18|OKUL

24.4K 972 77
                                    

Perri Carol

O böyle söyleyince istemsizce benim de bakışlarım dudaklarına kaymıştı. Kahretsin! Ben ne yapıyordum böyle? O cümlelerle onu sakinleştirmem gerekirken onu çıldırtacaktım resmen.

Yanağımda hissettiğim elle bakışlarımı yüzüne yönelttim. Yavaş yavaş bana yaklaşıyorken ben deli gibi korkuyordum. Buna bir an önce engel olmam gerekiyordu.

İstemediğimi söylesem daha da sinirlenecek, üzerime gelecekti. İtsem aynı şekilde yine sinirlenecekti. Tokat atsam? Bu daha tehlikeliydi!

Geçerli bir bahane bul Perri...

Arabayı birden telefonumun alarm sesi doldururken mutluluktan çığlık atmak üzereydim ki son anda kendimi durdurdum. Bu andan kurtulduğum için rahatlamıştım. Hızla geri çekilip telefonumun alarmını kapatmak için cebimden çıkardım. Onun sessizce küfür mırıldanıp arabayı tekrardan çalıştırmasıyla derin bir nefes aldım.

Bir yerlere geç kalmamak için kurduğum bu alarmların bir gün bu şekilde işe yarayacağını asla tahmin etmezdim.

Normalde bu saatte okulda olmam gerekiyordu. Ama yanımdaki adam yüzünden ilk günümden geç kalmıştım. Neyse ki kısa süre içersinde okulun bahçesine giriş yapmıştık. Arabayı diğer birkaç arabanın olduğu yere park ettikten sonra durdurdu.

Sanırım ona teşekkür borçluydum. Beni zorla arabasına bindirmesine rağmen en azından kibarlıktan olsa söylesem bir şey kaybetmezdim. Hem öylece çıkıp gitmekten daha iyiydi.

"Beni okula bıraktığın için teşekkür ederim."

İsteksizce söylenmiş birkaç cümleden sonra oradan çıkmak için kapının kulpuna uzandım. Birden kapının kilitlenmesiyle sinirle gözlerimi yumdum. Daha ne istiyordu benden? Okula bırakacağını söylemiş, zorla da olsa arabasına binmemi sağlamıştı. Yetmemiş miydi bu kadarı?

"Arabada kal."

Hiçbir şey söylemeden yapacağı şeyi beklemeye başladım. Aklından ne geçiyordu bilmiyordum. Düşüncelerini, davranışlarını, hareketlerini tahmin etmek zordu. Hele ki o kişi bir manyak ise.

Arabanın kilidini açtı ve arabadan çıktı. Benim bulunduğum kapıya doğru ilerleyip açtıktan sonra çıkmamı bekledi. Onun bu hareketine yarı şaşkın yarı kaşlarım çatık bir halde baktığımı fark edince hızla toparlanıp arabadan çıktım. Beni ciddi anlamda şaşırtıyordu.

Okulun bahçesine kısa bir göz gezdirdiğimde zilin çalmasına rağmen bahçede kalan birkaç kişinin bakışları fark ettirmemeye çalışsalar da bizdeydi. Kendi aralarında fısıldaştıklarını tahmin etmek çok da zor değildi.

Bir yandan onlara hak veriyordum. Aylar önce okulu bırakan ve okulda belli bir popülaritesi olan birisini şimdi tekrardan burada görmek onları şaşırtıyordu. Üstelik yanımdaki bir adet deliyle. Ah, onu tamamen unutmuştum.

"Ben sınıfıma çıkıyorum. Okul saatleri içersinde mümkünse birbirimizle muhattap olmamaya çalışalım. Zaten yeterince dikkat çektik."

Cümlemi bitirir bitirmez arkamı dönüp okulun bahçesinden ayrıldım. Başımı hafif sağa çevirip omzumun üzerinden ona bakarken yumruklarını sıkışından ve delici bakışlarından sinirlendiğini anlamıştım.

Bu beni şimdilik korkutmuyordu. Okul fazlasıyla kalabalıktı. En azından kendimi güvende hissedecek kadar.

Koşar adımlarla sınıfıma çıkıp kapısını çaldım. Hangi hoca olduğundan emin olmadığım hocadan özür dileyerek boş bulduğum ilk yere oturdum. Eski sınıf arkadaşlarımdan bazıları hoşgeldin gibi şeyler mırıldanırken erkekler çarpık gülüşlerle bana bakarak fısıldaşıyordu. Anlaşılan hiç değişmemişlerdi.

Hoca dersine devam ederken defterimi çıkarıp tahtadaki yazılanları not etmeye başladım. Aynı zamanda da gözüm sürekli yanımdaki kızın sıranın altındaki telefonundan oynadığı oyuna kayıyordu. En azından vakit geçirecek bir şeyi vardı. Benim ise ilk dönemki konular ile şu anki konuları yetiştirmek için derse konsantre olmam gerekiyordu.

Sınıfın kapısının çalınmadan açılmasıyla herkes gibi benim de bakışlarım o tarafa dönmüştü. Ama keşke hiç dönmeseydi. Adını hâlâ daha bilmediğim, bilme gereksinimi de duymadığım manyak adam arkasındaki daha önce görmediğim birkaç kişiyle sınıfa giriş yapmıştı.

Tanrım, al beni yanına lütfen...

SAPLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin