ışığı bulup aceleyle açtım. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışdım. Aklımı toplamam lazımdı yerdeki çantamı alıp hemen Eda'yı aradım.
Dört kez çalmışdı açmayacağını düşünüp tam telefonu kapatacaktımki bir ses geldi telefonu tekrar kulağıma koyup
" Eda" dedim telaşlı bir sesle.
Oda teleşlı ve hiç alışkın olmadığım korkmuş bir ses tonuyla karşılık verdiğinde içimi kara bulutlar sardı.
" Duha nerdesin sen Allah aşkına."

" Eda be..ben evdeyim çok korkuyorum ne olur çabuk gel."

" Duha burası çok karışık kuzum polisler var giriş çıkışlar yasak gelemiyorum."
Kaşlarım doğal olarak çatıldığında olayı idrak etmek istercesine kafamı salladım ne polisinden bahsettiğini anlamamışdım.
" Ne polisi Eda ne oluyor nerdesin sen?"

" Kafedeyim hala Duha sana söyleyeceğim ama sakin olmanı istiyorum lütfen kuzum."
Gözlerimi sıkıca kapayıp tekrar açtım sıkıntılı bir nefes verip.
" Eda ne oldu? Neden böyle konuşuyorsun?"

" Duha Batu öldü."

" Naa..nasıl?"

" Duha yalvarırım sakin ol. Bilmiyorum nasıl olduğunu terasta ölü bulundu ben bakamadım aşağıda bekliyorum çıkamıyoruz çok üzgünüm Duha kim neden yaptıysa Allah belasını versin." Eda'nın hıçkırıkları kulağıma dolarken ayaklarım artık bedenimi taşımamışdı. Gözlerimdeki yaşlar ırmak olmuş akarken aniden yere yığıldım.

Elimi şaşkınlık ve daha bir sürü kötü duyguyu barındıran bir şekilde ağzıma koyduğumda berbat hissediyordum. Bir saat sadece bir saat önce yanındaydım. Nasıl olur kim öldürür neden öldürür? Aklımdaki sorular delirmeme neden olurken Eda'nın lafları yankılandı aklımda. 'terasta ölü bulundu ben bakamadım Duha kim neden yaptıysa Allah belasını versin' Allah kahretsin!!  Beni kultaran iki adam anında aklımda belirince tırnaklarımı yüzüme geçirdim. " Benim yüzümden o adamlar onu benim yüzümden öldürdü." " Hayır, hayır, hayır" defalarca hayır diye haykırdım. Bu gerçek olamazdı olmamalıydı benim yüzümden bir insan ölmüşdü ben bunun vicdan azabıyla nasıl yaşardım Allah'ım yardım et yarabbim bu acı çok kötü yardım et ne olur...

💋💋💋💋💋

( Eda'nın anlatımından)

Batu ölmüşdü. O öldü daha bir kaç saat önce karşımızda sapa sağlam duran adam şimdi yokdu ölmüşdü. Ölüm kelimesine dahi inanamazken onu kaybettiğimize nasıl alıştıracaktım kendimi. Duha'yı aradığımda perişan olmuşdu sesindeki o kırılmayı ilk defa duymuşdum. Yıllarca bir sürü acıyla başa çıkmışdık birlikde onun her ağlayışı üzüntüsü hala gözümün önündeydi ama ilk defa sesindeki bu kimsesizliği duymuşdum. Göz yaşlarım yanaklarıma boşalırken kendime gelmeye çalışdım pek başarılı olamasamda Duha için bunu yapmalıydım onu bu defa nasıl toparlardım nasıl avuturdum hiç bir fikrim  yokdu ama yapmalıydım. Kardeşimi zaten kimsesiz olduğu şu hayatta birde ben yanlız bırakamazdım.

Ona sahip çıkacaktım her zaman yaptığım gibi yine yanında olacaktım. Benden bir yaş küçükdü ama onu  dokuz yaşındaymış gibi görüyordum o benim tek kardeşim tek ailemdi. Birbirimize tutunduğumuz şu hayatta başka kimsemiz yokdu. O çok kırılgan ve hayata karşı çok masumdu ama ben ona nazaran daha az kırılgandım ve her olayda bir şekilde ayakda kalıp onuda ayağa kaldırmaya çalışıyordum. Bilmiyorum belkide bunu sadece onu kaybetmek istemediğim için yapıyordum.

💋💋💋💋💋

Batu'nun vefatı üzerinden iki gün geçmişdi. Duha'nın anlattıklarıyla dahada yıkılmışdım. Ölmeden bir saat önce Batu Duha'ya aşkını itiraf etmişdi ve onu zorla öpmüşdü. Duha onu öldüren adamların kim olduğunu gördüğünü ama hiç bişey yapamadığını söylemişdi kendini suçluyordu. Onun ölümünün faturasını kendine kesiyordu bu onun için çok ağırdı. Herkez için ağır değilmidir zaten bu acı? Kimsenin yaşamasını istemeyeceğim tek şeydir belkide. Düşüncelerimi kafamdan atıp uzandığım koltukdan kalktım. Duha'nın odasının önünde bir kaç dakika bekleyip cesaretimde yükseldiğim bir an içeriye girdim. Kapıyı araladığımda sırtı bana dönükdü.

Ayaklarını kendine çekmiş öylece cansızmış gibi yatıyordu. Onu böyle görmekten nefret ediyordum canım çok yanıyordu. Kapıdan yavaşca süzüldüğümde sakin ve nazik bir şekilde yanına oturdum. Sırtını merhametle ovalayıp omzundan öptüm. Konuşamıyordum onu teselli edecek tek bir cümlem yokdu. Kendimi daha fazla tutamayacağımı anladığımda odasından çıkıp salona geçtim. Yüzümden süzülen yaşlara izin verip rahatlamaya çalışdım. Benim yüzümden olmuşdu. Belkide gidelim diye ısrar etmeseydim bütün bunlar olmayacaktı. Kendimden nefret ediyorum sebebiyet verdiğim şeye bakarmısın bunu nasıl atlatabilirdik.

FIRÇA İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin