Perri Carol
Oturduğum sandalyede rahatsızca kıpırdanıyor, sürekli saate göz gezdiriyordum. İçimde tarifi belirsiz bir endişe vardı. Sanki her an birisi çıkıp beni yakalayacakmış gibi etrafımda tanıdık birilerinin olup olmadığını kontrol ediyordum.
İçeriden bir kadın çıkıp adımı söylediğinde oturduğum yerden kalkıp odaya doğru ilerledim. İçeri girdiğimde masanın karşısındaki tek kişilik deri koltukta yerimi aldım. Az önceki bana seslenen kız bizi yalnız bıraktığında derin bir nefes aldım.
Daha öncelerde bir süre düzenli olarak geldiğim psikolog Bay Collins" Seni dinliyorum," dediğinde başımla onayladım.
Nereden başlamam gerektiğini, nasıl başlayacağımı düşünüyordum. Duyacağım şeylerden deli gibi korkuyordum.
"Ben... size bir konu hakkında danışacaktım."
"Daha önce konuştuğumuz konuyla bir ilgisi olup olmadığını öğrenebilir miyim lütfen Perri?"
Psikoloğuma daha önce bu durumdan bahsetmiştim. Yani ondan. Bana karşı olan davranışlarının ve nasıl biri olduğunun üzerinde durmasam da bahsetmiştim. Şimdi ise daha fazlasını yapmam gerekiyordu. Doktoruma her şeyi anlatacaktım.
"Açık konuşacağım, bugün buraya şizofreni hakkında konuşmak amacıyla geldim. Sizden sadece sorularıma cevap vermenizi istiyorum."
"Anlıyorum, seni elimden geldiğince bu konuda bilgilendirmeye çalışacağım. Sorularındaki ya da şöyle demeliyim; aklına takılan yerler neresi? Aklına takılabilecek her türlü şeyi bana sormaktan çekinme lütfen."
"Öncelikle bana ne olduğundan, tanımından bahsedebilirsiniz Bay Collins."
"Pekâlâ, şizofreni, duygu-düşüncede değişim ve davranışlarda sapmalara neden olan beyin hastalığıdır. Şizofreni, kişinin kendisini dış dünyadan uzaklaştırıp içe kapanmasına neden olan ve dikkate alınması gereken bir rahatsızlıktır. Genellikle 15-35 yaş aralığında meydana gelir ve arkadaşlardan, aileden uzaklaşma, sinirli davranışlar, davranış değişiklikleri ve buna benzer birçok sebep olarak gözlemlenebilir."
"Peki buna neden olan etkenler nelerdir?"
"Başlıca genetik etmenler, biyokimyasal etmenler, aile ilişkileri, stres, alkol ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanımı olarak tanımlayabiliriz."
"Tedavileri konusunda hangi yollara başvurulabilinir ve kişiye ne gibi bir yararım dokunabilir?"
"Şizofreninin en etkili tedavisi ilaç, psikolojik tedavi ve gündelik yaşama olan etkisini ele alabilmek açısından destek sağlanmasıdır. Hastalık hakkında eğitim ve krizin geldiğini gösteren erken uyarı işaretlerini etkili biçimde ele almayı öğrenmek önemlidir. Psikoz ilaçlarının geliştirilmesi şizofreni tedavisinde devrim yaratmıştır. Artık çoğu kişi, hastaneye yatırılmak yerine toplum içinde yaşayabilmektedir. Bazı insanlar hiç hastaneye yatmazlar ve bu kişileriin sağlık bakımı tamamen toplum içinde sağlanır. İlaçlar beyinde hastalıkla bağlantılı olan kimyasal dengesizliği düzelterek etkili olur. Daha yeni, ama iyice denenmiş olan başka ilaçlar daha tam bir tedaviye yöneliktir ve yan etkileri daha azdır. Zararlı alkol ve diğer uyuşturucu kullanımını ve krizi tetikleyen diğer şeyleri azaltmak gibi bazı yaşam biçimi değişiklikleri de insanların iyileşmesine yardımcı olabilir. Şizofreninin bilinen bir çaresi olmasa da bir doktor veya bir psikolog ile, belki de bu iş üzerine uzmanlaşmış bir ekip insanların belirtilerle baş edebilmelerine ve dolu dolu bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olabilir.
Hastanın değer verdiği kişilerin desteği de bu süreçte oldukça önemlidir ve umut kaynağı olabilir."Bay Collins'in söylediklerini beynimde tartıyor, neler yapabileceğimi ölçmeye çalışıyordum. Bugünlük fazlasıyla yeterliydi bu bilgiler benim için. Daha fazlasını kaldırabilecek halde değildim.
Teşekkür edip oradan ayrıldım. Eve doğru yürürken aynı zamanda da onu en yakın sürede herhangi bir tedaviye nasıl ikna edebileceğimi düşünüyordum.
Düşüncelerimin arasından ne ara eve geldiğimin farkında bile değildim. Okul çantamın ön gözünden anahtarımı çıkarıp evin kapısını açtım.
Bugün okuldaki üst üste gelen ağır dersler oldukça yorulmama sebep olmuştu. Gün boyu başımda dar dar konuşan bir kızla daha uğraşmak zorunda olduğum için benim açımdan oldukça zorlu bir gün olmuştu.
Ah Lavin, ben senin gibi birisiyle tanışmadan önce eve bu kadar yorgun dönmüyordum!
Yüzümdeki sebepsiz gülümsemeye engel olamadım. Gerçekten fazlasıyla çılgın bir kızdı. Zach'in 1 haftalık yokluğunu bana hatırlatmayacak kadar da neredeyse her şeyi anlatmıştı bana.
Evet, 1 haftadır nerelerde olduğunu bilmiyordum. Okula gelmiyordu, varlığını hissettirmiyordu ve sanırım bu sefer gerçekten onun hakkında yanılmıştım. Oysaki ona bir şans vermeyi bile düşünmüştüm son zamanlarda.
Düşüncelerimin arasından zorlukla sıyrılıp odama girdim. Çantamı bir kenara fırlatıp üzerimdeki montumu çıkarıp dolabıma yerleştirdim. Sanırım sıcak bir banyo iyi gelecekti.
Odamdaki banyoya ilerleyip küveti sıcak suyla doldurmaya başladım. Aynı zamanda da sevdiğim duş jellerimden birisiyle suyu bir güzel köpürtüyordum.
Sonunda küvet dolduğunda üzerimdeki okul formasını ve iç çamaşırlarımı çıkarıp köpüklerin arasına bıraktım kendimi. Sıcak su gerçekten harika gelmişti.
Ne kadar süre küvette öylece durduğumu bilmiyordum ama birden banyonun karanlık hale bürünmesiyle korkuyla bir çığlık kaçtı dudaklarımdan. Lanet olsun, elektrikler gitmişti!
Banyonun kapısı açıktı ama her yerde elektrikler olmadığı için dışarıdan gelen herhangi bir ışık da yoktu. Dışarıdaki deli gibi yağan yağmurun sesini duymamak ise elde değildi. Sanırım elektriklerin gitmesindeki sebep buydu.
Karanlıkta önümü dahi göremezken havlunun nerede asılı olduğunu ve kapının ne tarafta olduğunu tartıyordum aklımda. Yerlerin de kaygan olduğunu hesaba katmam gerekirse
Tam küvetten çıkmaya hazırlanacakken birden sırtımda hissettiğim nefesle olduğum yerde kaldım. Hızla arkama döndüğümde ise hiçbir şey yoktu. Bir anlık bir şey olduğu için çok da üzerinde durmamam gerektiğini içimden tekrarlıyordum kendime. Beynimin bana bir tür oyunuydu bu.
Derin bir nefes alıp elektriklerin gelmesini bekleme kararı aldım. Bu korkuyla küvetten çıkabilecek durumda hissetmiyordum kendimi. Cesaretimi toplamam gerekiyordu. Aksi takdirde dışarıdan gelen ufacık sesi bile aklımda farklı şekilde yorumlayacak, kendi kendimi korkutacaktım.
Ben öylece köpüklerle oyalanırken burnuma her dakika daha da ilişen çikolata kokusunun duş jelinden geldiğine inandırmaya çalışıyordum kendimi.
Omzumda hissettiğim dudaklarla gözlerimi sımsıkı kapatıp hareketsizce bekliyordum. Gerçek değildi, hiçbir şey yoktu. Beynimin kurduğu saçma salak bir şeydi bu. O olamazdı.
"Beni delirtiyorsun, sana dokunmamak için kendimle savaş verirken sen beni delirtmek için elinden geleni yapıyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
Teen Fiction[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...