Sabah olmuş, gençler birer birer uyanmaya başlamıştı. Kook ilk önce uyananlardan biri olmuştu. Bu oldukça şaşırtıcı bir durum olmuştu. Jungkook yanında top patlasa uyanmayacak biriydi. Bugün bu kadar erken bankasının sebebelerinden biri kesinlikle aklına takılan fotoğraf olmuştu.
Arkadaşları adına endişelenen Kook, bu konuyu çözmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya hazırdı. Odasından çıktıktan sonra salondaki perdeyi açmış, güne merhaba demişti. Hava dune göre daha iyi gibi görünüyordu. Yüzüne bir gülümseme oturdu.
Salondan ayrıldıktan sonra mutfağa geçti. Beden olarak uyanmış olabilirdi ama kendini hala uykulu hissediyordu. Isıtıcıya su koyduktan sonra raftaki barsaklardan birini aldı eline. Camlı dolaptan aldığı kahveyi bardağına koydu. Isınan suyu haber veren zil, haka uyuyan evde büyük bir ses çıkarmış nitelikteydi. Isınana suyu da bardağına boşalttıktan sonra tekrar bahçeye acılan pencereye doğru yürüdü.
Sokaktan geçen insanları izlemeye başlamıştı. Insaar koşuşturma içersinde kimi işine geç kalmamak için acele ediyordu kimi ise çocuğunu okula yollamak için sokaklara dağılmıştı. Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra salonda bulunan televizyon ünitesine doğru yürüdü. Dün bulduklarını buraya koyduğunu biliyordu.
Eline aldığı fotoğraftaki yüzlere tekrar tekrar bakmaya devam etti. Ilk önce yılların yorduğu her halinden belli olan adama çevirdi gözlerini. Bu kişinin yaşının büyük olduğunu söyleyebilirdi. Elini yanındaki oğlana uzatmıştı. Oğlan mavi bir eşofman giymişti. Girmiş oldukları posterli odanın bu genç oğlana ait olduğunu söyleye bilirdi. Oğlanın yanındaki kız liseliydi bunu okul üniformasından anlamıştı. Kız fotograf çeken kişiye gülümsüyordu. Gülümsemesi ile gözleri kısılmıştı. Dişlerini göstermeden gülümsemesi ona Joon'u anımsatmıştı. Kızın arkasında duran kadın ellerini kızın omzuna koymuş ve gülümsüyordu. Bu gülümsemeyi daha önce gördüğüne yemin edebilirdi Kook. Kim olduğunu çıkaramıyordu ama bu kadın oldukça tanıdık gelmişti ona. Kadının beyaz teni, biçimli yüzü, dolgun dudakları kesinlikle tanıdıktı.
"Hâlâ ona mı bakıyorsun?" Diye sordu salona giren Yoongi.
"Günaydın. Evet bana tanıdık gelen bir şeyler var ama çözemiyorum." Dedi. Derin bir nefes bıraktı salona.
Yoongi fotoğrafı eline almıştı. Anlamsız gözlerle bakıyordu. "Bana o kadar da tanıdık gelmedi." Dedi. Eliyle saçlarını karıştırıyordu.
Kook eline aldığı bardaktan bir yudum daha aldı. Salona giren Hobi'in esneme sesi orayı doldurmuştu. Eliyle ensesini kaşıyor ve inanmayan gözlerle Kook'a bakıyordu. Bir kere daha esnedikten sonra "Seni bu saatte burada görmeyi neye borçluyuz?" Diye sordu.
"Aklıma takıldı. Pek uyuyamadım zaten. Jimin dünkü film yüzünden 4 sefer kabus görüp uyandı." Dedi Hobi'ye, Yoongi'nin elindeki fotoğrafı gösterirken.
"Sana kaç sefer demem lazım. Uyanınca ilk su içilir. Kahve değil." Deyip arkadaşının kafasına geçirdi Hobi.
"Beynim şuan açık değil. Sonra tartışalım bunu." Deyip elindeki fotoğrafı eski yerine koydu Yoongi.
"Günaydın" diye seslendi salona giren Namjoon.
"Bu ne be herkesin dersi sabah mı?" Diye sordu Hobi mutfaktan.
"Aynen vizelerden sonra ilk dersler bunlar." Dedi Namjoon.
"Eee o zaman diğerlerini de uyandıralım geç kalacaklar yoksa." Dedi Hobi. Mutfakta aperatif yenilecek şeyler hazırlamak ile meşguldü.
"Tamam yukarısı bende." Dedi Kook merdivenleri çıkmaya başlamıştı.
--
"Dün çıktıktan sonra ne yaptınız Jin hyungla?" Diye merakla sordu Kook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS🦋🍀🌈
FanfictionOnlar kimsenin birbirine yakın olmadığı kadar yakın olan arkadaşlardı. Ya da öyle sanıyorlardı. Birbirlerine hissettikleri dostluktan da ötede olmalıydı. Onlar lisede tanışmış ve birbilerine kenetlenmiş 7 adamlardı. Hepsinin kendine ait problemler...