İyi okumalar!
•••
|Düzenlendi.|
“Bu işin burada bittiğini düşünüyorsan yanılıyorsun.”
Şaşkın bakışlar içince arkasını dönüp gözden uzaklaşmasını izledim. Daha önce egoist olduğunu söylemiş miydim?
Kafamı sallayarak düşüncelerimi uzaklaştırdım. Kolumu ovarken, Hayvan herif, diye düşündüm. Kolumu acıttın.
Elimi ovuştururken bir yandanda adımlarımı hızlandırdım. Elimi saçlarıma götürerek tokayı hızlıca çözdüm ve saçımın önüme düşmesine izin verdim. Saçlarımı saldıktan sonra kafamı geriye doğru çevirdim ve yıkıntı ev görüş alanımdan çıkmadan önce son kez baktım. Bir daha bu lanet olasıca yere asla gelmeyecektim.
Derin bir nefes aldıktan sonra önüme döndüm ve yürümeye başladım. Evim buraya ne uzak, ne yakındı. Ama yürümek istiyordum. Yürümek beni boğulmuşluğumdan azda olsa kurtarıyordu..Bu yüzden yürümeyi tercih ettim.
Yaklaşık on beş dakikalık koşuşturmamalı bir yolculuktan sonra, eve yaklaşmıştım. Köşeden dönmek üzereydim ki annemi evin önünde beklerken buldum. Ellerini göğsünde birleştirmiş beni bekliyordu. Üzerinde kahverengi hırkası vardı. Beni gördükten sonra bana doğru döndü ve kafasını sağ sola sallamaya başladı. İç çektim. Zor bir gece beni bekliyordu.
Dövüşlere gittiğimi biliyordu, eve nasıl para getirmediğimi de. Ama bu gece normalden fazla geç kalmıştım. Babamın ölümünden sonra annem iyice paranoyaklaşmıştı ve ben birkaç dakika geç kalsam hemen sokakta beliriyordu. Yüzüme bir gülümseme kondurdum ve hızlı adımlarla gidip anneme sarıldım. Kafesi yere bıraktım ve ellerimi annemin sırtından birleştirdim. Annemin yasemin çiçeği kokusunu iyice içime çektim ve o anlık huzurla gözlerimi kapadım. Keşke bu huzur daha fazla sürseydi.
“Nerede kaldın?” diye sordu endişeli bir tonla. “Taksi bulamadım, yürüyerek geldim. Hadi içeriye geçelim. Akra daha fazla beklemesin.”
Bir apartmanın ikinci katında oturuyorduk. Güvenli sayılabilecek bir yerdi. Babamdan bize kalan tek şeydi. Babam bir polisti. Ben 15 yaşındayken bir suçlunun peşinden giderken ölmüştü. Ama o ölmede önce harika bir hayatımız vardı. Kardeşim yürüyebiliyordu. Annem çalışmıyordu. Babam beni hafta sonları boks kurslarına götürüyordu. Sabahları erkenden ailecek kahvaltı ediyorduk. Eski zamanları hatırlamak, iyi gelmemişti. Kafamı salladım ve unutmaya çalıştım.
Kapıdan girdiğim anda, Akra'nın sesi kulaklarımı doldurdu ve yere eğilip hızla Dob’u serbest bıraktım. Kafesi kenarıya koyup Akra'nın odasına koşturdum. Kapıdan girdiğimde gözleri parladı. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Eskiden, diye düşündüm istemsizce. Koşup bana sarılırdı. Şimdi ise o lanet yatağa bağlı durumda.
Babamın ölümünden sonra, Akra ufak bir kaza geçirmişti ve hastanedekilerin yanlış müdalesi, gerçi bunu inkâr etmişlerdi, yüzünden sakat kalmıştı.
“Abla!” diye bağırdı. Koşarak gidip ona sarıldım. Elimle saçlarını okşadım. “Nasılsın bakalım prenses?”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
Teen FictionYayınlama Tarihi:6 Temmuz 2014 [Tamamlandı, düzenlemede.] •Bu ad ile yayınlanan ilk hikayedir. Taklitleri değil, aslını okuyun.• ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬ Dizlerini karnına çekmiş, boş gözlerle evine girip çıkanları izleyen küçük bir kız çocuğu. Ağlamaktan ko...