Soru sormak yerine koltuğa daha fazla tünedim.Koltuğa sığınmam ile birlikte sıcaklık vücüdumu esir almaya başlamıştı.Üşüyormuydum,bilmiyordum.Üşüyormuş gibi hissediyordum.Ama öyle değildim.
Şuan kendimden bile emin değildim.
İntikam.İlk bakışta basit gözüken ama içine indikçe derinleşen bir kelime.Hatta benim yıkıntılarımın arasındaki derinlik kadar derin.İnsanın etrafını saran sonra aniden saldıran ve bir anda yok eden bir kelime.
İkinci bir intikam.Suat p.çi benden ikinci bir intikam istiyordu.
"Derin?İyi misin?"
Ecmel'in bana sessizce seslenmesiyle kafamı ona doğru çevirdim.
"Nereye gidiyoruz?" dedim Ecmel'in sorusunu yanıtlamak yerine.Ecmel'in bana dik dik baktığını hissedebiliyordum ama o tarafa bakmıyordum.
"Benim eve gidip orada konuşsak daha iyi olacak," dedi Poyraz.Kaşlarını çatmıştı.Burnunun hemen üzerinde,kaşlarının ortasında ufak bir çukur oluştuğunu farkettim.Bana bakmıyordu ama aynadan onu görebiliyordum.Neden kaşlarını çattığını merak ettim.Kızıyormuydu?Kızıyorsa kime kızıyordu?
Belki de,diye düşündüm.Kaşlarının arasından oluşan o çukurda kimseye anlatamadığı kelimeler gizlidir.Bilirsiniz,sır olanlar.
Telefonumu çıkartıp anneme mesaj yazdım.
Geç kalabilirim.Ecmel yanımda.Beni merak etme.Evden dışarı çıkmayın ve kapıları iyice kilitleyin.Seni seviyorum.
Telefon tuş kilidini kapattım ve bir süre siyah ekrandaki görüntüme baktım.
"Şşt," dedi Ecmel."Her şey yolunda.Merak etme."
Kafamı tam olmasada Ecmel'e doğru çevirdim.Sarı saçlarının bir kısmı suratını örtüyordu.Suratında bir gülümseme vardı ama gözlerine baktığımda acıyı görebiliyordum.O da acı çekiyordu.Diğer herkes gibi.Aklıma Aynı Yıldızın Altında'daki o cümle geldi.Acı hissedilmeyi talep eder.
Acı hissedilmeyi talep ediyordu,ama biz onu saklıyorduk.Aslına bakılırsa saklamaya çalışıyorduk,ama başardığımız söylenemezdi.Gülümsüyorduk,ama içimizde fırtınalar kopuyordu.Ecmel'de bunun en iyi örneğinden biriydi.
Ona gönderebileceğim en iyi gülümsemeyi yollamakla yetindim.Ecmel tam gözlerimin içine baktığında korkmuştum.O da gözlerimdeki acıyı görebiliyor mu,diye merak ettim.
Gözlerimi tekrardan buğulu cama diktim.Parmaklarımı ürkek adımlarla cama yaklaştırdım ve dokundum.Soğukluk parmak uçlarımı yakmaya başladığında elimi hareket ettirdim ve görebileceğim kadarıyla bir alan açtım.Elimi tekrardan aşağıya indirirken gözüm aynaya kaymıştı.Poyraz'ın beni izlediğini farkettiğimde elimi ağır çekimdeymiş gibi indirdim.Bir süre onun gözlerine baktım.O bana baktı.Sonunda gözlerini kaçıran taraf o olmuştu.
"Geldik," dedi Bartu.Omuzlarımı dikleştirdim ve dışarıya baktım.Bu kadar çabuk gelebilmemize şaşırmıştım.
Arabadan indiğimizde Poyraz'ı beklemeden eve doğru yürümeye başladım.Kapıya ulaştığımda Poyraz'ın kapıyı açabilmesi için geriye çekildim.Anahtarı yuvasına yerleştirdikten sonra bana doğru baktı.'Ne?' anlamında salladım.Omuz silkti ve kapıya biraz yüklenerek kapıyı açtı.Kapıyı açıp içeriye girdi ve kapının önünde durarak geçmemizi bekledi.Bartu ve Ecmel benim önümden geçerek mutfağa doğru yürümeye başladığında ben içeriye geçmek için adım attım.Poyraz önüme geçip beni durdurdu.Kafamı hafifçe yukarıya kaldırarak ona doğru baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
JugendliteraturYayınlama Tarihi:6 Temmuz 2014 [Tamamlandı, düzenlemede.] •Bu ad ile yayınlanan ilk hikayedir. Taklitleri değil, aslını okuyun.• ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬ Dizlerini karnına çekmiş, boş gözlerle evine girip çıkanları izleyen küçük bir kız çocuğu. Ağlamaktan ko...