*YAZAR*
Oluşturdukları çember içinde kalan çifte bakarak her biri gülümsüyordu. Yoongi, bunlar ne ara bu kadar yakınlaştı diye düşünmekten kendini alamamıştı. Hobi ise sevgilisinin Jungkook'dan ders alması gerektiğini düşüyordu. En son ne zaman romantik bir an yaşadıklarını hatırlamıyordu. Yoongi, her zaman çok düşünceli olmuş; Hobi için küçük ama değerli olan şeylerin peşindeydi. Hobi'yi mutlu etmek kolaydı; bazen küçük bir öpücük bile onun havalara uçmasına sebepti. Namjoon, arkadaşlarının haline bakarak gamzelerini gösteriyordu. O an gerçek bir aile olduklarını düşüyordu. Tae ise etrafına gülücükler saçıyordu. Uzun zamandan sonra gerçekten içten gülümsüyordu. Ama aklının bir köşesinde Jin ile yapacakları konuşma her zaman duruyordu. Acaba ne konuşacak diye düşünmekten kendini alamıyordu.
Orada zaman geçiren gençler artık kamp alanına gelmişler; yorgunluktan gözlerini açamıyor haldeydiler. Jin yavaşça oturduğu minderden kalktı ve Tae'nin uzandığı mindere doğru yürüdü. ''Konuşalım mı?'' cesaretini toplayıp sormuştu sorusunu. Tae'nin yüz ifadesinin değişmesini izlemişti. Aklından geçenleri okumak istedi. Tae onu kafasını olumlu anlamda sallayarak yanıtladı. Uzandığı yerden kalkıp, Jin'i takip etmeye koyulmuştu. Jin önde, Tae arkada biraz önce kutlamanın yaşandığı alana gelmişlerdi. Jin dere kenarındaki kayalardan birinin üzerine oturdu ve Tae'nin oturması için eliyle işaret etti. Tae gelen otur komutuna karşılık göz devirerek, Jin'in tam karşısındaki yerini aldı. Jin derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
''Taehyung, uzun zamandır konuşmuyoruz. Nasılsın?''
Taehyung, dudaklarını yaladı ve uzun zamandır tuttuğu nefesinin havaya karışmasını izledi. ''İyiyim. Ya da olmaya çalışıyorum. Ama umurundaymış gibi davranmana şaşırdım doğrusu.'' Diyerek cevapladı Jin'i.
Jin, Tae'den gelen atakla küçük bir şaşkınlık yaşasa da konuşmaya devam etmesi gerektiğini biliyordu. ''Tabi ki de umurumda Tae, neden böyle davrandığını anlayamıyorum. Ben sana bir kötülük yapmadım. Senin düşmanın değilim.'' Demişti.
Tae omuzlarını silkerek konuştu. ''Ama dostumda değilsin Seokjin. Sana seni sevdiğimi söyledim. Sen tek bir kelime bile etmedin. Bırak kelimeleri; kaybolduğum gözlerinle bile bana bakmadın.'' Dediğinde gözlerinden cansız bir yaş süzülmüştü.
Jin, Tae'nin yanağından süzülen yaşı takip etti. ''Tae, ne dememi bekliyordun? Ne yapabilirdim? Bana beni sevdiğini söyledin. Ben, seni hiçbir zaman öyle görmedim. Onu bırak uzun zamandır bu hisleri yaşadığını anlattın. Bana, bende kaybolduğunu söyledin. Ben sana bugüne kadar hep ailem gözüyle baktım. Bir sorunum olduğunda geldim sana anlattım. Senin yanında güldüm senin yanında ağladım. Ama sen, ben senin omzuna her başımı koyduğumda, her seninle uyuduğumda bana karşı bir şeyler hissediyormuşsun. Yaşadığım şoku anlayabiliyor musun?''
Tae, gözlerini Jin'e çeviremiyordu. Çevirdiğinde gözlerindeki boş bakışları görmekten korkmuştu. Ayaklarıyla, altında kalan kuru yapraklar ile oynuyordu. Konuşması gerektiğini biliyordu ama cesaret edemiyordu. Jin haklı onun arkasından iş çevirmiş gibi oldum, beni ondan faydalanmakla suçlamakta haklı diye düşünüyordu. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı ''Jin, bak nasıl göründüğünün farkındayım ama ben çoğu kez kalbime ket vurmayı denedim. Çoğu kez senden uzak kalmayı denedim. Bazı zamanlar senden uzaklaştığımı söyler sonrasında hata yapıp yapmadığını sorgulardın. Bunların hepsi senden uzak kalabilmek için yapardım. Ama görüyorsun işte yapamadım. Seni her gördüğümde kalbimin hızlanmasına engel olamadım. Sesini her duyduğumda hayallere kapılmaktan kendimi alamadım.'' Demişti.
Jin duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Bırakın konuşmayı, bir araya bile gelmedikleri şu son zamanlarda bile sindirememişti bunları, duydukları üzerine ağır geliyordu. Biricik arkadaşı, can dostu ona ondan hoşlandığını söylüyordu. Bunu aklı ve mantığı kabul etmiyordu. ''Taehyung, bak ne hissettiğini anlıyorum desem yalan olur. Asla hissettiklerine karşı saygısızlık yapamam, yapmam da. İnsanın kalbi bazen söz dinlemez bunu anlayışla karşılarım. Ama keşke bana bunu daha önce söyleseydin. O zaman buralara kadar gelmezdi belki bu iş. Önlemini almaya çalışırdık. Ne bileyim işte senden uzak kalırdım. Sana yaklaşmazdım. Ama lanet olsun ki bilmiyordum. Ben sana her sarıldığımda beni istediğini beni arzuladığını bilmiyordum. Ben bunları bilmeyerek sana dostum dedim. Ama se-'' konuşurken Taehyung'un daha yüksek çıkan gür sesi onu durdurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS🦋🍀🌈
FanficOnlar kimsenin birbirine yakın olmadığı kadar yakın olan arkadaşlardı. Ya da öyle sanıyorlardı. Birbirlerine hissettikleri dostluktan da ötede olmalıydı. Onlar lisede tanışmış ve birbilerine kenetlenmiş 7 adamlardı. Hepsinin kendine ait problemler...