Araba toprak yolda sarsılarak ilerliyordu. Araba geçtiği yol üzerinde fazla yüksek olmayan bir toz bulutunun oluşmasına neden oluyordu. Ağaçlar ile çevrili olan bu yol, cennetten çıkma gibi bir hava yaratmıştı. Gökyüzünün maviliğine inat ağaçlar yeşil yeşil salınıyordu. Dallarını gökyüzüne uzatmışlar burası bizim evimiz diye haykırıyorlardı. Ağaçların geniş gövdesi uzun zamandır burada olduklarının mesajını veriyordu ikiliye.
Zamanın akşam üzerine doğru gelmesinden dolayı güneş tepedeki etkisinin kaybetmişti. Hafif turuncu bir şekilde dağların arkasından kaybolmak için zaman kovalıyordu. Jin saçları üzerindeki gözlüğünü burnunun üzerine indirmiş, güneşin gitmeden önceki son ışıklarından kendini korumaya çalışıyordu.
Yanında sürücü koltuğunda oturan sevgilisine çevirdi bakışlarını. Onun bu yönünü daha önce görmemişti. Ne zaman araba kullanmayı öğrendiğini bilmiyordu. Ama araba kullanırken oldukça havalı görünüyordu gözüne. Sevgilisinin kendisine oynadığı küçük oyundan pek memnun olmasa da anı defterine bir yenisi daha eklendiği için kendini mutlu sayıyordu.
''Neden bana öyle bakıyorsun?'' diye sordu Taehyung. Yüzünde çarpık bir gülüş vardı. Sevgilisinin kendini izlediğini bilmek ona çok güzel hissettiriyordu. Bunu yadsıyamazdı. Sevgilisinin güzel gözlerini kendi üzerinde hissetmek ona tarif edemediği duyguları bahşediyordu. Jin ona çok güzel bakıyordu.
Aylar hatta yıllar öncesinden beri bakmaya kıyamadığı adam şimdi gözlerini onun üzerinden çekmiyordu; gözleri değerse canı yanar diye korktuğu sevgilisini, bakışlarını ondan ayırmıyor, sanki son kez görüyormuşçasına okşuyordu bakışları ile. Eskiden ona bakmaya korkardı. Beni fark ederse diye endişelenirdi. Kaçamak bakışlarını üzerinde tutmakta zorlanırken tanrıya şükrediyordu. Kaçamak bakışlar ile bakmaya çekindiği adam, tanrının hediyesi ile kendine bakmayı sürdürüyordu.
Jin sevgilisinin sorusuna karşılık omuz silkerek cevap verdi. Bakmakta herhangi bir amacı yoktu. Ona sorsalar gözlerini bile kırpmadan izlerdi Taehyung'u. Şimdi de içinden gelen aşkı gözlerine döküyordu sadece. Gözlerinden çıkan aşkın sevgilisinin etrafına görünmez bir kalkan oluşturmasını izliyordu. Onu sevgi kalkanı ile koruyordu. ''Bilmem, sadece izlemek istiyorum.''
Taehyung gözlerini sevgilisine çevirdi. Direksiyonda olan tek elini sevgilisinin yamuk parmaklarına uzattı. Onun parmaklarını kendi parmakları ile sararken, aşkını haykırıyordu. ''Beni böyle izleyeceğini hayal bile edemezdim. Ama şimdi ellerin ellerimde.'' Konuşmasına gülümseyerek eşlik etmişti.
Jin gülümsedi. Birleşmiş parmaklara baktı. Ellerini güzel yapan sevgilisinin elleriydi. Kalbinin bu denli hızlı atmasana neden olan sevgilisinin dokunuşlarıydı. Birleşen ellerin üzerine diğer elini koydu. Sevgilisinin parmak uçlarını okşadı. ''Ellerini nereye gidersek gidelim, ne olursa olsun asla bırakmayacağım.''
Taehyung gözlerini yoldan sevgilisine çevirdi yeniden. Sevgilisinin gözleri ile saniyelik kavuştu. O an kalbine hücum eden duyguların haddi hesabı yoktu. Bunu diline dökemiyordu. Bunu ifade edemiyordu. Sevgilisinin elini kendine doğru çekti. Ona göre dünyanın en güzel ellerine sahip olan insanın elinin üzerine öpücük koydu. ''Bırakmayacağını biliyorum.'' Dedi kendine güven dolu olan sesi ile.
Gözlerini yeniden toprak yola çevirdi. O an gördüğü şey ile gözlerini kocaman açtı. Fark ettiği şey ile frene bastı güçlü bir şekilde ama artık olan olmuştu. Araba büyük bir sarsıntı ile durmuştu.
Jin kemer olmasına rağmen öne doğru gelmiş ve köprücük kemiğine denk gelen kemerin sıkması ile küçük bir inilti koymuştu. Beyaz tişörtünün yakasının açıklığından kemer köprücük kemiğine baskı uygulamış ve katlanılabilir bir acıya sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS🦋🍀🌈
Hayran KurguOnlar kimsenin birbirine yakın olmadığı kadar yakın olan arkadaşlardı. Ya da öyle sanıyorlardı. Birbirlerine hissettikleri dostluktan da ötede olmalıydı. Onlar lisede tanışmış ve birbilerine kenetlenmiş 7 adamlardı. Hepsinin kendine ait problemler...