28. bölüm

2.2K 149 94
                                    

Sabaha karşı çalan telefonla uyandı Namjoon. Zaten ne zaman uyuduğu bile bilmiyordu. Gece geç saatlere kadar konuşmuşlar, yine ellerinde bir şey olmadığı için aynı yerde dönüp durmuşlardı.

''Efendim.'' Dedi Namjoon. Gözlerini zaten zar zor açmıştı ve telefonda yazan kişiye dahi bakamamıştı.

''Uyandırdım sanırım. Sen her saatte arayabilirsin diye şey etmiştim.'' Dedi kız mahcup bir şekilde.

''Yo, yok sorun değil. Geldi mi o adam?'' diye sordu Namjoon. Yatakta doğrulmuş, oturur pozisyona geçmişti.

''Evet geldi. Ama dediğin bir şey yoktu elinde.'' Yalan söylediği için dudaklarını ısırmıştı kız. Yalan söylemekten nefret ediyordu.

''Yok muydu? Pekala teşekkür ederim haber verdiğin için.'' Dedi Namjoon. Kafasını yastığına geri koydu. Boşta kalan koluyla gözlerini kapatmıştı.

''Şey bir şey daha söyleyecektim.'' Dedi kız. Sanki nefesini tutmuştu. ''O adam geldi ve konuştuklarını duydum yine. Ben, ben u-uyuyordum. Çat pat hatırlıyorum. Adam uzun zaman önce kadın için çalışmış. Şimdi durumu kötü olduğu için haber almış da gelmiş. Bizi ta-tanımadığı için o-oğluyum demiş. Ondan yani.'' Dedi kız tuttuğu nefesi geri vermişti.

Namjoon kafasını sallamıştı ama kız bunu göremezdi. Ve bunun farkında olacak kadar da uyanık değildi. Kız telefondan bir kez seslendi ''Joon, orada mısın?''

''Evet, biraz uyku sersemiyim kusura bakma. Sen nasılsın? Uyuyabiliyor musun?'' diye sordu.

Kız biraz rahatlamıştı. ''Bana uyumak olsun her yerde uyuyabilirim, sorun yok.'' Gülümsemişti kız. Bu saate kadar uyuyamamış ve nasıl bir yalan söyleyeceğini düşünüp durmuştu. En sonunda saçma sapan bir şey bulduğunda inanmaları için dua etmeye başlamıştı.

''Bilmez miyim?'' dedi Namjoon karşılık olarak. O da gülümsüyordu.

''Neyse hadi sen uyumaya devam et. Tatlı rüyalar.'' Dedikten sonra kapatmıştı telefonu. Namjoon ise uykuya kendini teslim etmişti.

--

''Günaydın.'' Dedi Taehyung. Mutfağa giren, tek gözü açık tek gözü kapalı etrafına şaşkınca bakan Jin'i gördüğünde gülümsemişti.

''Erken uyanmışsın.'' Dedi Jin. Ağzını kocaman açmış esniyordu.

''Evet dersinin erken olduğunu biliyordum. Sana bir şeyler hazırlamak istemiştim.'' Dedi Tae. Gülümseyerek Jin'in yanına doğru yürümüş ve tombul yanaklarından bir makas almıştı.

Jin yanağından alınan makas ile iki gözünü de açmış karşısında muhteşem gülümsemeyle bakan çocuğa bakıyordu. Kendine geldiğinde etrafına bakmıştı. ''Ee, hani hazırladığın şeyler?'' diye sordu. Eliyle saçlarını karıştırıyor daha da dağılmasına sebep oluyordu.

''Bunun nasıl çalıştığını bilmiyorum.'' Dedi dudak bükerek Tae. Jin onun nasıl bazen 5 yaşında çocuk gibi görünebildiğine şaşırıyordu.

''Prize takmayı denedin mi?'' diye sordu Jin. ısıtıcının arkasında duran fişi göstermişti.

Tae dudaklarını birbirine bastırdı ve utanarak gözlerini kaçırmıştı. Sadece sevdiği insana yiyecek bir şeyler hazırlayacaktı. Bunu becerememenin verdiği utancı yaşıyordu.

Jin dolabın kapağını açtı ve soğuk sütü çıkardı dolaptan. Taehyung ise kafasını Jin'in omzunun üzerinden uzatmış ne yaptığına bakıyordu. Sütü gördüğü an, elini uzatıp sütün bulunduğu şişeyi almıştı elinden.

''Ne yapıyorsun? Mısır gevreği mi yiyeceksin?'' diye sordu hışımla.

''Evet, neden ki?'' diye sordu Jin. Tae'nin elinden şişeyi geri almıştı.

FRIENDS🦋🍀🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin