X-29 'İLK ÖPÜCÜK'

28.3K 911 296
                                    

( Medya Sertaç )

Üzerime üzerime yürümeye başladığında bende sendeleyerek geri adımlamıştım. Bir adım daha attığımda arkamdaki tabloya çarpmamla tam takılıp düşecekken telefon sapığı elini belime sarıp düşmemi engellemişti. Sertçe yutkunduğumda " Ama sen nasıl?" Diyebilmiştim sadece. Gözlerimin içine büyük bir arzuyla bakarken bense sadece korku barındırıyordum. Yüzüme eğildiğinde boynumda hissettiğim nefesiyle ürpermiştim. O bu hareketime sırıtırken bense ağlamak istiyordum, sigarayla karışık parfüm kokusu içime dolduğunda yutkundum.

Derince iç çektiğinde kokumu içine çekiyordu, sanki kilitlenmiştim ne hareket edebiliyordum nede ağzımı açıp tek kelime söyleyebiliyordum.
Dudaklarını boynumda hissettiğimde ani bir refleksle geri çekildim ama o kadar yakın ve sıkı tutuyorduki fazla uzaklaşamamıştım. Belimi sıkmaya başladığında acıyla inledim. Sırıttığını boynuma vuran nefesinden anladığımda kaşlarımı çattım.

Beni kendine dahada bastırdığında nefes alamayacak kadar yakındık. Kulağıma eğildiğinde kısık nefesi midemde karıncalanmaya sebebiyet veriyordu. Hala çok şaşkındım ve tek kelime edemiyordum.

" Bu odaya girmek için kimden izin aldın?" Dediğinde gözlerim yuvalarından atlamıştı adeta. Sertçe yutkunduğumda kaçış planım geldi aklıma.
" Be..ben." Yine ve yine kekelediğimde kendime binlerce kez küfür ettim ama elimde değildi şuan olduğum oda siyahlarla kaplı ve her köşesinde benim resimlerimi barındırıyordu. Birde karşımda duran bir adet Sertaç Özdemir vardı ya işte bu asıl şaşırdığım şey.

Hala aklım almıyordu, telefon sapığının Sertaç olduğunu beynim kabul edemiyordu.
" Sen ne? Kimden izin aldın buraya girmek için?"
Derince nefes aldığımda onun nefes alış verişleri benim aksime çok rahattı. Bunu bedenimle nerdeyse bütün olmuş bedeninden anlamam zor olmuyordu, nerdeyse kalp atışlarını hissedecek kıvamdaydım.

" Ben şey."
Başını boynumdan kaldırdığında tam rahat bir nefes alacaktımki bu defa yüzünü yüzüme kenetleyip her bir noktasını sanki ilk defa görmüş gibi inceledi.
Belimdeki eli yine sıkılaştığında vücuduyla vücudumu ittirip duvarla kendi arasında sıkışmamı sağlamıştı. Çene kası gerildiğinde ondan ve maviliklerinden ne kadar korkmam gerektiğini hatırlatır cinstendi.

" Sen ney?"

" Ben lavobayı arıyordum." Aklıma gelen ilk yalanı salladığımda o pekte inanmış gibi bakmıyordu. Anında gözleri kısılırken dudağının kenarında belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.

" Lavobayı aramaya üst kattan başladın yani?
Tabi birde zeki ama zeki olan adam bunları yaparmıydı. Takıntılı, psikopat, hasta bunların hepsinin olduğu yerde zekanın ne işi vardı anlamıyordum.

" E..evet öyle."

" Yalan diyenlerin dilini kesiyorum biliyormuydun?"
Tir tir titreyen vücuduma birde sesim eklenince gözlerimi kırpıştırıp maviliklerine baktım. Hayır ya çok korkutucu gözüküyordu her zamankinden dahada korkunç, ah birde karanlığın iyice bastırması var tabi.

" Ya..yalan demiyorum."
Gözlerini kıstığında çok çekici gözüküyordu. Belimi az öncekinden dahada sıkmaya başladığında o kadar acımıştıki gözlerim dolmuştu.

" Bir kere soruyorum."
" Neden girdin bu odaya?"

" Be..ben."
Çenesi kalkıp indiğinde sinirini fazlasıyla yansıtıyordu. Normalde de korkutucu gözüken bir insana birde şimdiki sinirliliği eklenince azrailden farksız oluyordu.

" Ben kaçacaktım." Artık yalan dememin bir anlamı yoktu onu daha fazla sinirlendirmem benim zararımaydı. Duvarla onun arasında kalmış bedenimi dahada bastırdığında artık ağlamak üzereydim. Canımı acıttığının farkındamıydı acaba?

FIRÇA İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin