50.bölüm

1.8K 93 55
                                    

Yağmur tüm şiddeti ile devam ederken girdi eve Jin. Üzerindeki yağmurluğu asarken kendi üzerinde olan gözü fark edebilmiş değildi. Gerçi duyduklarından sonra etrafında olan çoğu şeyi fark etmiş değildi. Evden hava alma sebebi ile çıkmış olsa da aldığı her nefes boğazına dizilmeye başlamıştı. Jisoo'dan çıktıktan bir süre daha sokaklarda gezmiş, duyduklarını mantığına yedirebilmek için uğraş vermişti. Öğrendikleri onu o kadar sık boğaz etmişti ki yoldan geçen kamyonu görmemiş birinin çığlığı ile kendine gelip son anda kurtulmuştu. Aklının bir köşesinde küçük kızın çektiği acılar dururken diğer taraftan bu bebeğin kim olduğuna kafa yormuştu. Bir de öğrendiklerini evdekilere anlatma meselesi vardı. Arkadaşları güçlüydü. Buna kimsenin bir itirazı olmadı. Fakat bunu onlara anlatmak Jin'in omzunda büyük bir yükün oluşmasına sebebiyet vermişti.

Salona doğru adımlayan Jin, evdeki normal havanın kokusunu hissedebiliyordu. Yoongi yine televizyon karşısında uyukluyordu. Namjoon koltuklardan birine uzanmış elindeki kitabı okuyordu. Jimin ve Jungkook ikilisi merdivenlere oturmuş telefonlarından oyun oynuyorlardı. Arada bir Yoongi'nin çıkardığı rahatsız edici ses salona yayılıyordu. Sevgilisini aradı gözleri. Ona bakmak ve onda huzur bulmak istiyordu bir anlamda. Ama aklını meşgul eden bir gerçek vardı. Ya kuzeniyse? Ardından sevgilisinin Hobi ile birlikte mutfakta olduğunu fark etmişti. Yemekte arkadaşına yardımcı olmak için masaya oturmuş onun verdiği direktifleri uyguluyordu. Jin'in yüzündeki gülümseme yine aklındaki soru ile son bulmuştu. Ya kuzenimse?

''Hyung!'' dedi Kook ayağa kalkarken. Kafasını kaldırdığında salonun girişinde ayakta dikelen abisini görmüştü. Onun ıslanmış saçlarına vermişti dikkatini.

Onun sesi ile Tae mutfaktan çıkmış ve sevgilisine gülümseyen gözlerle bakmıştı. Güven verici sesi ile ''Hoşgeldin.'' Dedi. Jin onu kafasıyla selamlayarak odasına geçmek için yürüdü.

Tae onun arkasından bakarken hala daha Yoongi'ye sinirli bakışlarını yolluyordu. Hobi ise ikisi için endişeli görünüyordu. Yemek yapmak için hazırladığı malzemeleri koymuş ve akşam saatlerine doğru yemeği yapmak için buzdolabına kaldırmıştı.

Jin merdivenlerden yukarıya çıktıktan sonra kendisini odasına attı. Üzerindekileri çıkarmadan öylece yatağına oturdu. Ellerini ıslak saçlarına daldırdı. Kamyonun altında kalkmaktan son anda kurtulduğu için elindeki şemsiyesini orada kırık bir şekilde bırakmak zorunda kalmıştı. Bu yüzden biraz ıslanmıştı. Neyseki yağmurluğu onu yağmurdan korumuş, saçları ve pantolonu hariç ıslak bir yeri kalmamıştı.

Jin gözlerini kapatıp açtı bir sefer. Ardından derin bir nefes verdi. Bu konuşmayı yapmaya kararlıydı. Her ne olursa olsun diğerlerinden bir şey saklamak ona göre bir şey değildi. Her ne öğrendi ise diğerlerinin de bunu bilmeye hakkı vardı. Hışımla yerinden kalktı. Üzerindekileri bir çırpıda çıkardı. Banyoya yürürken sıcak bir duşun onu rahatlatmasına ihtiyacı vardı.

--

Odaya giren Taehyung sevgilisini yerinde bulmayı beklemişti oysaki. Onu yerinde göremeyince yüzü yeniden düşmüştü. Ama pes etmeyecekti. Sevgilisinin sabah yakalanmadan dolayı ruh halinin kötü olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden onun iyi olması için elinden geleni yapacaktı. Jin'in odasına baktıktan sonra banyoyu dinledi. Onun içinde olduğundan emin olduktan sonra yeniden sevgilisinin odasına geçip onu bekleyemeye başladı.

Aradan geçen dakikalar sonrasında Jin odaya girmişti. Odaya girince fark ettiği ilk şey yatağında oturan sevgilisiydi. Gülümseyen Tae bir anda her şeyi unutturdu ona. Sevgilisinin mükemmel gülüşü bir kez daha hapsediyordu onu ona. Biraz sonraki yapacağı konuşma bile umurunda olmadı. Dünyadan ayrıldı o an. Başka bir evren gözlerinin önüne açıldı sanki. Kötülüklerden arınmış, yalanların olmadığı saf temiz bir ütopya. Jin onun içinde kayboldu.

FRIENDS🦋🍀🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin