Normalde başlangıçlarda not bırakmayı sevmiyorum ama belirtmem gereken bir durum var.
Bu bölümü yazarken dinlediğim şarkıyı medyaya bıraktım, ben müzik olmadan hiç bir bölümü yazamıyorum bilmiyorum hissederek yazmam için müzik şart.
Sizden ricam okurken bu müziği dinlemeniz, belki yazarken hissetiklerimde birleşir düşüncelerimiz...Hatırlatma;
" Kötüyüm. Ben senin karanlığınım, o karanlıkta boğulmaktan başka çaren yok ya benimsin yada benim. Sen bunu anlayana kadar ben asla durmayacağım."Söyledikleri beynimin en iç noktasında yankılanırken ne demem gerektiğini bilemiyordum. Zaten psikopat bir adama en fazla kurabileceğin iki cümle vardır, sonra birşey der yada yapar çenemi kapatmış olur.
" Ben bir mal değilim senin hiç değilim, sende bunu anlayana kadar ben asla pes etmeyeceğim. Hapise girmen için ne yapmam gerekiyorsa yapıcam sonunda seni ellerin kelepçeli görene kadar durmayacağım."
Telefonu ani bir hırsla yüzüne kapattığımda burnumdan soluyordum, ilk defa bu kadar sinirli olduğumu fark ettim. Bende barınan duygular her zaman aynıydı korku, mutluluk, huzur. Şimdi ise sinir, pişmanlık, üzgünlük. Bu adam hayatıma girdiğinden beri eski hayatımı özler olmuştum.
Ben düşüncelerime hak verirken telefonum çaldı. Telefon sapığının aradığını gördüğümde aniden gelen cesaretimle meşgule verdim. Hayır istediğini asla yapmayacaktım, arkadaşım burda ölümle cebelleşirken ben gidip evimde oturmayacaktım. Bundan sonra ona yaptıklarını ödetecektim. O nasıl diyor ' ya benimsin yada benim' şimdide ben ' ya polise gidilecek yada gidilecek' diyorum. Başka türlü bu takıntılı manyaktan kurtulmam mümkün olmayacaktı.
Telefon tekrar ısrarla çaldığında yine meşgule verip, telefonu tamamen kapattım. Havaya bakıp iç çektiğimde sakinleşmek için derin derin nefes alıp verdim. Biraz daha iyi olduğumda arkamı dönüp hastaneye geri girdim. Korkuyordum yapabileceklerinden, ondan ama onu bırakıp gitmeyecektim asla.
Hastaneye girdiğimde Eda duvara yaslanmış sabitlediği bakışlarıyla Doruk'un olduğu odaya bakıyordu. Yanına ulaştığımda omuzundan tutup.
" Çıktı mı doktorlar?"" Yok henüz çıkan olmadı. Sen nerdeydin bir hışımla çıktın öyle?"
" Hava almak istedim biraz, önemli birşey yok."
Dediğimde Eda'yı başımdan salıp bende beklemeye başladım.Geçen yarım saatin ardından ortam hala aynı sessizliğini koruyordu. Bir ondakika daha bekledikten sonra artık sabrım taşmıştı. Yaslandığım duvardan doğrulup acil yazan otomatik kapıyı yumruklamaya başladım. Meraktan ölmek üzereydim ona birşey olmuş olma ihtimali gözümde canlanınca dahada sert yumruklamaya başladım.
Sonunda kapı iki yana açılınca ellerim boşlukta kaldı. Hemşire şaşırmış gözlerle yüzüme bakarken onu ve bakışlarını umursamadan sordum.
" O iyi mi? yaşıyacak mı? Ne olur ölmesine izin vermeyin." Hemşire iki omuzundan tutuğunda beni geri çekip yüzüme emin bir tavırla baktı." Bakın nabzı çok düşüktü sanırım yolda kalbi durmuş, şuanlık doktorlar gerekli müdahaleyi yapıyor. Ters giden bir durum yok lütfen sakin olun açıklamayı birazdan doktoru yapacaktır size. Lütfen sadece bekleyin."
' Lütfen sadece bekleyin' hayatımda yapabileceğim en zor şey buymuş şimdi anladım. Çaresizce olumlu anlamda başımı sallamakla yetindim hemşireye. Geri çekildiğimde hemşire odaya geri girmişti. Gözümden akan damla beni kendime getirirken ellerimi başıma koyup delice sağa sola salladım.
" Benim yüzümden Allah kahretsin herşey benim yüzümden." Omuzumda hissettiğim el ile oraya dönerken Eda'nın üzgün bakışlarıyla karşılandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRÇA İZİ
Teen FictionSevdiği kişinin bir canavar olduğunu bilmeden sevmiş bir kız. Bilmiyorki sevmek onun için hem en güzel şey hemde en kötü. Takıntılı bir erkek, ne kadar takıntılı olabilir ki demeyin psikopatlık derecesinde bir takıntı bu. Sevdiği kıza yaklaşan erke...