3.Bölüm. "Bücürük."

59.6K 2.2K 237
                                    

İyi okumalar. Küçükte olsa bir yorum bırakırsanız çok mutlu olurum!

••

|Düzenlendi.|

Asabi, kızgın, sinirli, egoist ve birazcıkta yakışıklı. İşte bunlar Poyraz Göktuna'yı tarif eden kelimelerdi.

 Dün geceyi bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Bırakın o ana dönmek, Poyraz’ın ismini dahi duysam içimde bir şeyler oluyordu. Aşk gibi saçma bir duygu değildi elbette. Daha farklı şeyler. Belki biraz yakışıklı olabilirdi ama kolay kolay bir erkekten etkilenebilecek biri olduğumu sanmıyordum.

Tabağımdaki domateslerle oynarken annem ve Ecmel hararetli bir konuşma içerisindeydi. Akra uyuyordu. Ecmel sabah erkenden gelmişti ve daha ona neden numaramı verdiğini sorma fırsatım olmamıştı. Poyraz tek kelime etmeden çekip gitmişti ve bende eve dönüp uyumuştum. Domatesi ağzıma atıp çiğnerken annem ile kısa bir an göz göze geldik. Ve bu bile, her şeyin çorap söküğü gibi gelmesine yetmişti.

“Dün gece neredeydin?” diye sordu annem. Hala yemeği ile uğraşıyor ve sanki bunlar umurunda değilmiş gibi davranıyordu. Kafamı Ecmel’e doğru çevirdiğimde bana yan yan bakışlar attığını fark ettim. Ve tekrar anneme döndüğümde ise bana sabırsızca bakışlar atıyordu. Sandalyemi nazikçe geriye doğru çektikten sonra hiçbir şey söylemeden odama gittim. Yatağın altından parayı aldım ve mutfağa doğru ilerledim. Annem ben içeriye girdiğim anda bakışlarını bir an olsun benden ayırmadı. Torba içerisindeki parayı anneme doğru uzattım ve ağzıma peyniri alıp yavaşça çiğnemeye başladım.Çatalımla torbayı göstererek, sanki gayet normal bir şeymiş gibi, “Bunu kazanıyordum,” diye ekledim.

Annem çatalını tabağın kenarına bıraktı ve poşeti açmaya başladı. Ecmel'e baktığımda ise bana bakmayarak yemek yemeye devam ediyordu. Umursamadım. Eve kim bilir kaçıncı para getirişimdi. Kızacak mıydı? Belki. Ama takacağımı pek sanmıyordum. Önce torbadaki paralara baktı, sonra hiçbir şey yokmuş gibi torbayı çatalın ucuyla bana doğru ittirdi. “Kavga mı ettin?”

“Dövüş demeyi tercih ederim. Ya da turnuva. Artık ne dersen…”

“Ben ona kavga demeyi tercih ediyorum,” dedi ses tonunu artırırken. Havadaki gerginlik tenime kadar işlemiş, kaşlarımın kalkmasına sebep olmuştu. “İnsanları dövüyorsun, Derin.”

“Kavga dediğin şey de iki birey birbirini tanır anne. Aralarında bir gerginlik vardır ve bunun sonucunda oluşmuştur. Dövüşte ise iki birey birbirini ta-”

“Senden öğrenecek değilim,” diye tersledi. Ecmel’in burada olduğu ve bizi izlediğini fark edince masanın altından annemin ayağına vurdum. “Bunu gerçekten tartışacak mıyız?”

Bir an gözü Ecmel’e kaldı ve ardından poşeti alıp ayağa kalktı. “Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorsun. Başına olmadık bir şey gelebilir. Bu tehlikeli Derin. Ama yine de, teşekkür ederim.”

Annemin odada ayrılmasının hemen ardından, çatalı sertçe masaya bıraktım ve arkama yaslanıp Ecmel’e rahatsız edici bakışlar attım. “Bunu odamda konuşacağız.” Yemekten sonra, Ecmel ile birlikte odama gittik. Gergin olduğunu biliyordum, hissedebiliyordum da. Ama umurumda değildi. “Gerçekten ama gerçekten, bunu nasıl yaptığına inanamıyorum!”

YIKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin