Perri Carol
Hızlı adımlarla evimin bahçesinden çıkıp yanından geçeceğim sırada kolumda hissettiğim baskıyla "Dokunma bana!" diye aniden bağırıp kolumu elinden kurtardım.
"Senden kurtulmuşken niye tekrar karşıma çıkıyorsun? Yeter artık, bırak peşimi!"
Titreyen ellerimi zorlukla zaptetmeye çalışıyordum. Bakışları yüzümü bulduğunda içim ürpermişti. Ne yapmıştı bu manyak herif kendine?! Gözlerinin altı mosmordu.
"Seni özledim Perri."
Bu adamdan kurtulamayacak mıydım ben? Tam her şeyi yoluna koymuşken neden tekrardan karşıma çıkmıştı ki? Ben bu adama nerden bulaşmıştım?
Sesimin titrememesi için kendimi sıkarken "Uzak dur benden ruh hastası!" diye bağırdım.
Ondan nefret ettiğimi bakışlarımla belli etmeme rağmen umrunda değildi. Tek yaptığı beni incelemekti. Buna daha fazla dayanamayacaktım! Ne diye bekliyordum ki zaten.
"Kilo vermişsin."
Söylediklerini umursamadan aceleci tavrımla arkamı dönüp yürümeye başladım. Aksi takdirde geç kalacaktım. Arkamdaki arabanın hareket etme sesini duyunca rahat bir nefes aldım. Tanrım, sonunda.
Tam peşimi bıraktığını düşünecekken önümde aniden duran arabayla sinirden ağlayacak duruma gelmiştim.
Arabadan bir hışımla inip sürücü koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açarak önümü kapattı. Bana bakışlarıyla arabaya binmem için baskı uygularken kafamı hızla sağa sola salladım. Ben daha doğru düzgün itiraz edemeden dikkatleri üzerimize çekecek şekilde bağırmaya başladı.
"İlla tehdit mi etmem gerekecek seni?! Sana zarar vermek istemiyorum, düzgünce uyarıyorum. Niye ısrarla sana kötü davranmam için çabalıyorsun-"
Tam konuşmasına devam edeceği sırada hızla elimi ağzına koydum. Bağırmaları yüzünden çevredeki herkesin odak noktası olmuştuk. Mahalledeki bazı insanlar işini gücünü bırakmış bizi izliyordu resmen. Daha önce kavga eden iki insan görmemiş miydi bunlar?
Elimi yavaşça çekerken "Tamam, geleceğim," diye mırıldandım ona boyun eğmenin verdiği yenilmişlikle. Az önceki ona karşı çıkan cesaretimden gram kalmamıştı. Ne dese onaylayacak hale gelmiştim. Çünkü bir an önce peşimi bıraksın istiyordum. Fakat aynı okuldayken bu ne kadar olacaksa artık.
O hiçbir şey söylemeden geri çekilip sürücü koltuğuna doğru ilerlerken ben de isteksize yanındaki koltukta yerimi aldım.
Arabada derin bir sessizlik oluştu. Ben ise onunla muhattap olmamak için kafamı cama yaslamış, dışarıyı seyrediyordum. Okul yeni evime oldukça yakın olduğu için 2 dakikada yolu neredeyse yarılamıştık.
"Neden birden okula devam etme kararı aldın?"
Sorduğu soruyla düşüncelerimden sıyrıldım. Onu ilgilendirmediğini söylemek istesem de durduk yere onu sinirlendirmemin lüzumu yoktu. Hem onun arabasındaydım. Ani bir kararla beni tekrardan kendi evine götürebilirdi ve ben bunu göze alamazdım.
"Şartlar öyle gerektiriyordu."
"Benden kurtulmak için boşa çabalama Perri. Tek bir kurtuluşunun olduğunu bilmen gerekiyor."
Tanrım! Madem kurtuluşum vardı neden bunca saçmalığa katlanmamı istiyordu benden?
Konuyu değiştir Perri, seni korkutmasına izin verme. Hayatını daha yeni yeni düzene sokuyorken tekrar hayatını mahvetmesine izin verme. Ona neler yapabileceğini göster.
Ne demişti danıştığım psikoloğum?
İnsanları bu tür ruh hallerine sürükleyen şeyler ilgi eksikliğinden kaynaklanır. Ona değerli olduğunu hissettirecek birkaç kelime söyle, böylece depresif ruh halinden biraz olsun sıyrılabilir ve kendisini iyi hissederse her şey senin açından daha iyi olur.
Tamam, onu önemsediğine dair basit bir iki cümle söyleyeceksin Perri. Bu kadar kolay. İşe yarar mı? O normal bir insan değil sonuç olarak. Onun gerçekten ciddi bir tedaviye ihtiyacı var. Fakat yine de denemekten zarar gelmez.
Sakin ol ve birkaç bir şey zırvala Perri, başarabilirsin...
"Gözlerinin altı niye mosmor? Uyuşturucuya mı başladın?"
"Belli olmuyor mu?"
Pekâlâ, iyi gidiyorsun. Sadece biraz daha çabala...
"Kendine zarar vermeni istemiyorum. Sebebi her neyse lütfen kendine zarar verme. Bırakman için sana yardımcı olurum. Vücudunda bu şekilde kalıcı hasarlar oluşturmanı istemem."
Arabanın aniden durmasıyla hafif öne savrulsam da hemen toparladım. Tedirgin bakışlarımı ona çevirdiğimde "Ne dedin sen?" diye sordu şaşkınlıkla.
Bu tavrı... sanırım güvenini kazanamamıştım. Peki ya gözlerindeki o ifade? Parıldıyor muydu gözleri? Azarlayacak mıydı yoksa? Neden aniden durdurmuştu ki arabayı? Lanet olsun! O cümleleri hiç kurmamalıydım. Sinirlenecekti yine ve ben buna şu anlık hazır değildim.
"Senin o bana benim için değerlisin diyen dudaklarını öpmek istiyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
Teen Fiction[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...