( Medya Sertaç )
Okula geldiğimizde sürekli etrafıma bakınıp durmamdan Eda şüphelenmişti ve durduraksız sorularını peş peşe sıralamıştı. Daha mevzuyu bilmeden böyleyse anlatsam ölene kadar susmaz heralde diye düşünüp ağızıma hayali bir fermuar çektim. Daha uygun ve sakin bir zamanda herşeyi Eda'ya anlatmayı aklıma not edip şimdilik onu geçiştirdim.
Sınıfa girdiğimizde Enes kafasını sıraya gömmüş uyuyordu. Sude gerizekalısının çarpık bakışlarına aldırış etmeden Enes'in yanına atıldığımda kolundan hafifçe dürtüp yüzüme bakmasını sağladım. Kafasını ağır çekimdeymişcesine kaldırdığında sırıtmama engel olamadım, yüzündeki yara izleri iyileşmeye başlamıştı, dudağının kenarı ve kaşının üstü kabuk bağlamıştı bile ama sorun şuki.
Dudağında ki pembeliğe anlam verememiştim." Kızım gülmesene komik mi?"
" Sen dudağına rujmu sürdün?" Dedim sırıtmamı genişleterek, Eda'da yanımıza ulaşdığında farketmiş olmalı ki sırıtarak Enes'in dudağını gösterdi.
" Enes makyaj mı yaptın sen?"Sorularımıza karşıt Enes göz devirirken oflayarak konuştu.
" Hee makyaj yaptım, kirpikte takacaktımda yapıştırıcısı yokdu."
İkimizde kahkaha atınca Enes'in yüz hatları gerildi sinirlendiği her halinden belliydi fakat böyle sinirlenince dudağındaki ruj dahada komik oluyordu." Niye sürdün bunu o zaman." Dedi Eda.
Enes ciddiyetini toplayarak önemli açıklama pozisyonuna geçtiğinde." Ya bu şerefsiz nası vurmuşsa dudağıma, olduğu gibi çatladı, bende dedim annemin dudak koruyucusumudur nedir, ondan vardır belki diye odasına gittim. Sonra birtanesinin üzerinde koruyucu içerir yazıyordu, bende ne biliyim aldım sürdüm sonra pembe olunca koşdum silmek içinde çıkmadı ya. Meğerse yirmidört saat kalıcıymış rengi annem dedi, s*kik sanşı var bende yeminle ya."
Enes'in anlattıklarıyla yarıla yarıla gülmeye başladığımda Eda'da kahkahalarla bana eşlik ediyordu.
" Enes bana söyleseydin ben sana yapıştırıcı getirirdim ya." Eda'ya anlamsız bakışlarımı gönderdiğimde Enes'de anlamamış olacak ki Kaşlarını çatıp Eda'ya sordu." Ne yapıştırıcısı lan?"
" Hani dedin ya kirpik yapıştıracaktımda yapıştırıcısını bulamadım, Bana söyleseydin ben getirirdim böyle eksik kalmış."
Eda sırıtmaya başladığında bende güldüm. Enes'e döndüğümde domates gibi kızarmıştı. Her an Eda'nın üzerine atlayıp parçalayacakmış gibi bakıyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp konuyu değiştirmeye çalışdım aksi taktirde Enes'in bir volkan gibi patlaması an meselesiydi.
💋💋💋💋💋
Bir ders daha bittiğinde son bir dersimiz daha kalmışdı. Aradaki zamanda kantine inmeye karar verdiğimizde Enes doğal olarak gelmemişti, o halde gelmemesi mantıklıydı zaten.
Kantine girdiğimizde Eda'nın kolumdan dürtmesiyle saçma bakışlarımı ona çevirdim. Kaş göz yapıp karşıda biyeri gösterdiğinde.
" Neee!" Dedim bıkkınlıkla." Ay kızım karşıya bak karşıya."
Anında gösterdiği yere baktığımda Sertaç'la göz göze gelmiştim, yine mavi gözleriyle gözlerimi delicek gibi baktığında yutkundum. Bakışlarını bir saniye dahi ayırmıyordu üzerimden bir süre sonra ben bakışlarımı utançla kaçırdığımda yanaklarımın kızardığına emindim." O nasıl bakmaktır yediniz bitirdiniz birbirinizi."
" Ayy Eda Allah aşkına ayşe teyze saatin geldi senin gene, başka tarafa bakıyordur o belki de gözü takılmış olamaz mı?"
" Yaa heeee!" Eda'ya göz devirip ilk boş bulduğum masaya oturdum. Utancımdan bir daha bakamamışdım bile, şuan arkam Sertaç'a dönük oturuyordum ama görmesem bile orda varlığını bilmem kalbimin delice çarpmasına neden oluyordu.
" Edaa!"
" Hııı!" Eda muzipçe sırıttığında bende gülmeden edemedim.
" Bakıyor mu?"
" Ayy ne o merak mı ettin?"
