Perri Carol
Evde tek başıma kahvaltı yapmak istemediğim için Zach'i aramıştım fakat telefonlarıma cevap vermeyince ben de onu eve çağırmaktan vazgeçmiştim. Yine abisinin yanına gitmiş olmalıydı. Bu aralar fazlasıyla işe vermişti kendisini. Bu yüzden de birbirimizi sık sık göremiyorduk.
Hâl böyle olunca ben de dışarıda kahvaltı yapmaya karar verip üzerimi değiştirmek üzere odama ilerledim. Tek başıma yiyeceğim için kahvaltı hazırlamamın hiçbir anlamı yoktu. En azından dışarıda biraz temiz hava almış olurdum. Daha sonrasında da Zach'in yanına geçebilirdim.
Koyu mavi kot pantolonum ile bordo yün kazağımı giyip saçlarımı serbest bıraktım. Makyaj yapma gereği duymadan üzerime siyah ceketimi geçirdim. Telefonumla kredi kartımı aldıktan sonra ayrıldım odadan.
Aşağıya indiğimde ayakkabılarımın olduğu yerden siyah, hemen hemen ayak bileğimin biraz üzerisinde biten botlarımı alıp giydim. Dün gece boyunca bardaktan boşalırcasına yağmur yağdığı için dışarısı hâlâ daha su birikintileriyle doluydu.
Evin anahtarını da aldıktan sonra kapıyı açıp çıktım evden. Önceden çağırdığım taksi çoktan gelmişti. Evin kapısını kilitleyip taksiye ilerledim. Taksiye bindiğimde nereye gideceğimi söyleyip telefonumdan belki cevap verir ümidiyle Zach'e mesaj attım.
Yaklaşık 1 saat içerisinde şirin bir kafede kahvaltımı yapıp bu sefer de başka bir taksiyle Zach'in evine doğru yol almaya başlamıştım. Attığım mesaja hâlâ daha bir cevap gelmemişti.
Taksi uzun bir sürenin ardından Zach'in evinin önünde durduğunda telefonumun kabında duran paramı adama uzatıp indim taksiden. Zach'in arabası burada olduğuna göre evdeydi.
Evin kapısının önünde durduğumda zile basıp beklemeye başladım. Kapı birkaç çalışımın ardından açılmıştı. Zach'i karşımda bu şekilde görmeyi beklemediğim için istemsizce kaşlarım çatılmıştı. Gözleri ile burnu kızarmış, saçları dağılmış, yüzü oldukça solgun gözüküyordu.
Daha fazla kapıda beklememin bir anlamı olmadığı için Zach'i içeri itip ben de girdim içeriye. Hava yeterince soğuktu ve Zach'in üzerinde eşofmandan başka hiçbir şey yoktu.
Hızla elimi alnına koyduğumda hissettiğim sıcaklıkla "Senin ateşin var!" dedim endişeyle. Zach alnındaki elimi çekip salona doğru ilerlemeye başları. Ardından eklemeyi de unutmadı. "Ben iyiyim."
"Buna inanacağımı mı düşünüyorsun Zach? Sana iyi gelecek bir şeyler hazırlayacağım. Bu esnada soğuk bir duş al."
Tam mutfağa ilerleyeceğim sırada onun "İstemiyorum!" diye bağırmasıyla yerimde duraksadım. Neyi vardı bilmiyordum ama bu saçma tavırları beni sinirlendirmeye başlıyordu.
Sinirle koltukta oturan Zach'e dönüp "Bu tavrının sebebi ne Zach? Ne değişti dünden bugüne, ha? Bu kadar çabuk mu sıkıldın benden?! Yeterince tatmin edemedim mi seni?" diye sordum sesimi yükseltmeme engel olamayarak.
"Değişen hiçbir şey yok! Evine git ve hazırlan. Akşamki iş davetine birlikte gideceğiz."
Elimi sinirle saçlarımın arasından geçirip ona 'ciddi misin sen?' dercesine baktım. Hiçbir tepki vermeyince ise "Gelmiyorum ben davete falan!" diyip evin kapısına ilerledim.
"Akşam 8'de seni alırım."
Kapıdan bir hışımla çıkıp arkamdan çarpmayı da ihmal etmemiştim. Neyse ki taksiye beni burada 15 dakika beklemesini, eğer gelmezsem gitmesini söylemeyi akıl edebilmiştim. Adam da kabul etmişti. Aksi takdirde burada 1 saat beklesem taksi bulmamın imkanı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
Teen Fiction[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...