Yine bir sabah karşılamıştı evdekileri. Dünden daha farklı bir hava vardı evde. Bu anın en son ne zaman yaşandığından bir haberdi herkes. Hayatın karmaşıklığı o sabah unutulmuştu. Kırgınlıklar, kızgınlıklar bir kenara atılmıştı. Her gecenin bir sabahı olduğu gibi, yaşanılanların ardından yine bir güneş doğmuştu evin içine.
Evdeki herkes uyanmış, mutfaktan gelen nefis kokuları tadıyorlardı. Jimin, Jungkook ve Taehyung üçlüsü mutfakta mükellef bir kahvaltı hazırlamak ile meşgüldü. Taehyung'un yaptığı çok fazla bir şey olmasa da varlığı yetiyordu diğerlerine. Jin'in eve geri gelmesi ile Jungkook üzerindeki tüm asabiyeti bırakmıştı. Evdeki huzursuz ortam yerine yine huzura bırakmıştı. Taehyung ve Jungkook'un aralarının yeniden eskiye dönmüş olması, onları dışarıdan izleyen Jimin'i güldürmeye yetmişti bile. Uzun zamandan sonra ilk defa içten güldüklerini görüyordu. Anın bozulmaması için, edebildiği tüm duaları etmeye başlamıştı.
Onu düşüncelerinden uyandıran mutfağa giren Yoongi olmuştu. Uyku sersemliği üzerinde iken, ayaklarını yere sürüye sürüye gelmiş ve Jimin'e sesini yükseltmek zorunda kalmıştı. Jimin o kadar dalmıştı ki Jungkook ve Tae ikilisine yine tavada yanan omletten haberi yoktu. ''Yah!! Jimin çekil şuradan. Aklın nerede acaba?'' diye söylenen Yoongi ona omuz atmış ve onu pencereye doğru itmişti.
Ocağın önünden çekilmesi ile onun yerini Yoongi almış, diğer ikiliye göz deviriyordu. Yoongi bile eski haline dönmüş durumdaydı. Artık saklanan bir şeylerin olmaması evdeki tüm havayı değiştirmeyi sağlamıştı. ''Hey! Siz ikiniz, hadi Jimin'i anladım. Ona alıştık artık. Yah! Siz nasıl fark etmediniz bu kokuyu?'' diye söylendi.
Taehyung ve Jungkook ikilisi, buhar makinasının bozulmasından dolayı oldukça yoğun bir uğraş içine girmişlerdi. Tae, makinayı çalıştırmak için harekete geçtiğinde tüm düğmelere basmış ve sonuç hüsranla son bulmuştu. Onun yardımına koşan Jungkook, makinanın başında olayı anlamak için uğraş veriyordu. ''Tae, makinayı bozdu.'' Dedi Jungkook. Yoongi'ye dönmeden konuşmuş, üzerindekinin kolu ile alnında oluşan birkaç damla teri silmişti.
''Zaten kim emanet etti ona?'' diye sordu Yoongi. Tae'ye mutfak araç gereçlerinin verilmemesini çok önce öğrenmişti Yoongi. Ona bunu yaptırırken gözleri üzerinde oluyor ve Tae'nin attığı her adımı takip ediyordu.
''Yah! Ben buradayım hala.'' Dedi Tae dudaklarını büzmüş ve pişmanlık içinde uğraşan arkadaşına bakıyordu.
''Senin burada olman makinayı geri getirmiyor.'' Dedi Yoongi. Ocağın üzerindeki omlette uğraşmayı bitirmiş ve köşede boş boş duran Jimin'e dönmüştü. ''Masayı ne zaman hazırlamayı düşünüyorsun?'' diye sordu. Kollarını birbirine kenetlemiş ve boş bakışlarını ona gönderiyordu.
Jimin onun önünden geçerken konuştu. ''İşte ev şimdi normale döndü.'' Ağzında geveleyerek söylediği bu cümle, Yoongi'nin göz devirmesine karşılık gelmişti.
Namjoon'un odasında olan Jin ve Hobi, mutfaktan gelen seslere aldırış etmiyorlar konuşmakta oldukları konuya vermişlerdi dikkatlerini.
''O paketi açmalıyız bir an önce.'' Dedi Jin. Pencereye sırtını dayamış, ellerini pijamasının cebine atmıştı.
''Açmayalım. Daha yeni bir şeyler atlattık Jin. En azından biraz zaman geçsin.'' Dedi Hobi. Namjoon'un sandalyesine ters bir şekilde oturmuş, bileğindeki bileklik ile oynuyordu.
''Jin haklı Hobi. Bunu daha fazla erteleyemeyiz. Olacak olan olsun. Belki içinde işe yarar bir şeyler vardır.'' Dedi Nammjon. Banyodan çıktığı için saçları hala ıslaktı ve kurutmak için dolabının çekmecesinden temiz havlu arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS🦋🍀🌈
FanfictionOnlar kimsenin birbirine yakın olmadığı kadar yakın olan arkadaşlardı. Ya da öyle sanıyorlardı. Birbirlerine hissettikleri dostluktan da ötede olmalıydı. Onlar lisede tanışmış ve birbilerine kenetlenmiş 7 adamlardı. Hepsinin kendine ait problemler...