30.bölüm

2.1K 127 55
                                    

"Bana güvenebilirsiniz. Fakat bu demek değil ki, bir şeyleri saklamak için size yardım edicem. Ben sadece sorularımın cevabını istiyorum sizden. Bilinmezlik içinde olmak istemiyorum. Sadece ben değil, arkadaşlarım da buna dahil." Dedi Namjoon. Oturduğu yerde sırtını dik konuma getirmişti.

"Benim bir şeyleri gizlemek gibi bir niyetim yok. Sadece doğru zamanı bekliyorum. Görüyorsun halimi fazla bir zamanım kalmadı zaten. Ben sadece biraz zaman istiyorum senden." Dedi kadın. Sehpanın üzerinde bulunan haplardan bir tanesini çıkarıp ağzına atmıştı. Hapın yanında olan bardaktan bir yudumla gönderdi midesine hapı.

"Benim bekleyecek zamanım da sabrım yok. Dün benim arkadaşım saldırıya uğradı. Hem de bir hiç uğruna." Dedi Joon. Gözleriyle kadının hareketlerini takip ediyordu. Bir yandan korkuyor bir yandan sabırsızlanıyordu.

"Ne demek biri saldırıya uğradı? Kim?" Dedi yaşlı kadın kalbini tutarak.

"Sakin olun. Neyse ki bir şeyi yok. Ama iyi olması saldırıya uğradığı gerçeğini değiştirmiyor. Kim olduğu önemli değil. Birimize gelen zarar hepimize gelmiş olur." Dedi Namjoon. Sesi kendinden emin çıkıyordu. Gerçekleri öğrenmeden bu yaşlı kadına bir şey söylemek istemiyordu. Ama kadının bu işten sorumlu olmadığı gün gibi açıktı. Namjoon bunu kadının gözlerinde görmüştü. Endişesini, korkusunu hissedebilmişti.

"Bak Joon. Sana dürüst olmak istiyorum. Ama bana zaman ver. Diğerlerine de anlatmam için. Bunun için kalbimi hazırlamam lazım." Buruk bir gülümseme verdi kadın. Yaşadığı zorluklar yüzüne yansımıştı. Kadının yüzünden okuyordu Joon bunu.

"Siz anlatın, daha sonrasına karar veririz." Namjoon neden yaptığını anlamadığı şekilde kadının elini tuttu. Kadının küçük ve yaşlı eli Joon'un büyük ellerinde kaydoldu. Namjoon kadının soğuk elini hissetti. Ölüm gibi soğuktu elleri.

Kısa bir an göz göze geldiler. Kadının gözlerindeki yaşanmışlığa kaptırdı kendini Namjoon. Kadının gözlerindeki hüzün o kadar yoğundu ki; Namjoon duyacak olduğu şeylere hazır mıydı, bilmiyordu. Kalbinin, üşüdüğünü hissetti. Bir insanın kalbi üşür müydü; bunu bile bilmiyorken yaşamıştı. Deneyimlemişti bunu.

Kadın ellerini çekti büyük ellerin arasından. Derin bir nefes aldı. Eline aldığı fotoğrafa baktı. Ilk önce adamın üzerinde gezdirdi gözlerini. "Eşim, 20 yıl oluyor onu kaybedeli. Çok mutlu yaşardık biz. Kendi yağımızda kavrulurduk. Bana bir gün olsun sesini yükseltmemişti. Çok iyi bir adamdı. Fedakârdı. Kalbi gökyüzü kadar genişti. Her şeyi herkesi kalbine alırdı. Bu yüzden kaybettik belki de." Kadının gözlerinden bir yaş damladı cam çerçevenin üzerine.

Sonra parmağını eşofmanlı gencin üzerine getirdi. "Ilk çocuğum. Oğlum. Ilk göz ağrım. Mutlu evliliğimizi taçlandırdı. Çok güzel bir çocuktu. Babasına çekmiş bu yönü. Sevgi doluydu. Bir gün birini sevdi. Sevmemesi gereken biriydi. Çok gençti. Anlıyorsun dimi Namjoon. O daha çocuktu. Belki 20 yasında falandı. Asık oldum dedi. Izin vermedik. Belki de yaptığımız en büyük hatanın biriydi bu. Izin verseydik belki tüm bunlar olmazdı. En büyük pişmanlıklarımdan biriydi, onun evden çıkıp gitmesine izin vermek. Biz ona onay vermemiştik. Evden kaçtı. O kızla evlenmiş." Bir yaş daha damladı, yaşlı kadının yanağından süzülüp.

"Bir süre gelmedi. Babasıyla her yerde aradık. Bugüne kadar biriktirdiği para ile kendilerine ev tutmuşlar. Eve geri dönünce söyledi. Ama döndüğünde bir kez daha reddettik biz onu. Kendi canımı kendim uzaklaştırdım. Böyle olacağını bilseydim asla çenemi açmaz otururdum. Evlendiği kızı kabullenemedim işte. Ilk göz ağrımı paylaşamadım kimseyle. Biz reddedince onu evden yine gitti. Meğerse kız hamileymiş. Daha evleneli ne kadar olmuştu ki, hemen hamile kalmış. Kizin yaşı da küçüktü. Yanlış kararlar aldılar ve biz onlara yardım edemedik. Daha da üzerlerine gittik. Bir yanlış da biz yaptık." Kadının göz yaşları şiddetlenmişti. Namjoon ne yapacağını bilemez bir halde sadece dinliyordu. Anlatılanları hazmetmeye çalışıyordu.

FRIENDS🦋🍀🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin