Kendini odasına atan Tae, bir o yana bir bu yana yürümekten artık yorulmuştu. Paket hakkında konuşulması için aşağıya inmesi gerekiyordu ama bunu yapamıyordu. Vücudunun her noktasını alan titreme kendini yaklaşık iki saat önce göstermiş fakat yerini sakinliğe bırakamamıştı. Acilen kendisine gelmesi gerektiğinin farkındaydı ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.
Sonunda ağrıyan bacakları sinyal verdiğinde yatağına oturdu. Gözlerini kapattı ve kalbinin hızlı atmasına engel olmak ister gibi derin bir nefes aldı. İki yana koyduğu elleri istemsizce dudaklarına ulaştı. Uzun ince parmağıyla dudaklarına dokunuyordu. İki saat öncesine kadar Jin'in dokunduğu dudaklarına.
İki saat önce...
''Taehyung, beni öper misin?''
Taehyung gözlerini yerden bir hışımla kaldırdı. Yanlış duyduğunu biliyordu ama bunu Jin'e bakarak tasdik etmek istemişti. Fakat karşısında gördüğü yüz hiç de şaka yapıyor gibi değildi. Duyduğunun şokunu atlatmaya çalışırken iki yana salladı kafasını. ''J-Jin, ne is-iste-diğinin farkında mısın?'' diye sordu titrek sesiyle.
Jin kafasını olumlu anlamda salladı. ''Kulakların iyi duydu. Beni öpmeni istiyorum.'' Dedi kedinden emin çıkan sesiyle. Kalbinin hızı ile sesindeki sakinlik birbiriyle savaşıyorlardı.
Taehyung ayaklarının onu taşımasını umut ederek ayaklandı. Bacakları titremeye başlamıştı. Oturduğu yerden Jin'in yanına yürüdü. Ellerinde bulunan eldivenleri çıkartıp cebine koydu. Parmaklarının bacaklarıyla uyum halinde olmasına şaşırmıştı Taehyung. Jin'in omuzlarından tutup ayağa kalkmasını sağladı.
İkilinin arasında fazla boy farkının olmaması dolayısıyla birbirlerinin gözlerine bakabiliyorlardı. Tae'nin göz bebekleri titriyordu. Biraz önce yaşadığı duygu selinden dolayı gözleri kızarmıştı. Jin de ona dolu gözlerle bakıyordu. Kar yağışının hızını arttırmasıyla, zemin ince beyaz bir örtüyle kaplanmıştı. Beyazın ortasında kalan ikili oraya en çok yakışan şey olmuştu belki de.
Taehyung, yavaşça uzandı sevdiğine doğru. Elleriyle omzundan tutuyor, onun kaçmasına olanak vermemek için sıkıyordu sanki. Dudaklarını Jin'in dudaklarına doğru uzattı. İlk temas yaşandığında Jin gözlerini kapatmıştı. Kalbinde dolan ateş yavaşça bütün vücuduna yayılıyor gibiydi. Kızarıyordu kulaklarına kadar.
Tae dudaklarını serbest bıraktı sadece durdular öyle. Kaç saniye kaç dakika bilmeden sadece dudakları değerken, yağan karın altında beklediler. Jin'in göğsü hızla inip kalkıyordu. Burnundan bıraktığı sıcak nefesi Tae'nin yüzüne doğru bırakıyordu. Tae onun bıraktığı nefesi kendi içine çekerken kalbinin pamuklarla dolduğunu hissetmişti. Birbirlerinin nefeslerini içerken Jin hafifçe araladı dudaklarını.
Bu hareketinden sonra gözleri kapanan Tae'nin kaşları havaya kalkmıştı. Jin'in daha fazlasını istediğini düşünmüştü. Kendi de daha fazlasını istiyordu elbet ama bunu yapacak cesareti yoktu. Bu cesareti Jin ona verdiğinde hareket etti dudakları. Birbirlerine senkronize olmuş şekilde dans ediyordu sanki.
Kalplerinden gelen sıcaklık dudakları sayesinde birbirine akıyordu. İkisi de birbirlerini hissetmenin heyecanı ile dolup taşarken, Jin iki yanında duran hareketsiz ellerini karşısındakinin göğsüne koymuştu. Hızlanan kalplerin aksine dudakları yavaş şekilde hareket ediyordu. Anın tadını çıkarırmışçasına.
Taehyung, Jin'in omzunda duran sağ elini ensesine çıkarmıştı. Dudakları birbirleriyle oynarken Tae'nin dudakları ensesinde hareket ediyordu. Saçlarını okşuyor tenine dokunuyordu. Bu onun için hayali bile zor olan bir şeyken şimdi yaşıyor olmak gözlerinden bir damla yaşın daha süzülmesine sebep olmuştu. Sol elini Jin'in yanağına koymuş, dokunmaya kıyamadığı bir mücevhere dokunuyor gibiydi. Baş parmağı Jin'in soğuk yüzünde belli belirsiz hareket ediyor bir tüy hafifliği bırakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS🦋🍀🌈
FanficOnlar kimsenin birbirine yakın olmadığı kadar yakın olan arkadaşlardı. Ya da öyle sanıyorlardı. Birbirlerine hissettikleri dostluktan da ötede olmalıydı. Onlar lisede tanışmış ve birbilerine kenetlenmiş 7 adamlardı. Hepsinin kendine ait problemler...