Merhabalar!
Aslında bu kısmı, finalden sonraki gün yapmam gerekirdi... Ama yapamadım. Aklımda dolanan tek bir düşünce vardı; o da YIKINTI'ya son kez bölüm yükleyeceğim olmasıydı. Sonuç olarak, bunu şimdi okuyabiliyorsunuz.
Yazacak, anlatacak çok şeyim var. Ask.fm'den gelen birkaç soru var, benim hakkımda, onları burada yanıtlamak istiyorum. Ayrıca size bir özür borcumun olduğunu da biliyorum... Ama bunu nasıl ödeyeceğimi de biliyorum! Final'in neden bu kadar geç geldiğini açıklamam gerek, bunun da farkındayım. Ve YIKINTI bitmesine rağmen aklınızda hala sorular olduğunu da biliyorum. Bu bölümde açıklayacaklarım bunlar olacak. *paragrafıbirkezdahaokuduvederinbirnefesaldı*
Öncelikle, sizi kendimle tanıştırayım... Zaten Ask.fm'de özel hayatımla ilgili yanıtlamadığım çok fazla soru var; umarım o soruların sahipleri okuyordur!
Adım Buse.
Lise öğrencisiyim, kaçıncı sınıf olduğunu çok fazla soran oluyor ama hayır, bunu söylemek istemiyorum. Benim burada yazdığımı bilen kişi sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Ailem yazı yazdığımı biliyor; ama sadece başı boş Word sayfalarında kaldığını düşünüyorlar. Ya da, edebiyat hocamın benim için bulduğu hikaye yarışmaları için yazdığımı düşünüyorlar. Yaşımın daha küçük olduğunu düşünüyorum. Yanlış anlamayın, ben yazmak için yaşın önemli olduğunu savunanlardan değilim. Ben olgunluğu savunanlardanım. Ama her neyse, konu çok dağılmasın. Demek istediğim, belki bu kişilik özelliğimdendir, etrafımda bir baskı olunca, ortaya çok iyi şeyler verdiğim söylenemez. Ve bunu aşmam için belirli bir yaşın üzerinde olmam gerekir diye düşünüyorum. Belki haksızımdır, ama bunu yaşayıp öğreneceğim.
Kısacası, benim hakkında bildikleriniz sınırlı olacak. En azından, şimdilik. Çünkü eminim ki bir gün, başka bir hikayemin veda bölümünde kendim hakkında daha fazla şey yazacağım.
İzmir'de yaşıyorum. Lise öğrencisi olduğumu söylemiştim zaten. Mimar olmak istiyorum. Gelen birçok yorumun aksine yazar olma gibi bir düşüncem yok. Başka... Karakalem çizmeyi seviyorum. Yazı yazdığım bir defterim var, içinde kendi çizimim olan resimler var. Piyano ve çelloya karşı bir ilgim var. Özellikle çello! Kurslara gidiyorum. Bakalım, umarım ilgimi karşılarım. Tahmin edebileceğiniz üzere klasik müzik hayranıyım. Ama sadece klasik müzik dinlerim, diyemem. Çoğunlukla yavaş ritimli şarkıların çoğu hoşuma gidiyor. En sevdiğim şarkıcı, müzisyen (artık ne deniliyorsa..) Yo-Yo Ma. En sevdiğim renk turuncu. Kısacası, böyle bir insanım işte. Benden belki daha farklı şeyler öğrenmek istiyordunuz ama üzgünüm, kendim hakkımda anlatacaklarım şimdilik bu kadar! Ha bide lafı gelmişken, medyaya son koyduğum resmin bana ait olmasını istedim.
Gelelim ikinci başlığımıza... Size bir özür borçluyum demiştim. Final için biraz fazla beklettim ve elbette bu kabul edilemez!
YIKINTI'ya bir ek bölüm yazmayı düşünüyorum. Derin ve Gökhan arasında, olaylardan sonra olanlar hakkında olacak. Ama emin değilim. Yazmadan önce planlayan bir tip değilimdir, o an aklıma ne eserse onu yazacağım galiba... Tarih vermiyorum, sadece yazacağım diyorum. Umarım gerçek bir özür olmuştur.
Şimdi gelelim, Final neden bu kadar geç geldi...
Öncelikle, zorlu bir yıl geçirdim. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar... Okulum çok iyi bir lise, ama tahmin edileceği gibi sıkı bir eğitim sistemi var. Ayda sadece bir, bilemedin iki haftam tamamıyla boş oluyordu. Belki tembellik dersiniz ama; o kadar yorgunluğun üzerine boş sayfaların başına geçmek çok zor geliyordu. Zaten o haftalarım da, bir sonraki hafta hissedeceğim stresle geçiyordu. Gerçekten, kendimi çok kötü hissettiğim bir eğitim-öğretim yılı geçirdim. Boş bulduğum her an kendimi zorlayıp, bilgisayar başına geçtim. Bir yıl içerisinde gerçekten çok az satırlar yazabildim. Ama okul bittiği an, tek düşünebildiğim YIKINTI oldu ve bir yıl içinde yazdığımdan daha fazla satırı bir gecede yazdım. Demek ki, kafamın tamamıyla boş olması gerekiyormuş... Tekrardan, özür dilerim. Sizi beklettiğim her gün için tek tek özür dilerim. Böyle bir şeyi asla istemezdim. Ama olan oldu işte. Bir sonraki hikayelerimde bunun olmaması için her şeyi yapacağım, güvenin bana.
Aklınızda hala YIKINTI hakkında sorular var, biliyorum. Ama gelecek olan ek bölümde hepsini yanıtlayacağım.
YIKINTI'yı düzenlemeye alıyorum!
Zaten almam gerekiyor. Bir kaç yerde mantık hataları var, göz ardı edilemeyecek şeyler. Olay örgüsü değişmeyecek, sadece üslubu değiştireceğim biraz. İlk bölümler fazla acemi... Tekrar okumanıza gerek yok, ama okumak isterseniz çok mutlu olurum!
Şimdi gelelim veda kısmına...
YIKINTI benim biten ilk hikayem. Defterlerim bitmemiş satırlar, paragraflar, hikayelerle dolu. Nedense kendimi hiç son yazmaya hazır hissetmedim. Her zaman sonu okuyucuya bırakan bir insandım. Kısacası YIKINTI benim ilk başlangıcım değildi; ama ilk sonumdu. İlk defa bir hikayeye son yazdım. Bu finalin geç gelişinin ayrı bir etkisi olabilir tabii. Umarım becerebilmişimdir; yorumlara bakınca becerebilmişim gibi hissediyorum.
Final'i yayınladıktan sonra fark ettim ki, Derin'i yazarken öyle bir derinlik yaratmışım ki kafamda, öyle çok şey biriktirmişim ki, her şey bitince kendimi boşlukta hissettim. Derin'i yazarken ben Derin olmuşum, haberim yokmuş. Güya, kader benmişim.
YIKINTI bana çok fazla şey kattı, siz bana çok fazla şey kattınız. Size teşekkürlerin en büyüğünü borçluyum. Küçük bir kızı, yazmak için teşvik ettiniz. Kimsenin yapamayacağı şeyi yaptınız, teşekkür ederim.
Yazacak daha çok şeyim var; ve yazacağım da. YIKINTI'ya başladığımda ilk bölümde beş vote falan vardı, çok sevinmiştim. Tanımadığım kişiler yorum yazmıştı, evde çığlık atmıştım. Şimdi bakıyorum, 671K... Sadece hayal edebildiğim bir rakamdı. Hayallerim gerçek oldu, arkamda binlerce okuyucum var. Bunun içinde teşekkür ederim.
YIKINTI'yı asla unutmayacağım. Bundan sonra Odak Noktası adlı bir seriye başlıyorum, ama YIKINTI hep aklımda olacak. Derin, yazıp yazabileceğim en kusurlu karakterdi. Derin'den ötesi yok, olamaz da. Derin kusurlarıyla güzeldi, umarım YIKINTI'da tüm kusurlarıyla sizin için güzeldir.
Yazmayı deliler gibi özleyeceğim, biliyorum. Bunları yazarken bile gözyaşlarımı tutamadım, elbette deliler gibi özleyeceğim. Derin'i yazmayı, deliler gibi özleyeceğim. Umarım bir gün elimde kalemim, ellerinizde YIKINTI'yla sizinle karşılaşırım.
YIKINTI, kafasında ki fark etmediği derinlikteki kelimeleri alıp, paragraflara döken tuhaf bir kızın hikayesiydi. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Son bir ricam olacak sizden, herkes YIKINTI'nın kendisine göre neyin hikayesi olduğunu yazabilir mi? YIKINTI, ................'nın hikayesi şeklinde. Tıpkı finalin son sözlerindeki gibi.
Ne diyebilirim ki, sizi deliler gibi özleyeceğim, bücürük ve egoistler!
Sizi daima sevecek olan yazarınız, Buse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
Novela JuvenilYayınlama Tarihi:6 Temmuz 2014 [Tamamlandı, düzenlemede.] •Bu ad ile yayınlanan ilk hikayedir. Taklitleri değil, aslını okuyun.• ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬ Dizlerini karnına çekmiş, boş gözlerle evine girip çıkanları izleyen küçük bir kız çocuğu. Ağlamaktan ko...