William Novák
"Açsana ağzını ya. Sana şurda baklava yedirmeye çalışıyorum alt tarafı. Tamam şekerli olabilir ama yediğinde seveceksin bak ciddiyim."
"Yemek istemiyorum diyorum kızım manyak mısın sen?"
Ben ağzımı sıkı sıkı kapatmışken Lavin ısrarla bana o elindeki oldukça şekerli olan tatlıyı yedirmeye çalışıyordu. Burnumu kapatıp ağzımı açmam için uğraşıyordu ama ben kafamı çevirmemle elini çekmek zorunda kalmıştı.
Başımda dikilmeyi bırakıp benim yanıma oturdu. Bana gözlerini kısıp sinirli sinirli bakmaya çalışırken "Yemeyecek misin yani?" diye sordu. Yapacak bir şey yoktu artık. O bakışlardan sonra yiyecektim illa. Çünkü o bakışların altında yatan anlam kısaca "Sen bir yeme de bak ne yapıyorum ben sana" demekti.
Ben Lavin'le sevgili olmakta acele mi etmiştim acaba. İlerde onunla evlendiğim zaman 1 aya kalmaz vücut mücut kalmayacaktı ortada. Tanrım, yardım et bana. Obezite olmak için henüz çok gencim.
"Ben bunu ne kadar zor buldum biliyor musun sen? Bir tane yesen n'olacak ya? Hadi aç ağzını. Aaaa."
Lavin elindeki tatlıyı iyice dibime yaklaştırmışken olabildiğince uzaklaştırdım yüzümü ondan. Ellerimle kollarını tutuyordum ama bir faydası yoktu üzerimdeyken. Son kez şansımı denemekten zarar gelmezdi. Lakin kucağımda olduğu için kolay kolay kurtulacağa benzemiyordum elinden.
"Bak Clay'i çağıracağım elini kolunu bağlatacağım en sonunda o olacak. Bir taneden ne olacak ya?"
Pes edip ağzımı açtım ve elindeki tatlıyı bana yedirmesine izin verdim. Clay'i çağırması yeterince etkili bir tehdit olmuştu benim açımdan. Lavin'in ev arkadaşıydı Clay. Onu şu an hiç çekemezdim. Manyak herif bana binbir türlü laf edecekti yine.
Yüzümü buruşturup ağzımdakini çiğnerken Lavin memnun olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Tadı fena değildi ama ikincisini yiyecek kadar da kafayı yememiştim. Bir tanesi kesiyordu insanı. Ağırdı baya şekeri.
"Nasıl, beğendin değil mi?"
Kafamla onayladım. Beğenmediğimi söylesem geçirecekti kafama bir tane o olacaktı.
"Kapat şu telefonu orospu!"
İçeriye bağırarak giren Clay ile ikimizin de bakışları anında ona dönmüştü. Kim bilir yine kiminle kavga ediyordu. Telefonu karşıdaki kişinin yüzüne kapatıp bize çevirdi bakışlarını.
"Kulaklarım, kanıyorlar!"
Lavin ile ben artık onun bu saçma tavırlarına alıştığımız için hiçbir tepki vermeden aramızda konuşmaya devam ettik. Kendine kendine konuşmaları meşhurdu Clay'in.
"Tanrım, kendimi İbrahim Sweetses gibi hissediyorum. Beynimden vurulmuşum da ölmemişim gibi bir hayat."
Lavin'e anlamaz bakışlarımı gönderirken boş ver dercesine salladı kafasını. Ardından kısaca "Her sevgilisiyle ayrıldığında İbrahim Tatlıses dinletiyordum ona. Nerden bileyim hayranı olacağını," diye açıkladı. Konu Clay olunca hiçbir şeye şaşıramıyordum artık.
Lavin tekrardan başka konuya geçerken birden aklına bir şey gelmişçesine duraksayıp bana döndü. Ardından "Aslında sana bir de sarma yedirmek lazım William. Ona da bayılacaksın," demesiyle kafamı hızla olumsuzca salladım. Baklava yeterliydi benim için.
"Aman ne yedireceksin bu gorile be sen! Güzelim baklavaya burun kıvırıyor. Getir anam getir. Özlemişim baklavayı."
Hah, ben de diyordum Clay bugün neden bana laf etmiyor. Dozumu alamadım henüz çünkü.
Bana ezikleyici bakışlar atıp baklava paketinin olduğu yere ilerledi. Eline alıp baklavayı yerken ben şaşkınlıkla onu izliyordum. Bu manyak herif Lavin ile aynı evde kala kala iyice kafayı yemişti sanırım. İzlediğim Türk dizilerindeki kadınlara benziyordu aynı.
"Kız Lavin, geçen anlatıyordun bir tane kadını. Dinlemeyi unutmuşum seni. Neydi adı? Kaltak Narmin miydi?"
"Off Clay, Nermin diyorum sana, Ner-min."
"Ne olmuş ona? Hâlâ oğlunu evlendirmeye çalışıyor mu?"
Konuya yabancı kaldığım için öylece izlemekle yetiniyordum onları. Normalde olsa Lavin'i ondan kıskanmam gerekirdi ama Clay'in gay olması onları kıskanmam için bir sebep ortaya koymuyordu. Nasıl olsa onlar uzun süredir aynı evi paylaşıyordular.
"Evet, arıyor hâlâ birilerini."
"Söyle boş versin aramayı. Bak ben Kaltak Nermin'in oğlunun instagramına baktım onda da var az eğilimlik. Nermin benden iyisini mi bulacak yani?"
"Sana kaç kere dedim oğlu gay değil diye. Ben sana bulacağım birini az sabret ya."
Clay baklava yemeyi bırakıp bana döndü. Yüzünü buruşturarak "Bunun gibi olmasından da nasıl olursa olsun," dedi. Gözlerimi devirdim. Zamanında Lavin hakkında bir şeyler öğrenmek için onu tehdit ettiğim içindi bana bu tavırları. Çok da umrumdaydı sanki.
Evin kapısı çaldığında hepimizin bakışları ister istemez kapıya kaymıştı. Logan yanıma geleceğini söyleyip konum atmamı istemişti birkaç saat önce. Ben de Lavin'e sorup atmıştım konumu. Büyük ihtimalle o gelmiş olmalıydı.
Lavin yanımdan kalkıp kapıyı açmaya giderken ben de Clay'in bana olan anlamsız bakışlarına kafamı ne var şeklinde sallayarak karşılık verdim. O bakışlarını üzerimden çekmezken ben de niye olduğunu bilmeden ona bakmaya devam etmiştim.
"Ay hoşt, sen bana mı yavşıyorsun bir de o bakışlarla?"
Sakin olmalıyım.
Sakin olmalıyım.
Sakin olmalıyım.
Sakin olmalıyım.
GEÇİR ŞUNUN KAFASINA BİR TANE WİLLİAM!
Sakin olmalıyım."Kafayı yiyeceğim yemin ediyorum! Sen ne tür bir manyaksın lan?"
Clay bakışlarını yukarı çevirip "Yüce Tanrım, tamam iyi hoş da neden etrafta hep havlayan insanlar var?" dedikten sonra tekrar bana baktı klasik küçümseyici bakışlarıyla. "Odama gidiyorum ben. Zeka seviyem seninle muhatap olmakla yeterince düştü."
Bir gün elimde kalacaktı bu çocuk.
Clay odasına döndüğünde rahatlamıştım. Bir susmuyordu ya. Kafamı kapıya çevirdiğimde Logan'ın buraya doğru geldiğini gördüm ama yalnız değildi.
Ben birden ayaklanırken yanındaki kişiye kaşlarımı çatarak bakıyordum. Bu kadının ne işi vardı burada? Ve en önemlisi Logan niye onun elini tutuyordu? Tahmin ettiğim şey olamazdı değil mi? Hem de kavga ettiğim kişinin ablasıyla.
"Şaka mı bu?"
O gün okulda kavga ettiğim basketbol takımının kaptanı olan çocuğun ablasıydı bu kadın. Logan'ın o gün bu kadına olan bakışlarından anlamalıydım zaten. Lakin bu kadarını da beklemiyordum. Birkaç gün takılır geçer sanmıştım. Şimdi ise karşımda el ele tutuşmuşlar buraya doğru geliyorlardı.
Zach'in bile vermeyeceği tepkiyi veriyordum şu an. Zach'in o gün okulda yaşananlardan haberi olsa o benim 2 katım kadar tepki bile verebilirdi. Bakışlarım Logan'ın arkasındaki Lavin'e kaydı. Lavin ise hiçbir şeyden haberi olmadığı için sorgularcasına bana bakıyordu.
İşler iyice boka dönüyordu. Zach ile o aptal Carl karşı karşıya geldiğinde ortalık fena şekilde karışacaktı. En çok zarar gören ise hiçbir suçu olmamasına rağmen Perri olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
Novela Juvenil[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...