42|ÇİFTLİK EVİ

15.2K 627 261
                                    

Perri Carol

Güne telefonumun deli gibi çalmasıyla başladım. Karşıdaki kişi her kim ise defalarca aramasından önemli bir şeyler olduğunu düşünerek uyanmaya zorlamıştım kendimi. Gözlerim gece geç saatlere kadar film izlediğim için bir türlü açılmak istemese de ister istemez araladım.

Birkaç dakika öylece tavanla bakışarak hayatı sorgulama seansını geçip bir türlü susmayan telefonumu elime aldım. Kimin aradığına bakarken ekran parlaklığından dolayı gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım.

Tanrım, Zach neden bu kadar erken saatte arıyordu beni? Bir şeyler olmuştu da benim mi haberim yoktu? Aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma dayadım ve tekrardan gömdüm kafamı yatağa. Saat telefonumdan gördüğüm kadarıyla 6'ydı. Hava bile karanlıktı henüz.

Karşıdan bir süre ses gelmeyince ne olduğuna bile bakmadan açma kapama düğmesine basarak sonlandırdım aramayı. Tekrardan uykuya dalacağım sırada telefonumun melodisiyle aniden açtım gözlerimi. Niye sessize almadıysam şu telefonu.

Aramayı ne ara yanıtladığımın bile farkında olmadan "Efendim Zach?" diye mırıldandım. Karşıdan gelen yüksek sesle telefonu kuşağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım. Sabah sabah ne bu sinir?

"Niye beklemeye alıyorsun aramayı?!"

"Farkında değildim. Niye bu saatte beni uyandırıyorsun?"

"Hazırlan, seni almaya geliyorum."

"Bu saatte saçmalıyorsun galiba? Uyuyacağım ben."

"Yarım saate oradayım."

Bu adam ciddi mi? Telefon yüzüme kapatıldığında oflayarak doğruldum yattığım yerden. Bölünmüştü bir kere uykum. Telefonu komidinin üzerine rastgele bırakıp iyice gerindim. Gün boyu uykulu uykulu gezecektim etrafta.

Uykumun açılması için soğuk bir duş alsam iyi olacaktı sanırım. Aksi takdirde imkanı yok kendime gelemezdim. Nasıl olsa Zach hazırlanmamı bekleyebilirdi.

Kısa bir duşun ardından bornozumu üzerime sarıp odaya döndüm ve saçlarımı kurutmaya başladım. Ne giyeceğime henüz karar verememiştim ama beni bu saatte uyandırıp da hazırlanmam gerektiğini söylediğine göre önemli bir yer olmalıydı.

Önce iç çamaşırlarımı alıp giydim ve daha sonrasında güzel bir kombin uyarladım kendime. Çantam ile ayakkabılarıma da karar verip üzerimi giyindim. (medya)

Ben aynada saçımı toplayıp toplamamak arasında gidip gelirken kapının çalmasıyla Zach'in geldiğini anlamıştım. Saçlarımı hafif toplayıp parmaklarımla dalgalandırdım. Neyseki çabuk şekil alan saçlarım vardı.

Kapı alacaklı gibi çalınırken umursamayıp hafif pembemsi rujumu sürdüm. Eğer kapıyı açarsam Zach'in giydiklerime laf edeceğini, değiştirteceğini tahmin edebiliyordum. Geçen seferki gibi kapıyı kıracak değildi ya.

Yanaklarıma da biraz allık sürdükten sonra parfümümden sıkıp tekrardan dolaba ilerledim. Giydiğim kadifemsi eteğimden biraz uzun koyu kahverengi kabanımı üzerime geçirdim. Üzerindeki ince kuşakla önümü kapamayı ihmal etmemiştim.

Ayakkabımı giyerken aynı zamanda da çantamın içersine koyacaklarımı belirlemiştim. Tamamen hazır olduğuma kanaat getirdikten sonra çantamı da alıp çıktım odamdan.

Ayağımdaki topukluyla merdiven inmesi her ne kadar zor olsa da bir günlük buna dayanabilirdim sanırım. Kapıya geldiğimde anahtarlıktan evimin anahtarını alıp çantama koydum.

Ardından kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Zach'i kollarını göğsünde birleştirerek arabasına yaslanmış, ayağıyla ritim tutar bir şekilde görmek beni şaşırtmamıştı. Bazen çok sabırsız olabiliyordu. Üzerindeki kıyafetlere göz attığımda gideceğimiz yerin sıradan bir yer olmadığını anlamam uzun sürmemişti.

SAPLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin