29|TELEVİZYON

20K 900 247
                                    

Medya: Lavin

Perri Carol

Tanrım, yeni yıla onunla öpüşerek girmiştim! Üstelik hâlâ daha beni öpmeye devam ediyordu. Lanet olsun, ne yapmam gerekiyordu?

Öpüşleri gittikçe sertleşirken bir eli kazağımın altından belimde geziyor, diğer eliyle de bacağımı okşuyordu.

Karşılık vermemem onu daha da sinirlendiriyordu ve ben ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bacağımı birden sertçe sıktığında çığlık attım. O ise amacına ulaşmış gibi gülümseyip ağzımı keşfe çıkmıştı adeta.

Nefes alamayacak hale geldiğimde dudaklarımızı zorlukla ayırıp nefes nefese geri çekildim. Derin derin nefesler alırken bacağımdaki elini çekip kalçalarıma yerleştirdi. Beni birden kaldırıp kucağına oturtturduğunda elimi yüzüne yerleştirip "Uyumak istiyorum," diye mırıldandım. Fazla ileri gidiyorduk ve ben korkuyordum.

Başını boynuma gömüp ufak ufak öpücükler bırakırken "Uyuyalım," diye fısıldadı. Yerden kalkıp yatağa ilerledi. Hâlâ daha kucağında olduğum için ilk önce beni yatağa bıraktı. Ardından kendisi de üzerindeki okul formasını çıkarıp yanımda yerini aldı.

"Henüz sürprizim bitmemişti. Bugünlük öğrenme şansını kaybettin."

Daha ne sürprizi vardı ki? Bu kadarı bile fazlayken daha fazlasını istediğimi hiç sanmıyordum. Omzumu silkip battaniyeyi üzerime çektim. Arkamı dönüp hali hazırda bekleyen uykuya kendimi bırakırken en son hissettiğim belime sarılan kollardı.

Ne kadar süre uyudum bilmiyorum ama aniden gelen kapı çarpma sesiyle hızla yattığım yerden kalktım. Yatağın yan tarafına baktığımda onun olmadığını çoktan görmüştüm.

Yataktan kalkıp sesin geldiği yere, banyoya, ilerledim. Kapıyı çaldığımda hiçbir ses gelmemişti içeriden. Öğürme sesleri geliyordu. Niye kusuyordu ki? Yediğimiz atıştırmalıklar dokunmuş olamazdı.

Kapının kulpunu zorluyordum ama kapıyı kilitlemişti. Kapıda öylece durup kapıyı açmasını beklemeye başladım. Böyle kapıyı zorlayarak hiçbir şey kazanamazdım.

Bir süre sonra kapının kilidinin açılma sesini duyduğumda daha fazla vakit kaybetmeden direkt içeri daldım. Onu yerde oturur bir şekilde görünce kaşlarımı çatmama engel olamamıştım. Elleriyle yüzünü kapatmış, kafasını duvara yaslamış bir şekilde yerde oturuyordu.

"Şimdi daha iyi misin?"

Endişeyle sorduğum bu sorunun cevabını vereceğini sanmıyordum lakin yine de sormak istemiştim. Elini yüzünün üzerinden çekip bakışlarını bana yöneltti. Yüzü bembeyaz kesilmiş, gözlerinin altı kızarıktı. Sebebini anlamam fazla zamanımı almamıştı. Uyuşturucu kullanmamasının yan etkileriydi bunlar.

"İyiyim ben. Bir şeyim yok."

"Bu saçma şeyden kurtulmak için tedavi olabileceğin bir sürü yer v-"

"Sana iyiyim dedim!"

Bağırmasıyla birlikte cümlemi tamamlama fırsatım olmamıştı. Ona korkuyla bakarken o ise oturduğu yerden ayaklanıp banyodan çıktı. Ben de ardından odaya döndüm.

"Adam'a haber vereceğim, seni almaya gelecek. Birkaç saate evinde olursun."

Kafamla onayladım. Ne diyebilirdim ki?

Telefonundan birkaç şey yaptıktan sonra odadaki kıyafet dolabından üzerine siyah ince bir tişört alıp üzerine geçirdi. Ardından hiçbir şey söylemeden odadan çıkıp aşağı indi.

Ben de telefonumu ceketimin cebine koyup çantamı da alıp onun ardından aşağı indim. Sanırım güzel vakit geçirebileceğimiz saat dilimi bu kadardı; 4 ya da 5 saat. Ne sanmıştım ki? Herkes yarın eski tavrına geri dönecekti.

Odadan çıkıp merdivenlerdeki siyah gülleri ezerek onun yanına ilerledim. Benim için bu kadar şey hazırlaması kendimi biraz da olsun değerli hissetmeme sebep olmuştu. Bunun için ona minnettardım.

Salondaki tekli koltuklardan birisine oturup çantamı yere bıraktım. Montumu üzerime geçirip saçlarımı da düzelttikten sonra geriye tek kalan beni evime götürecek kişi olan Adam'ın gelmesini beklemekti.

Salona kısa bir göz gezdirirken birden kahkaha atmasıyla kaşlarımı çattım. Karşısındaki televizyona dikkatli dikkatli bakıyor, arada da kahkahalarla gülüyordu.

Korkmaya başlıyordum.

Bana televizyonu işaret ederek "Görüyor musun Perri? Kadın kayak yaparken düştü ve kocası da onu kurtarmaya çalışırken kara bulandı. Bu televizyonda bu kadar komik şeyler olduğunu tahmin etmiyordum," dedi.

Tamam, bu sefer gerçekten korkmalıydım.

Sorun şu ki; televizyon açık değildi ve burada ikimizden başka hiçbir kimse yoktu.

SAPLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin