30.Bölüm. "Pembe Ayı."

14.6K 668 55
                                    

MEDYA: Bölümle ilgili bir şey sdfsg

PLAYLİST: Sezen Aksu - Seni Kimler Aldı

İyi okumalar *-*

--

"Poyraz,yapma." diye yalvardım güçlükle çıkan sesimle. "Bana kızgın olduğunu biliyorum ama en azından yanımda olduğu biliyorum. Lütfen, Poyraz."

Poyraz duraksadı. Ellerini yumruk yapıp sıktı ve yavaş hareketlerle bana doğru döndü. Yüzündeki alaycı ifade, içimi daha çok paramparça ediyordu. Zaten paramparça olan kalbim daha çok kırılıyordu.

"Seni az önce öptüm ya," dedi Poyraz bana doğru gelirken. Bana yaklaşıp önüme gele saçımı kulağımın arkasına itti. "Hiçbir şey hissetmedim. Hiçbir şey. En ufak bir şey bile."

"Poyraz.." diye fısıldadım tekrardan. Adını fısıldamak, bana iyi gelecekmiş gibi geliyordu. İnsanların bana acımasından nefret ediyordum ama acımasını istiyordum. Acımasını ve beni bırakmamasını.

"Sus, bücürük." dedi işaret parmağı ile dudağımı kapatırken. " Dudaklarında ben yoktum. Başka birinin kalıntıları vardı, Derin. Ve ben hiçbir şey hissetmedim."

Görmüştü. Buğra'yı öptüğümü görmüştü. Lanet olasıca öpüştüğümü görmüştü!

"Bir anlık bir şeydi.."

"Şşt," dedi tekrardan. "Nefesini boşuna harcama. Hani sen intikam almak istiyordun ya. Al işte. Satranç takım işi değildir. Teke tek oynanır. Artık farklı sahalardayız,Derin."

"Seni seviyorum!" Poyraz giderken aniden durdu. Yumruk yaptığı elleri bir an olsun gevşedi ama eski halini alması kısa sürmüştü. "Ben değil."

Umutlarım önüme dökülürken yumruklarımı sıktım ve yere çöktüm. Ben Poyraz'ı seçmiştim. Beni o yıkıntılar arasından kurtaracak olan oydu. O benim için özeldi,seçilmişti. Ama şimdi; Poyraz beni mahvetmişti. Beni orada bırakmıştı. Beni kendi adımda kaybolmaya itmişti. Uzattığı elini tam ben yolu yarılamışken çekmişti.

Hiçbir zaman gözyaşlarım dinmeyecek miydi? Ben mutlu olamayacak mıydım? İşte bunlar kendime sürekli sorduğum ve artık sormaktan bıktığım sorulardı.

Aşağıya inip bağırmaya başladığımda Bartu ve Ecmel aralarında konuşuyorlardı.

"Piç!"

Yerden aldığım kağıtları sanki çok ağır bir şeymiş ve etrafa zarar verecekmiş gibi fırlattım. "Seni piç egoist!"

Masaya vurduğum tekmeyle daha fazla dayanamadım ve yere çöktüm. Ellerimi kafamın yanına koydum ve acıyı hissetmek için saçlarımı çektim.

Beni bırakmıştı.

Ona onu sevdiğimi itiraf etmiştim ama o beni bırakmıştı.

Lanet olasıca piç beni bırakmıştı!

Bitmiş gibi hissediyordum. Ne diri, ne ölü. Tamamen tükenmiş. İçinde duyguya karşı hiçbir şey olmayan küçük zavallı bücürük.

Benim hatamdı,diye düşündüm. Hepsi benim hatamdı. Buğra ile birlikte olduğumu söylemeseydim, bunların hiçbiri yaşanmamış olacaktı.

Hiç böyle hayal etmemiştim. Beni bu kadar basit bir şey bırakacağını hiç sanmamıştım. Gerçi basit olup olmadığından bile emin değildim. Basit miydi? Birini bırakmak bu kadar basit miydi? Aslına bakarsak ben ona neden güvenmiştim ki? O sadece o yıkıntı evde tanıştığım biriydi. Büyük patronun oğlu Poyraz Göktuna. Sadece bu kadar. Fazlası olamazdı.

YIKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin