PLAYLİST:Selena Gomez - The Heart Wants What It Wants
MEDYA: Bölüm ile alakalı.
İyi okumalar ^-^
....
Altımdaki yastığı kabartıp yastığa daha sıkı sarılmaya başladığımda saat gece yarısını geçiyordu. Hava soğuktu. İlkbaharda normalde böyle olmazdı. Hava da üzülmüş olmalı,diye düşündüm.
Akra'nın ölümü üzerinden 3 koca gün geçmişti. O süre boyunca kendimi nedensiz bir şekilde derslere vermiştim. Gün boyunca durmadan test çözüyordum. Konuları tekrar ediyordum. Dışarıya neredeyse hiç çıkmıyordum. İçimden eğlenceli herhangi bir şey yapmak gelmiyordu.
Bitmiştim. Akra ölürken beni de vurmuştu. Artık etrafımdaki yıkıntılar yüzünden güneşi dahi göremiyordum. Boğulmuştum. Yok olmuştum. Kendi adımda,kendi derinliğimde kaybolmuştum. Artık umudum kalmamıştı. Ne Poyraz, ne de başka biri beni yıkıntılarımdan kurtarabilirdi.
Gözyaşlarım yastığa düşmeye başladığında, hıçkırıklarımı saklamak için battaniyeyi üzerime çektim. Burada yalnızdım. Çocukken de hep böyle yapardım. Babama yada başka bir şeye kızdığımda battaniyemin altına saklanıp orada sessizce ağlardım. Sakinleşene kadar orada kalırdım.
Hatta,beni yiyeceğini düşündüğüm canavarlardan korunma yöntemim bile battaniyemdi.
Küçükken, yaratıklardan korktuğum için battaniyemin altına saklanırdım. Şimdi ise yıkıntılarımdan korkuyordum. Kendi yarattığım şeylerden korkuyordum.
"Bücürük?" Poyraz'ın şefkat ve acıma duygusu içeren sesini duyunca irkildim. Battaniyemi üzerimden çekmeden önce gözyaşlarımı sildim.
Belimi yatağın başlığına yasladım ve kısa bir süre Poyraz'a baktım. Üzerine giydiği bordo ceketi ve siyah pantolonuyla gayet hoş gözüküyordu. Gözleri, sağ tarafından vuran gece lambasının ışığı ile daha esrarengizdi. Kafamı öne eğip yastığımı kucağıma aldım. Kısa süre sonra Poyraz'ın ayakkabısının yerde bıraktığı tok ses duyuldu. Ardından yatağın diğer tarafı çöktü ve Poyraz'ın keskin kokusu burnumu yaktı.
Uzunca bir süre,hiç konuşmadan bekledik. Ben önümdeki yastıkla oyalanıyordum. Poyraz ise muhtemelen beni izliyordu. Yaptığım her hareketi teker teker izlediği düşüncesi, beynimi uyarmış ve beni tedirgin etmişti.
"Günlerdir ağzından zorla laf alıyorum," dedi bıkkın bir ses tonuyla. "Farkında mısın?"
Annem anneannemin yanındaydı. Aslında anneannem ile aramız bozuktu. Hatta annemin dediğine göre bizi red bile etmişti. Ama acı onları yakınlaştırmıştı. Annemin oraya gitmesinin bir diğer nedeni de bendim. Evde vazoları duvara atarak, saçlarımı çekiştirip çığlık atarak ona yardımcı olmuyordum. Sonuç olarak, 3 gündür evde tek başımaydım. Bu 3 gün boyunca Poyraz ara ara beni ziyarete geliyor, bir şeyler söyleyip gidiyordu. Onunla genelde konuşmuyordum. Çünkü konuştukça içimden ağlamak geliyordu.
"Derin," dedi huysuz bir tonla Poyraz. Yatağın içinde bana doğru döndü ve kısa sürelik bir tereddütten sonra ellerini ellerimin üzerine koydu. "Sesinden adımı duymayı bile özledim."
Kafamı çevirip iri taneciklerle dolu gözlerimle Poyraz'a baktım. Bu cümle... Fazla romantik duruyordu. Poyraz öyle biri miydi? Anormal davrandığı -ki bu zamanlar çoğunlukla o odadan çıktıktan sonra oluyordu.- zamanlar hariç bazen romantik oluyordu. Sadece bazen.
Gözlerim titredi. Poyraz'a bakınca söz verdiği gün aklıma geliyordu. Söz vermişti. Akra'ya bir şey olmasına izin vermem demişti. Görüş alanım bulanmaya başladığında hızla Poyraz'a sarıldım.İtiraz etmedi. Kolları belimdeki yerini hızlıca buldu ve beni kendisine çekti. Ben ağlamaya devam ederken saçımın arasına öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
Fiksi RemajaYayınlama Tarihi:6 Temmuz 2014 [Tamamlandı, düzenlemede.] •Bu ad ile yayınlanan ilk hikayedir. Taklitleri değil, aslını okuyun.• ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬ Dizlerini karnına çekmiş, boş gözlerle evine girip çıkanları izleyen küçük bir kız çocuğu. Ağlamaktan ko...