Güneş batmıştı. Yine bir gün bitmişti. Gece henüz geçmemişti ama gün içinde o kadar çok olay olmuştu ki günün yarısından sonra bir şey olacağa benzemiyordu. Bu gün içerisinde o kadar çok şey olmuştu ki gençler anca nefes almak için vakit bulmuş gibiydiler.
Hobi kendini salondaki koltuklardan birine attığında kolunu gözlerinin önüne koymuştu. Gözlerini kapatmış ve biraz dinlenmeyi düşünmüştü. Yoongi ise odasına adımlamış ve üzerindekilerden kurtulmak ister gibi temiz kıyafetlerini almış ve banyoya koşmuştu.
Jisoo ile birlikte onun evine giden Namjoon, kız için birkaç parça bir şey almış ve eve geri dönmüşlerdi. Eve gelene kadar bir süre orada beklemişti Namjoon. Hatta kız kendi çantasını hazırlarken, sözde birkaç kıyafetini alırken, Namjoon kendini uykuya teslim etmişti. Kız onu gördüğünde şaşkınlık ile kalakalmış olsa da bir süre sevgilisini uyandırmak yerine onu izlemeyi tercih etmişti. Bugüne kadar onu bir gün olsun uyurken görmemişti. Şimdi ilk kez şahit olduğu bu görüntü karşısında elbette onu izleyecekti. Hatta birkaç fotoğraf bile çekebilirdi. Gelecek zamanda lazım olabilirdi.
Namjoon eline aldığı liste ile birlikte salona gelmişti. ''Akşam için ne sipariş edelim?''
Hobi kolunu gözlerinden çekmeden derin bir nefes verdi. Aynı şekilde cevap verdi. ''Bilmem. Bir şey yemek istediğimi sanmıyorum.''
''Aç değil misin?'' diye sordu Namjoon. Şaşkın gözlerini arkadaşına çevirmişti. Kendini deli gibi aç hissediyordu oysaki. En son yemeğini dün arabanın içinde yemişti. Sabah bir telefon ile uyanmış ve sevgilisini alıp hastaneye koşmuştu.
''Açım ama midem bir şeyi kaldırabilecek gibi değil.'' Diye cevapladı onu Hobi. Sabah kahvaltı yapmıştı. Fakat şimdi aç hissetmiyordu kendini.
''Sende sanki bir şey var.'' Dedi Namjoon. Yerine oturmuş elindeki kağıtta gözlerini gezdirmeye başlamıştı. Kendine yiyecek bir şeyler arıyordu.
''Aslında evet. Seçtiğim mesleği sorgulamaya başladım.'' Dedi Hobi hüzün ile. Kollarını göğsünde birleştirmiş ve gözleri ile tavana bakmaya başlamıştı.
''Buna neyin sebep olduğunu sanırım anlayabiliyorum.'' Dedi Namjoon. Bir tane menü beğenmiş içinde yer alan yemeklere bakmaya başlamıştı.
''Ben, bilmiyorum. Sanırım mesleğim için yeterli değilim.'' Dedi Hobi. Dudaklarını büzmüştü. Gözleri dolu dolu olmuştu. Bugün arkadaşının ambulanstan indirilişi gözleri önüne gelmişti. Onun acı çeken yüz ifadesinin gördüğünde elinden hiçbir şey gelmemiş öylece bakakalmıştı.
''Neden böyle düşünüyorsun? Sen başkalarına yardım etmek için dünyaya gelmiş sayılı meleklerden birisin. Gülüşün bile insanlara umut kaynağı olurken neden böyle düşünüyorsun?'' diye sordu Namjoon. Gözlerini elindeki listeden ayırmış bir şekilde arkadaşına bakmaya başlamıştı. Onun dolu gözlerini gördüğünde elinden gelen tek şeyin konuşmak olduğunu yeni fark etmişti.
''Taehyung'u gördüğüm an dondum kaldım. İlk defa bir yerlerimin tutmadığına şahit oldum. Kalbim atıyor kulaklarımda, tüm yaşam belirtilerim var. Var ama kıpırdayamadım. Hiçbir şey yapamadım. Onu gördüğümde elim ayağım buz kesildi. Ben bu şekilde nasıl insanlara yardım edebileceğim ki?'' diye sordu hobi. Bu olay onu sandığından daha çok etkilemiş gibi görünüyordu. İnsanlara yardım etmek en büyük hayallerinden biriydi. Ama yaşadığı bu durum onun hayalinden korkmasına neden olmuştu.
''Seni gördüm. Sunkyu Hanım kriz geçirirken ona nasıl yardımcı olduğuna kendi gözlerim ile şahitlik ettim. Kendine haksızlık yapma. Kolay bir şey değildi. Senin yerinde kim olsa aynı tepkiyi verirdi.'' Dedi Namjoon. Arkadaşına destek olmak için elinden geleni yapmaya hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS🦋🍀🌈
FanfictionOnlar kimsenin birbirine yakın olmadığı kadar yakın olan arkadaşlardı. Ya da öyle sanıyorlardı. Birbirlerine hissettikleri dostluktan da ötede olmalıydı. Onlar lisede tanışmış ve birbilerine kenetlenmiş 7 adamlardı. Hepsinin kendine ait problemler...