24|KAYIP

21.6K 795 303
                                    

Zach Bennett

Zar zor sakinleştirdiğim Perri şimdi kollarımın arasında mışıl mışıl uyuyordu. Onu üzüyordum, farkındaydım. Ama hayatım boyunca sevilmemiş birisi olarak biraz olsun sevilmeyi hak ettiğimi düşünüyordum.

Denese, en azından bir kez sevmeyi denese bana yeterdi. Onu takip ettiğim 2 sene boyunca duygularıma karşılık vermesini beklemeden yapmıştım tüm bu her şeyi. Ama şimdi...

Benden başka hangi erkeğe baksa deliriyordum! Arada gözü dalıyordu kime baktığını bilmeden. İşte o zamanlarda çıldıracak raddeye geliyordum. Her şeyi, herkesi yok edip sadece bana bakmasını istiyordum. Eğer gözü dalacaksa da bana baksın istiyordum.

Bu anı mahvetmemek için düşüncelerimden sıyrılıp anın tadını çıkarmaya baktım. Kollarımın arasındaydı. Ben başka ne isteyebilirdim ki?

Yaslandığım duvar kenarından kucağımdaki Perri ile doğrulup yatağa ilerledim. Onun iyice uykuya dalmasını beklemiştim yerden kalkmak için. Aksi takdirde uykusu bölünürdü.

Onu yavaşça yatağa yatırdıktan sonra geldiğinden beri üzerinden çıkarmadığı montunu dikkatlice çıkardım üzerinden. Ev yeterince sıcaktı zaten. Terleyip hasta olabilirdi.

Montunu odadaki tekli koltuğun üzerine bırakıp yatak odasının hemen yan tarafındaki kıyafet odasına ilerledim. Siyah kapüşonlu kazaklarımdan birisini ve gri nike eşofmanımı alıp tekrar odaya döndüm.

Perri hâlâ bıraktığım şekilde yatıyordu. Elimdeki kıyafetleri komodinin üzerine bırakıp üzerindeki okul gömleğinin düğmelerini açmaya başladım.

Aynı zamanda da sırtındaki yaraya bakacaktım. Az önce sırtının duvara değmesiyle yüzünü buruşturduğunda bir şeyler olduğunun farkına varmıştım. Okuldayken bir şey yapmış olmalıydım ama lanet olsun ki o an ne yaptığımı hatırlamıyordum.

Gömleğini üzerinden çıkardıktan sonra göğüslerine bakmamaya özen göstererek onu hafifçe yattığı yerden doğrulttum. Neyse ki sadece zedelenmişti sırtı.

Komidinin üzerindeki kapüşonluyu dikkatli bir şekilde üzerine geçirdikten sonra eşofmanı da eteğinin altından geçirip giydirdim. Eteğini çıkarıp gömleğinin yanına koydum.

Üzerimdeki rahatsız eden okul gömleğini çıkarıp rastgele bir yere attım. Perri'nin yanında yerimi alırken uzun zaman sonra ilk defa güzel bir uyku çekeceğim için yüzümde gülümseme oluşmuştu.

Kafamı Perri'nin boynuna gömüp onun eşsiz kokusuyla deliksiz bir uykuya daldım.

William Novák

Kavgadan sonra okulu terk edip kendimi eve kapatmıştım. Adam ne kadar arasa da açmıyordum. James'in olan hiçbir şeyden haberi yoktu zaten. Şu an sevgilisine yakalanmamak için uydurduğu bahanelerle hangi kadını beceriyordu kim bilir.

Sırf Lavin onu seviyor diye sesimi çıkarmıyordum. Aptal James'in yaptığı şeylere kayıtsız kalıyordum ama en sonunda olan yine bana oluyordu.

Düşünme bunları William. Düşünme!

Kafamı ellerimin arasına alıp sinirle çekiştirdim. Duvarlar üzerime geliyordu resmen. Oturduğum yerden sinirle kalkıp tavandan aşağıya doğru sarkan kum torbasına sert bir yumruk attım.

Kendime hakim olamayıp birkaç yumruk daha attıktan sonra kum torbası parçalara ayrılmıştı. Aynı şekilde elimde.

Üzerimdeki ince siyah tişörtün bir kısmını yırtıp ellerimden akmakta olan kanı gelişigüzel sildim. Bu parçalara ayırdığım kaçıncı kum torbasıydı bilmiyordum.

Bu garajı yaşayabileceğim bir eve çevirmeden önce kum torbası bırak parçalamayı yanından bile geçmiyordum. Ama o ikisi sevgili olduktan sonra sinirimi hiçbir şeyden çıkaramayınca ben de böyle bir çözüm bulmuştum. Lakin artık kum torbaları da işe yaramıyordu. Çünkü ben yumruklarımı James'in yüzüne indirmek için can atıyordum.

Garajın kapısı çalındığında bir küfür savurdum. Anlamıyordu bu adam. Peşimden gelme dememiş miydim ben buna?

Kapıdaki kişinin Adam olduğunu düşünerek "Ne var lan ne?!" diye bağırdım. Ondan başka kimse buraya gelmezdi.

Kapıyı sinirle açmamla karşımda gördüğüm kişi yumruklarımı sıkmama sebep olmuştu. Ne işi vardı bu kızın burda?

"Şey...girebilir miyim?"

Hiçbir şey demeden içeri tekrardan girdim ve kendimi çift kişilik deri koltuğa bıraktım.

Girme, lütfen girme içeriye...

Kapının o kapanma sesini duyduğumda gözlerimi kapattım. Onunla burada yalnızdım. O ve ben...

Lavanta kokusu anında garajı doldururken kokusu mayışmama neden oluyordu. Vücudum anında gevşemiş, az önceki sinirimden eser kalmamıştı. Onu görünce uçup gidiyordu aklımdaki her şey.

"Neden geldin?"

Sert çıkan sesime engel olamamıştım. O James'in koynundayken benim çektiğim acıları kimse bilmiyordu. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi ona gerçek yüzümü gösteremezdim.

"James'in çok önemli bir işi varmış. Senin durumunu merak edince ben de-"

"Kes!"

Daha fazla dinlemeye tahammülüm yoktu. Oturduğum koltuktan ayaklandım. Odama gidecektim ama bunun için de yanından geçmem gerekiyordu. Tanrım, ya kendime hakim olamayıp ona sarılırsam?

Hızlı adımlarla yanından geçip odama girdim. Ardından onun da odama girdiğini görünce "Çık dışarı," dedim sakin çıkarmaya çalıştığım sesimle. Bağırmamak için kendimi sıkıyordum.

O ise hiç umursamadan yerdeki kıyafetlerimi topluyordu. Kahretsin, ne yapıyordu bu kız? Beni çıldırtacaktı!

"Sen hep böyle dağınık mısın?"

Üzerimdeki tişörtün eteklerinden tutup "Sana ne," dedim ve çıkardığım tişörtü yere fırlattım. Burdan gitmesi gerekiyordu, hem de acilen. Aksi takdirde kendime engel olamayacaktım.

Ben tam banyoya ilerleyecekken "W-william," demesiyle duraksadım. Siktir! Adım ağzından ilk defa çıkıyordu ve bu... mükemmeldi!

Yavaşça arkamı döndüğümde göğsümdeki dövmeyi işaret ederek şaşkınlıkla bana bakıyordu. En sonunda yüz ifadesini toparlayıp "Güzelmiş," diye mırıldandı.

Acaba o dövmenin Lavin çiçeği olduğunu bilseydi de böyle düşünür müydü?

"Artık gidebilirsin."

Daha fazla burada durursa kendime hakim olamayacaktım. Gitmesi ikimiz için de en iyisiydi. O da öyle yaptı.

Elindeki kıyafetlerimi yatağın üzerine bırakıp son kez bana baktı ve çıktı odadan. Kısa süre sonra garajın kapısının kapanma sesini de duyunca derin bir nefes bıraktım dışarıya.

Ona bir şey yaparım diye kendimi sıkmaktan vücudum ağrımıştı. Neden gelmişti ki buraya? Beni daha da kışkırtmak için mi? Öyleyse başarmıştı. Ona dokunamadığım her saniye benim için yeterince bir kayıptı zaten...

SAPLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin