PLAYLİST: Imagine Dragons - Nothing Left To Say / Rocks
--
36.BÖLÜM. “Mezarlık.”
Görüntüler aklıma kesik kesik geliyordu. Ne yapıyordum ben?
Eğer düşüncelerim bir gezegen olsaydı, diye düşündüm. Kesinlikle Plüton olurdu. Terk edilmiş ve unutulmuş.
Düşüncelerime kulak vermeliydim. Onları dinlemeliydim. Unutmamalıydım. Kalbimi dinlemek çok büyük bir hataydı. Kalp aptal bir organdı. Kandırılması kolaydı. Sevdiği birini gördüğü an delicesine atardı ve ilk fırsatta dudaklarına yapışırdı. Aynen şu anda yaptığım gibi.
Beynimi dinlemeyi öğrenmeliydim.
Elimi Poyraz’ın saçlarından çektiğimde, düşüncelerim cam kırıkları gibi önüme dökülmüştü. Gözlerimi gözlerine diktim. Benim mavi gözlerimi süsleyen, kahverenginin bin bir tonunu barındıran gözlerine.
“Derin…” diye fısıldadı. “Derin, Derin.” Biraz durdu ve gözlerime beynine kazımış gibi baktı. “Ne zaman akıllanacaksın sen, aptal ?” Aramızdaki mesafe artmaya başladığında içim ürperdi. Nedensiz bir şekilde.
“Neden bunu yapıyorsun?” diye sordum. Poyraz elini yanağıma koyduğunda kısa bir anlığına gözlerimi yumdum ve o anın büyüsüne kapıldım.
“Olması gereken bu,” dedi fısıldar gibi. “Her zaman öyle olmalıydı.”
“Neyden bahsediyorsun?” diye sorduğumda elini yanağımdan çekti. Yerini soğukluğa bıraktı.
“Önemli değil,” dedi zoraki bir gülümsemeyle. “Her neyse. Teşekkür ederim.”
“Ne için?” diye sordum. Poyraz ellerini cebine koydu ve ukala bir gülümsemeyle geri geri ilerledi. “Öpücük için.”
Dudaklarımda onun tadı varken arkasından şaşkınca baka kaldım. Poyraz’ın üzerimdeki etkisi inanılmazdı. Beni tüm planlarımdan ve yapacaklarımdan soyup çırılçıplak bırakıyordu. Onun karşısındayken savunmasızdım.
“Poyraz!” diye seslendim arkasından. “Poyraz!” Nereye gittiğini fark etmemiştim ama kalabalığı yarıp ilerlemeye devam ettim. “Poyraz!” diye seslendim tekrardan. Kendimi kalabalığın içinde yapayalnız bulunca fısıldadım. “Poyraz…”
Araba. Bu düşünce aklıma aniden düştüğümde adımlarımı hızlandırdım. Gökhan beni arabada bekliyordu. Oraya vaktinde varırsam Poyraz’ın peşinden gidebilirdim. Ya da eve gidip yatağıma kıvrılarak ağlaya bilirdim. Sahi ya, niye onun peşinden koşuyordum ben? Ama onu etkile- Ah! Sürekli kafamda dönüp duran düşünceleri tutup saklı bir kutuya kaldırdım ve olduğum yerde durup derin bir nefes verdim. Gökhan’ı bulsam en hayırlısı olacaktı.
Arabaya vardığımda, Gökhan sigara içiyordu. Beni görünce sigarayı son kez içine çekti ve yere atıp üzerine bastı. “Neler oldu?” diye sordu. “Solgun görünüyorsun.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
Novela JuvenilYayınlama Tarihi:6 Temmuz 2014 [Tamamlandı, düzenlemede.] •Bu ad ile yayınlanan ilk hikayedir. Taklitleri değil, aslını okuyun.• ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬ Dizlerini karnına çekmiş, boş gözlerle evine girip çıkanları izleyen küçük bir kız çocuğu. Ağlamaktan ko...