45.bölüm

2.2K 115 40
                                    

Gecenin sessizliğine eşlik ediyordu rüzgar. Çıkan ses artık rahatsız edici gelmiyordu kulağa. Yanında uyuyan sevgilisinin derin nefes alışverişlerini dinliyordu Jimin. Karanlık da olsa Jungkook'u görebiliyordu. Gözlerini ayırmadan sevgilisine bakmak ona iyi geliyordu. Hayallerini yaşıyordu Jimin. Sevdiği çocuk şimdi büyümüş kanlı canlı yanında uyuyordu. Buna ilk başlarda inanamadı Jimin. Hayallerini süsleyen isim, şimdi hayatını süslemeye başlamıştı.

Derin bir nefes aldı Jimin yataktan kalkmadan önce. Gecenin bu saatinde hala uyuyamıyor olmak onun için ilklerden olmuştu. Aklına takılanın ne olduğundan bir fikri yoktu. Aklına takılan her ne ise onu sıcacık yatağından kalkmasına sebebiyet vermişti. Huzursuzdu Jimin. Kalbinde adını koymadığı duygular hayat bulmuştu bir anda. Pencereye doğru yürüdü. Pencerenin perdesini araladı. Yağmur bulutları şehrin üzerine biraz daha inmiş halde idi. Tahmini olarak yarım saat içinde yağmur başlayacak gibi görünüyordu.

Kış mevsimini sevmiyordu. Kış olunca aklına dışarıda olan insanlar geliyordu. Onların ısınmaya çalışmaları gözünün önünden gitmiyordu. Köprülerin altında, terk edilmiş evlerde yaşayan insanlar düşünce aklına huzursuzca bir nefes daha aldı. Yatağa döndürdü bedenini. Bir kez daha emin olmak istedi sevgilisinin yerinde olduğundan. Buruk bir gülümseme belirdi yüzünde. Jungkook geçmişte yaşadığı zorlukları anlatmıştı ona. Gecenin yarılarına kadar soğuk sıcak demeden çalışmıştı. Ne için? Üvey babası içindi. Şimdi onun bu şekilde huzurla uyumasına bir kez daha gülümsedi Jimin.

Yatarken titreşime aldığı telefonunu yatağın yanında bulunan komidine koymuştu Jimin. Karanlık odaya rahatsız edici ses yankılandı. Uyanık olduğuna şükretti. Telefonun sesinden Kokk'un uyanmayacağını bilmesine rağmen aceleci adımlarla komidine ulaştı. Eline aldı hemen telefonu. Ekranda yazan isim ile küçük bir şaşkınlığa uğradı. Bu saatte neden aradıklarını bilmek istiyordu. Kalbinde oluşan anlamsız huzursuz duygular kendini daha çok belli etmişti şimdi. Aklına dolan olumsuz düşünceler ile hışımla açtı telefonu.

''Alo, Dr. Lee? Bir problem mi var?'' dedi. Sesi heyecanlı çıkmıştı. Annesinin kaldığı hastaneden gecenin bir yarısı aldığı telefon onu oldukça endişelendirmişti. Sesini kontrol edemediği için biraz yüksek çıkmıştı. Odanın kapısını açıp hemen dışarıya attı kendini. İkinci katı aydınlatan küçük bir pencere vardı sadece.

''İyi geceler Bay Park. Sizi gecenin bu saatinde rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.'' Dedi telefonun başındaki genç doktor. Tıptan yine mezun olmuş, annesinin doktoru olarak atanalı yaklaşık altı ay oluyordu.

''Yok, yoo önemli değil tabi ki. Bir sorun yok değil mi?'' diye sordu Jimin. Sesi yine yüksek çıkıyordu. O an evdekilerin uyuyor olduğu aklına bile gelmemişti.

''Sizi endişelendirdiğim için çok üzgüm fakat anneniz, sizinle konuşmak için ısrar etti.'' Dedi genç doktor.

''Annem?'' diye sordu Jimin. Oysa annesi Jimin'i çoktan reddetmişti. Onu oğlu olarak görmüyordu bile. Jimin'in kardeşi Jisoo'yu toprağa gömdüğünde Jimin'i de öldürmüştü. Onu da toprak altına koymuştu. Jimin annesinin adını duyduğunda eski günlere geri dönüyordu. Yaşadıkları, çektikleri zorluklar aklına geliyordu.

Kardeşi öldüğü an benim çocuğum öldü diye dolaşmaya başlamıştı artık. Onu görmezden geliyordu. Gecenin bir yarısı onu görmek istemesi Jimin'i şoka uğratmıştı. Nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Dondu kaldı Jimin.

''Evet. Burada nöbetçi olan görevli hemşireye rahat vermemiş. Beni çağırdılar buraya. Seni onunla konuşturmamı istiyor.'' Dedi Doktor.

Jimin hala cevap veremiyordu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Annesi kardeşi öldüğü andan beri ağzını sadece Jimin'i suçlamak için açmıştı. O piknik gününden sonra onun ağzından bir kez olsun kendi adını duymamıştı. Jimin, annesinin oğlum diye seslenmesini çok özlemişti. Onu duymayı bir gün yeniden bekliyordu. Oğlum diyeceği günü iple çekiyordu adeta. İçine dolan mutlar çoktan filiz vermeye başlamıştı bile.

FRIENDS🦋🍀🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin