Medyada Derin var.
Oy vermeyi unutmayın!
--
|Düzenlendi.|
10.BÖLÜM. "AĞA YAKALANAN BALIK."
Gözlerimi açmaya cesaret edemedim, bir süre sadece gözlerimi kapadım. Yine oradaydım. Yıkıntıların arasında. Yine kaybolmuştum. Yine çırpınıyordum ama daha çok derine batıyordum. Bu saçmalıktı. Bir insan nasıl olur da kendi adında kaybolabilirdi ki?
Gözlerimi açma cesareti bulduğumda, gözlerim hızla Poyraz'ı buldu. Durum değişmemişti. Hala ikimizde tutsaktık. Hala ikimizde çaresizdik. Kalbim hızla çarpmaya başladığında kafamı yere eğdim. Kafamı tekrardan yerden kaldırma cesaretini, Poyraz'ın gülüşünü duyduğumda buldum.
Poyraz katıla katıla gülüyordu. "Ne diye gülüyorsun lan?!" diye hırladı Suat.
Kaşlarım çatıldı. Sahi ya, niye gülüyordu? Poyraz'a anlamsızca bakışlar attım. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Sonra birden dank etti.
Ve bende aynısını yaptım. Gülmeye başlayarak, Suat'ı iyice sinir ettim. Bu bir hata olabilirdi; ama sinir etmeye bayılıyordum. Öncelikle bunu hak ediyordu. Psikopatın teki olması benim suçum değildi. Kafamdaki silahın varlığını tekrar hissedene kadar gülmeye devam ettim. Sonunda ben gülmeyi kestiğimde, Poyraz aniden ciddileşti ve birkaç kere öksürdü. "Cem nerede biliyor musun Suat?" diye sordu.
Yüzünü göremesem bile Suat'ın Poyraz'ı tutan adamlara sert bir bakış attığını hissedebiliyordum.
"Sanırım burada."
Bartu ve Ecmel elleri arkasında bağlı, gözünün altı mor, burnundan kan gelmiş bir şekilde Cem'i getirdiklerinde, başımdaki silah yavaş yavaş etkisini kaybetti. Suat, sesindeki o çaresiz tonla, "Cem?" diye fısıldadığında, yıkıntıların dibindeki o aciz bedenin ellerini kavuşturduğunu fark ettim. Ağa yakalanan balık.
Aslin'in şaşkınlığından faydalanarak ayağına bir tekme attım ve fırsattan istifade koşmak için hareketlendim. Ama sonra, saçımdan gelen ani bir acıyla ağzımdan bir inleme çıktı ve dizlerimin üzerine tekrar düştüm. Bu sefer silah direk boğazıma dayandığında, silahın soğukluğu bir titretti. Kısa bir an, o silahın çekilmesini istedim. Çekilmesini ve her şeyin bitmesini.
Suat Bey kahkaha attı. "Neden öyle bir şey yapayım?"
Ecmel Cem'in bacağına tekme attı ve yere düşmesini sağladı. Bartu arkasından aldığı silahı Cem'in kafasına dayadı ve tetiği çekip bekledi. "Neden yapmayasın?"
Gözlerim Bartu'dan elindeki silaha kaydı.
Bu planda yoktu.
Ecmel'e 'neler oluyor?' bakışımı attım ama o bana boş boş bakmaya devam etti. Poyraz ise şaşırmış gözükmüyordu. Haberi vardı ve bizden saklamıştı. Çünkü biliyordu; ben buna kesinlikle karşı çıkardım.
"Derin ve Poyraz'a karşılık Cem." Bartu'nun sesi bir seri katil kadar sertti. Bir an Bartu'yu gecenin karanlığında, elinde silah ile birinin karşısında dikilirken hayal ettim. Hayalimin üzerine sisli bulutlar çöktü; gözlerimi kırptım.
Ecmel Bartu'nun arkasında durup bana bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Cem baygın gibi duruyordu. Sersemlemişti. Fazla ileri gitmiş olmalıydı ki, Bartu fena dövmüştü. Hareketsiz öylece duruyordu. Poyraz ise yamuk bir gülümsemeyle direk olarak Suat Bey'e bakıyordu. Suat Bey ise bir Cem'e bir Poyraz'a bakıp duruyordu. Aslin bakış açımda olmadığı için ne yaptığını göremiyordum. Ama şaşırmış olduğuna emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
Teen FictionYayınlama Tarihi:6 Temmuz 2014 [Tamamlandı, düzenlemede.] •Bu ad ile yayınlanan ilk hikayedir. Taklitleri değil, aslını okuyun.• ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬ Dizlerini karnına çekmiş, boş gözlerle evine girip çıkanları izleyen küçük bir kız çocuğu. Ağlamaktan ko...