Perri Carol
Gözlerimi pencereden gelen güneş ışınlarıyla açmıştım. Bakışlarımı etrafımda gezdirdiğimde kendi odamda olduğumu fark ettim.
Kaşlarımı istemsizce çatarken dün yaşadıklarımın rüya olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ta ki üzerimdeki kıyafetleri görene kadar.
Ben bunları ne ara giymiştim? Üstelik bunlar benim kıyafetlerim bile değildi. Tanrım, o manyak adam benim üzerimi değiştirmiş olamazdı değil mi?
Güne harika başlamıştım gerçekten. Üzerimde bir başkasının kıyafetleriyle uyanıyor, neler olduğunu anlamadığım halde kendi odamda gözlerimi açıyordum.
Şimdilik bunları boş verip yataktan ayrıldım. Banyodaki rutin işlerimi hallettikten sonra odamdaki makyaj masamın üzerine konulan okul kıyafetlerimi aldım.
Yanındaki not ile küçük bir kutu merakımı artırsa da umursamamaya çalışarak üzerimi giyindim. Lakin merakıma daha fazla yenik düşemeyecektim. Hızla notu aldığım gibi okumaya başladım.
Ufak bir işim olduğu için bugün okula gelemeyeceğim. Uslu dur ve yaramazlık yapma. Sana bıraktığım kremi sırtına sür lütfen. Seni seviyorum.
Bu adamın her şeyi bu denli düşünüyor olması beni her geçen gün daha da şaşırtıyordu. Ona ne kadar güvenmek istesem de o bir deliydi ve ondan olabildiğince uzak durmam gerekiyordu.
Buna dün kendini kaybettiği anda bana yaptığı şeylerden sonra karar vermiştim.Ama bir yandan da davranışları beni oldukça şaşırtıyordu. Bazen o kadar düşünceli oluyordu ki benim düşünme gereksinimi bile duymadığım gereksiz ayrıntılara takılıyor, en küçük olasılıkları bile göz önünde bulunduruyordu.
Ah ne yapacaktım ben bu manyak herifle?
Sabah sabah bunları düşünmeyi bırakıp ders programına göre çantamı hazırladım. Dünkü derslere de giremediğim için bugün diğer ders notlarını arkadaşlarımdan almam gerekiyordu.
Kısa süre içerisinde çantamı hazırlayıp makyaj masama ilerledim. Sade hafif bir makyaj yapmaya başladım. Alarmın sesi odada yankılanmaya başlayınca saçlarımı toplamaktan vazgeçip hızlıca tarayıp kıyafet dolabıma ilerledim.
Üzerime montumu giyip parfümümden sıktım. Telefonumu ve çantamı alıp koşar adım ayrıldım odamdan.
Merdivenleri hızlıca indikten sonra botlarımı giydim. Evin anahtarını cebime tıkıştırırken aynı zamanda da montumun fermuarını iliklemeye çalışıyordum.
Sonunda evin bahçesinden çıktığımda derin bir nefes bıraktım dışarıya. Bazen düşüncelere dalmışken zamanın ne ara geçtiğinin farkına bile varmıyor, bu şekilde aceleye getirebiliyordum her şeyi.
Ama neyse ki evden tam zamanında çıkmıştım. Okula çok da fazla mesafe olmadığı için erken gitmem bile söz konusu olabilirdi.
Yaklaşık 15 dakikanın ardından sonunda okula varabilmiştim. Hava fazlasıyla soğuktu ve benim normal bir insandan daha fazla üşüdüğümü hesaba katarsak buz tutmak üzereydim.
Sınıfımın önüne geldiğimde tam içeri girecekken önüme geçen kişiyle duraksadım. Bakışlarımı yerden kaldırıp geçmeme engel olan kişiye yönelttiğimde bunun bizim sınıftan Marco olduğunu gördüm.
Ne var dercesine kafamı salladığımda elini ensesine götürüp "Bu akşam bir planın olup olmadığını soracaktım," dedi yüzündeki samimi olduğunu düşündüğü gülümsemeyle. Ah gerçekten, etkilendiğimi falan mı düşünüyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
أدب المراهقين[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...