36.bölüm

1.7K 113 39
                                    

''Ne demek oluyor bunlar?'' diye sordu Hobi. Bir şekilde yaka paça edilip kapının önüne konan Dongmin gitmiş, diğerleri salonun farklı yerlerine dağılmış halde duruyorlardı.

Jimin ve Yoongi yan yana oturuyorlar ve bir noktaya sabit bir şekilde bakıyorlardı. Namjoon tekli koltuğa oturmuş, iki eli ile başını kavramış halde kimsenin suratına bakamıyordu. Hobi dış kapıya giden holde kendini bir kolana dayamış halde ayakta duruyordu. Taehyung, mutfağa giriş yolunun üzerinde oturmuş, sırtını beyaz duvara dayamıştı. Jungkook, Jin'in yanında merdivenlerde oturuyor soru soran gözlerle etrafına bakıyordu.

Taehyung Jin'den bakışlarını alamıyor, kendine bakması için fırsat kolluyordu. Konuşmak kendini ifade etmek istiyor faka buna ortam bulamıyordu kendine. Jin ise duyduklarının şoku ile yalpalayarak odasına çıkıp yalnız kalmak istemiş fakat ayaklarında güç tükendiğinden kendini merdivene bırakmıştı. Büyük bir boşlukta hissediyordu kendini. Omzundan destek veren el sanki hiç yoktu. Salonun ortasında insanı kahreden sessizlik sanki yoktu. Bomboş bir arazinin ortasında, bu soğuk ve kuru kış gecesinde yapayalnız hissediyordu kendini. Annesini kaybettiği günde aynı şeyleri yaşamıştı. Kendini bir kaldırıma atmak istediğinde Jungkook ile karşılaşmış ona tutunmuştu. Şu an tutunacak tek bir dalı yokmuş gibi hissediyordu.

Hobi derin bir nefes aldıktan sonra tekrar sordu. Jin gibi onlarında bir açıklamaya ihtiyacı vardı. Onlarda kendilerini kandırılmış hissediyorlardı. ''Bütün bunlar ne demek oluyor diyorum size. Bunu ne zaman söylemeyi düşünüyordunuz?'' diye isyanla çıkmıştı sesi.

''Tatlım, biraz sakin olur musun?'' dedi Yoongi. Her şeye rağmen soğuk tavrını korumaya çalışıyordu. En azından birinin güçlü durup ortalığı toplama görevini üstlenmesi gerektiğine inanıyordu.

''Neden sakin olması gerek? Bu, bu yaptığınız şey de ne demek oluyor? Neden kimseye bir şey anlatmadınız?'' diye sordu Jimin. Yanındaki arkadaşına aniden dönmüştü.

''Bunu kendi içimizde çözmeye çalıştık.'' Dedi Namjoon. Dongmin gittikten sonra geçen bir saatte ilk defa konuşmuştu.

''Tanrı aşkına. Mevzu bahis olan Jin'in ailesi. Bunu nasıl böyle rahat karşılayabildiniz ya?'' dedi Hobi. Gerçekten sinirlenmişti. Oysa ki Hobi'nin sinirlendiği çok görülen bir şey değildi.

''Gittim ve konuştum. Fotoğrafı gösterdim. Anlattı bana. Ve benden bunu kimseye anlatmamı istedi. Jin'e bile.'' Oturduğu yerden kalktı Namjoon. Jin'e doğru yürüdü. Derin bir nefes aldı. Kafasını kaldırıp arkadaşının suratına bakacak hali yoktu. Tepkisini göremezdi. Zaten gözlerine baksa bile Jin'in gözünde boşluktan başka bir şey göremeyecekti. ''Üzgünüm dostum.''

Jin kendisine konuşulduğunu bile fark edecek halde değildi. Gözleri sadece boş bir noktaya kilitlenmiş halde bakıyordu. Bu sessizlik diğerlerini korkutuyordu özellikle de onu en başından beri izleyen Taehyung'u.

"Üzgün olman bazı şeyleri değiştirmiyor Joon. Bize mantıklı bir açıklama borçlusunuz. Bizi neden salak yerine koydunuz? Tanrım aklım almıyor. Güldünüz mü bari arkamızdan?" Diye sordu Hobi. Kollarını birbirine kenetlemiş ve Namjoon'un önüne doğru yürümüştü.

"Kes artık şunu Hoseok. Söyleye-" dedi Yoongi. O da oturduğu yerden kalkmış ve Namjoon'a doğru yürümüştü. Onu gerisinde bırakarak sevgilisi ile karşı karşıya gelmiş durumdaydı. Konuşuyordu ki Tae'nin sesi onu kesti.

"Suçluyuz tamam mı? Evet lanet olsun ki hatalayız. Böyle olsun istemedik ama oldu işte. Söylemek için can atıyorduk bizde ama şartlar el vermedi. Final haftasındaydık. Derslerinize konsantre olun istedik. Jin'in içine düşeceği boşluktan korktuk anlamıyor musunuz? Niye üzerimize gelmeye devam ediyorsunuz?" Diye sordu Tae. Oturduğu yerden kalkmıştı o da. Hızla Hobi'nin karşına gelmişti. Yuksek sesle konuşmuş bu Jimin'i ürkütmüştü. Olduğu yerde irkilen Jimin, ayağa kalktığında sevgilisi ile göz göze gelmişti.

FRIENDS🦋🍀🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin