Zach Bennett
Sınıfın kapısını çalmadan açtığımda etrafa kısa bir göz attım. Gözlerim Perri'yi anında bulurken bana şaşkın şaşkın bakmasını umursamadan gülümsedim.
Hocanın sinirle laf atmasını es geçip Perri'nin yanına ilerlemeye başladım. Gözlerini kısmış bana bakıyordu. Tanrım, bu kadar güzel olmak zorunda mıydı?
Yanındaki kız telefonuyla oynamayı bırakıp sırasının başında neden dikildiğimi anlamaya çalışırcasına bana baktığında kafamla arka sıraya geçmesini işaret ettim. Gözlerini devirerek ayaklandı ve boş bulduğu arka sıralardan birisine oturdu. En azından kızın arka sırada daha rahat telefonuyla ilgilenmesine sebep olmuştum.
Perri sinirle bana bakarken "Hocayı daha fazla sinirlendirmek istemiyorsan kay," dedim kısık sesle. Tüm sınıfın dikkatlerinin üzerimizde olması yeterince sıkmıştı zaten. Olabildiğince az dikkat çekmek zorundaydım bu okulda.
Perri cam kenarına geçtikten sonra ben de yanında yerimi aldım. Sınıfa tekrardan kısa bir göz gezdirdiğimde William ile Adam'ın da çoktan kendilerine bir yer bulup oturduklarını gördüm. James bugünlük gelmeyecekti anlaşılan.
Hoca dersine kaldığı yerden devam ederken Perri sinirle soluyor, her ne kadar dersi dinliyormuş gibi yapsa da içinden bana küfürler yağdırıyordu. Bundan emindim.
En sonunda defterine geçirdiği şeylere son verip arkasına yaslandı. Bana sinirli bir bakış attıktan sonra kollarını göğüslerinin altında birleştirdi ve dersi dinlemeye devam etti.
Ben mal mal onu izlerken bir an dalıp gittiğimi fark edip önüme döndüm. Bazen kendimi fazlasıyla kaptırıyor, onu korkutuyordum. O yüzden odağımı onun haricinde başka bir şeye çekmeye çalıştım.
Düşünme Zach, başka bir şey düşün, aklının oraya kaymasına izin verme...
Kafayı yiyeceğim!
Sonunda beni bu düşüncelerimden kurtaracak teneffüs zili çaldığında derin bir nefes alıp bana bağırmamak için kendisini zor tutan Perri'ye döndüm.
Bakışlarım istemsizce yüzünde gezinirken bir süre öylece bakıştık. Önüne gelen birkaç tutam kızıl saçlarını, minik burnunu, kırmızı dudaklarını izlemeye dalmışken bir anda konuşmasıyla düşüncelerimden zor da olsa sıyrıldım.
"Neden yapıyorsun bunu?"
Sıkıntılı bir nefes alıp etrafta gezdirdim bakışlarımı. Çok da kalabalık değildi. Bizimkilere başımla işaret verdiğimde ne istediğimi anlamış, sınıftaki topluluğa ilgilerini çekeceğini düşündükleri birkaç şey söylemeye başlamışlardı.
Sonunda herkes sınıftan yavaşça çıkarken en sona Adam kalmış "Kolay gelsin gençler," diyip o da çıkmıştı sınıftan.
"Kolay gelsin?"
Perri'nin şaşkın yüzüne gülümsemeden edemedim. Ardından dayanamayıp kendimi kasmaya son verdim ve kahkahalarla gülmeye başladım.
"Sen gerçekten delisin! Senden kaçmaya çalıştıkça niye her yerde karşıma çıkıyorsun? Anlamıyorum, kendisinden nefret etmem için niye bu kadar uğraşır bir in-"
"Kes sesini!"
Daha az önce mutlu olduğum nadir anlardan birisini yaşamıştım. Ama bu anı da mahvetmek zorundaydı. Diğer tüm güzel anılarımızı mahvetmek için uğraştığı gibi.
"Nefret falan etmeyeceksin benden. Buna izin vermem. O kelime bir daha çıkmayacak dudaklarından!"
Sinirlenmeme bir de elimin ayağımın titremesi eklenirken beynim hatırladığı şeyle bir anda harekete geçmişti âdeta. Tam da unuttuğumu düşünmüşken eksikliğini belli etmeye başlıyordu. Bir an önce cebimdeki uyuşturucuların kanıma karışması gerekiyordu. Aksi takdirde hiç istemediğim şeyler olabilirdi.
"Sen...n-neler o-o-oluyor? E-ellerin!"
Onu korkutmuştum. Lanet olsun! Kaç buradan ve bir an önce şu siktiğimin maddelerinin kanına karışmasına izin ver Zach. Onu korkutuyorsun, o senden korkmamalı. O seni sadece sevmeli.
Hızla oturduğum yerden ayaklanıp "Sınıftan ayrılmıyorsun! Geleceğim birkaç dakikaya," diyip sınıftan bir hışımla çıktım. Kapıda sohbete dalan William ile Adam'a hiçbir şey söylemeden yanlarından ayrılıp kameraların olmadığı tek yere ilerledim. Yangın merdivenlerine.
Arkamdan gelen bağırış seslerini hissediyordum ama gerçek olduğuna inanmak istemiyordu beynim. Perri arkamdan durmam için bağırıyordu sanki. Fakat sesler gerçek olamayacak kadar boğuk geliyordu kulağıma.
Yangın merdivenlerinin olduğu kapıyı açtıktan sonra köşeye sinip cebimdeki paketlerden birisini çıkardım. Titreyen ellerimle paketi açmaya çalışıyordum lakin olmuyordu.
Bir yanda aklımda Perri'nin sesleri yankılanırken bir yandan da beynimin bastıramadığım bir tarafı "İç şunları lanet olası!" diye bağırıyordu.
Kendine zarar vermeni istemiyorum...
Benim için değerlisin...
Bırakmana yardım ederim...
Üzgünüm Perri, sana ihanet etmek istemezdim. Ama eğer içmezsem bu sefer kendimi kaybedip sana zarar vereceğim. Ve inan bana bu isteyeceğim son şey bile değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
Teen Fiction[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...