" Üff bi kes Eda ya harbiden iki dakika insan olamıyorsun."
" Kızım bakmak ne kelime şuan seni gözleriyle yiyor resmen bak bu çocukda var bişeyler demedi deme."
" Burası biraz sıcak mı oldu?"
" Yooo!" Dedi Eda gözlerini kısarak.
" Oldu oldu ben çok sıcaklandım çıkıyorum ben sınıfa sen ye yemeğini."
" Ateş atıyosun bencede çık sen hadii."
" Sana şimdi bir kafa atıcam." Eda kısa bir kahkahayla karşılık verince omuz silkip yerimden hızlıca kalktım. Koridoru millete çarpa çarpa geçebildiğimde kendimi zorda olsa lavobaya atabilmiştim. Bu çocuğun üstümde yarattığı etki anlatılmazdı. ' O yaptığı öküzlükten sonra hala mı?' Dedi iç sesim hep böyle anlamlı yerlerde çık zaten.
Gözlerimi sıkıca yumup derin bir nefes alıp verdim. Ellerimi lavoba mermerine dayayıp aynaya baktığımda.
" Kendine gel Duha sen onu sevmiyorsun sevmiyeceksin, sevmiyeceğim demiştin hani gerizekalısın ya gerizekalı." Deliler gibi konuşmaya başladığımda lavobanın kapısı aniden açıldı. Ben aynadan giren kişiye giren kişinin mavi gözleride direk gözlerime bakıyordu." Yok artık." Dedim hızlıca arkamı dönerek hayal olsun istedim ama değildi.
" Kızlar tuvaleti burası farkındamısın?"
" Yaa öylemi hiç fark edememişim."
" Dalgamı geçiyorsun?"
" Evet." Dediğinde sinirle nefesimi dışarıya verdim.
" Çık dışarıya." Dedim keskin çıkan sesimle sanki beni takacakta, neyse gene kuyruğu dik tutmak lazım değil mi?
" Çıkmıyorum." Dedi umursaz ve her zamanki ukala tavrıyla.
" Peki ben çıkarım o zaman." dediğim de kapıya doğru yürüdüm hızlıca, amacım kapıdan çıkıp dışarıya ulaşmakdı ama büyük elleriyle buna engel olan kişi Sertaç'tan başkası değildi. Ellerini belime dolayıp beni tekrar olduğum yere geri bırakıp elini önümde siper etti. Bu kendimi etkisiz eleman hissetmeme neden olurken sinirle tısladım.
" Ya sen napıyorsun?"
" İyiyim sen napıyorsun?"
" Bu espiriyi yaptın mı gerçekten kusmak istiyorum."
" Konuşucaz." dedi ciddiyetine bürünerek zaten hep ciddi ve ifadesiz olan yüzü şimdi daha çekici ve korkutucu hale bürünmüştü.
" Hayır istemiyorum." Dedim kestirip atarak ve sol tarafta boşta kalan kısımdan kaçmak istedim ama
diğer elinide boşta kalan yere siper etti ve çıkışı imkansız hale getirdi." Ben istiyorsam senin isteyip istemediğinin bir önemi kalmıyor."
Gözlerimi kısıp iki elimi belime koyduğumda. 'Hah pardon banamı dedin' bakışı atmayıda eksik etmeden.
" Yok ya." Dedim sırıtarak ama o sırıtmamıştı aksine sinirlenmiş olacak ki dişlerinin gıcırtısı buraya kadar geliyordu. Ellerimi yavaşça belimden indirip tedirginlikle bir adım geri atıldım. Gözleri o kadar korkutucuyduki buda ondan tırsmam için yeterli bir sebep oluyordu. Benim geriye attığım adımı takip ederek bana doğru bir adım attı, tabi onun bir adımı benim iki adımım olduğundan şuan dibimde duruyordu ve kokusu içime doluyordu. Bir adım daha atacaktım ki arkamdaki çöp kovasına çarpıp bir anda boşlukda kaldım. Ben yere kapaklanırım sanıyordum ama Sertaç tek eliyle belimi kavrayıp düşmeme son anda engel oldu.
Gözlerinin maviliklerinde boğulduğumda muhteşem yüz hatlarına baktım. ' Etkilenme Duha etkilenme.'
Belimdeki elini sıkmaya başladığında istemsiz acıyan belimden dolayı ağızımdan kısa bir inilti çıkıverdi.
" Sakarsın." Dedi ama bunu derken yüzünün her mimiği gerilmişti neden sinirli olduğuna bir türlü anlam verememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRÇA İZİ
Teen FictionSevdiği kişinin bir canavar olduğunu bilmeden sevmiş bir kız. Bilmiyorki sevmek onun için hem en güzel şey hemde en kötü. Takıntılı bir erkek, ne kadar takıntılı olabilir ki demeyin psikopatlık derecesinde bir takıntı bu. Sevdiği kıza yaklaşan erke...