Güne kuş cıvıltıları ile uyandı. Penceresinden giren güneş odayı aydınlatıyordu. Alabildiği hiçbir ses yoktu Jin'in. Yatağında doğrulmuş ve bir gözü açık bir gözü kapalı şekilde anlamsız bakışlarını odaya atıyordu. Hediye paketi gibi böyle sarmalanmışken sevgilisinin nerede olduğunu merak etmeye başlamıştı. Sağ kolunu yorgandan dışarıya çıkarmış, saçlarının arasına şekilsiz parmaklarını yollamıştı. Güneşin her sabah olduğu gibi odasına doğmasını beklerken, güneşi görememişti.
Yutkundu Jin yataktan çıkmadan önce. Yatağın yanında yer alan komidine uzandı. Uyumadan önce telefonunu bırakmıştı. Saati görmek için şiş olan gözlerini daha fazla açmaya ihtiyacı vardı. Telefonun kilit ekranını açtığında gözlerine inanamadı. Bu saate kadar uyuduğu görülmemiş bir şeydi.
Gözlerini yeniden kapattı ve yastığa telefonun ekranı gelecek şekilde yeniden koydu. Aradan çok geçmiş değildi. Dakikalar içinde yeniden uykuya daldı Jin. Üzerine örtülen yorgan omuzlarını ve sırtını açık bırakacak hale gelmişti.
Taehyung oturduğu televizyonun karşısından kalktı. Merdivenlere yönelmeden önce uzunca gerindi. Eklemleri iç içe girmiş gibi hissediyordu. Yanındakilere umursamadan merdivenlere yöneldi. Her yarım saatte bir Jin'in odasına çıkıyor, hala uyuyor mu diye kontrol ediyordu. Dün gece o şekilde uyuduktan sonra açılan üzerine örtüyordu. Yine kontrolü için odaya adımlamıştı.
Kapıyı yavaşça araladı. İçeriye her zaman olduğu gibi bu sefer de kafasını uzattı. Yatağın içinde yüz üstü dönen sevgilisini gördüğünde gülümsedi. Onun hala uyuyor olduğunu tahmin etmişti. Yavaş adımlar ile odaya girdi. Omzunun ve sırtının açıkta olmasına biraz bozulmuştu. Onun neden bu şekilde uyuduğunu çözemiyordu.
Usul adımlar ile yatağa ulaştığında, yine aynı hareketler ile Jin'i uyandırmamak için uğraşıyordu. Altında kalan yorganı çekti. Sevgilisinin üzerine örtmeden önce, omzuna bir öpücük verdi Taehyung.
Jin uyur uyanık hali ile arkasına döndü hafifçe. Tae onu uyandırdığını düşündüğü için biraz şok olmuştu. Jin ona gülümsedi ve uykudan dolayı pürüzlü çıkan sesi ile konuştu. ''Sevgilim.'' Dedi.
Taehyung sevgilisinin yanına uzandı. Kollarına dolarken biri yorganın altında bir ise üzerinde idi. ''Ben mi uyandırdım?'' dedi Taehyung.
Jin kafasını olumsuz anlamda salladı ve yeniden gözlerini kapattı. ''Uyanmıştım zaten.'' Dedi.
Tae sevgilisine biraz daha sokuldu. ''Nasıl hissediyorsun kendini?''
Jin kocaman esnedi. ''Sersem gibiyim. Beni niye uyanınca uyandırmadın?''
Tae sevgilisinin saçlarını öptü. ''Dinlen istedim.''
Jin onun kolları arasında iken kollarını ve bacaklarını iyice uzattı. Belini yay gibi germişti. Gerinme hareketinin ortasında ağzından kaçan küçük acı dolu dinleme Tae'nin kulaklarına ulaşmada geç kalmadı. Tae endişeli sesi ile yeniden konuştu. ''İyi misin?''
Jin gerinme işi bittikten sonra kıkırdamaya başladı. Dudaklarının iki yanı kıvrılırken omuzları da sallanmaya başlamıştı. ''Sen bana baksana bir.'' Dedi ve arkasına döndü. Gözlerini iyice açarak sevgilisinin boynuna bakmaya başladı.
Tae ona şaşkınlık ile bakıyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlama çabası vardı. ''Ne oldu?'' diye sordu.
Jin kaşlarını çattı ve dudaklarını büzdü. ''Nasıl yaa?'' dedi.
Tae hala onu anlamamıştı. Sevgilisinin neden bahsettiğine dair bir fikri yoktu. ''Ne olduğunu söylemeyi düşünüyor musun?''
''Ben dün gece o kadar uğraştım iz kalsın diye. Sadece birkaç kızarıklık mı var?'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS🦋🍀🌈
FanficOnlar kimsenin birbirine yakın olmadığı kadar yakın olan arkadaşlardı. Ya da öyle sanıyorlardı. Birbirlerine hissettikleri dostluktan da ötede olmalıydı. Onlar lisede tanışmış ve birbilerine kenetlenmiş 7 adamlardı. Hepsinin kendine ait problemler...