41.Bölüm. "Polis."

12.4K 582 130
                                        

PLAYLİST: Titanium / Pavane (Piano/Cello Cover) - David Guetta / Faure - ThePianoGuys

İyi okumalar *-*

--

41.BÖLÜM. “POLİS.”

Telefonumu çıkartıp albümün fotoğrafını çektim ve eski yerine koydum. Çekmeceleri biraz daha kurcaladım ve ardından odadaki diğer kapıya doğru yöneldim. Gökhan girişin yanındaki çekmeceli geniş dolabı incelemeye devam ediyordu. Kapının kolunu araladım ve içeriye girdim. Ardımdan kapıyı aralık bıraktım ve odayı inceledim. Tek kişilik bir yatak, bir çalışma masası, kıyafet dolabı ve bir piyano vardı. Poyraz’ın yedek odası gibi gözüküyordu.

Kıyafet dolabına yöneldim ve içindekilere baktım. Birkaç kıyafet vardı. Mavi ve üzerinde yazılar olan t-shirtlerden birini aldım ve üzerimdeki ceketi çıkarıp üzerime geçirdim. Ardından ceketi iyice çektim ve gözükmediğine emin oldum. Dolapta birkaç mermi kutusu daha vardı. Silah olup olmadığını kontrol etmek istedim ama daha sonra vazgeçtim. Kontrol amaçlı almış olabilirdi, değil mi?

Dolabın kapaklarını kapattıktan sonra yatağın altını kontrol ettim. Yastığın içine bile baktım. Ama yatakta bir şey yoktu. Yatağın yanındaki etajere baktım. Çekmecede sadece bir adet silah vardı. Niye bu kadar korkuyordu? Neden çok az kişinin bildiği yerde bile silah barındırıyordu?

Çalışma masasına doğru yöneldim ve sandalyeyi çekip oturdum. Bir dosya ve bir kalem vardı. Dosyayı açtım ve içindekilere baktım. Babasının holdingi ile ilgili birkaç bilgi vardı. Poyraz kalemle birkaçının üzerinden gezmişti ama okuduğum kadarıyla pek önemli şeyler değildi. Arka sayfalara yaklaştıkça, bir bilgi ile karşılaşmıştım. Bu bankacılık işlerinden pek anlamıyordum ama Dağhan Bey’in Poyraz’ın hesabından yüklü miktar para aldığı hakkından şeyler yazıyordu. Holding sahibi bir adam niye sadece bir dövüş kulübü-en azından benim bildiğim kadarıyla-  olan birinden para almıştı ki?

Göktuna ailesi sırlarla doluydu.

Daha dosyanın sonlarına gelmeden, bir karalama kâğıdı ile karşılaşmıştım. Poyraz’ın el yazısı olduğunu kavramam kısa sürmüştü. Bazı yerlere imzasını atmıştı ve bazı yerlerine garip şekiller çizmişti. Ve bazı yerlere, “Senin suçun değildi.” yazmıştı. Ama bu yazıların bazıları üst üste çıkıyordu ve bazı kelimeler belli olmuyordu. Kâğıdın köşesine ise, “Derin Göktuna.” yazılmıştı. Ama üzeri o kadar çok karalanmıştı ki, okumak için benim kadar yakından bakmanız gerekiyordu. Derin Göktuna mı? Aklıma anında Poyraz’dan asla beklemeyeceğim bir şey geldi. Evlenme teklifi? Göktuna soyadını alabilmem için, Poyraz ile evlenmem gerekiyordu, değil mi?

Gökhan’ın ayak seslerini duymamla, kâğıdı dosyadan alıp cebime tıkmam bir olmuştu. “Derin? Bir şey bulabildin mi?”

“Sadece tek bir şey,” dedim. “Dağhan Bey kendi hesabına Poyraz’dan yüklü bir miktar geçirmiş. İşe yarar mı bilmiyorum ama bunu buldum.” Gökhan çenesini kaşıdı. “Ben onu bir araştırırım. Ve çekmecelerde bir fotoğraf buldum. İlginç geldi, bir bak istersen.” Bana doğru uzattığı fotoğrafı aldım. “Bu ne?” diye sordum. Bir şeyler çekilmeye çalışılmıştı ama birileri ya da biri tarafından kamera kapatılmaya çalışılmıştı. “Şuraya bak,” dedi Gökhan fotoğrafta bir kareyi gösterirken. “Yerde duran şey bir mermi.” Gözlerimi kısarak fotoğrafa baktım. Yerde duran ufak bir mermi vardı. “İlginç,” dedim. “Bunu alsam sorun olur mu?” Gökhan ile aramızdaki buzlar hala erimemişti. “Tabii, ben fotoğrafını çektim zaten.” Fotoğrafı alıp rulo yaptım ve elimde tutmaya devam ettim. “Artık gidelim,” dedi Gökhan. “Araştırılacak birkaç yer daha var.” Kafamı salladım. Dosyayı ve sandalyeyi yerine düzgünce koyduktan sonra dışarıya çıktık. Burası kötü anılar dışında gerçekten çok güzel bir yerdi. Denize karşıydı ve bir uçurumun kenarındaydı. Büyük beyaz bir deniz feneri vardı ve bu oldukça fotojenik duruyordu. Burası beni kendisine çekiyordu. Nedensizce.

YIKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin