Adam Dawson
Az ilerideki grubun içinde William'ı görünce oraya ilerledim. Bizim sınıftaki erkeklerden oluşan grupta nedense James'i görememiştim. Sevgilisi de ortalıkta yokken meydanı boş bırakmıyordu sikik herif.
William'ın yanındaki boş sandalyeye oturmamla "Zach'in telefonlarını açmıyormuşsun," demesi bir oldu. Diğer herkes aralarında seslice konuştukları için bizi duymamışlardı.
Omuz silktim. Bakışlarım kantinde gezerken Mirna'yı sonunda görmüştüm. Sikeyim! O eteğin boyu ne öyle? Gözlerimi sıkıca kapatıp düşünmemeye çalıştım.
Sakin ol Adam, okulun eteğinin boyu standart. Kızın elinden hiçbir şey gelmez. Lanet olsun, sakin olamıyordum! Tamam o eteği giyersin de neden altına ince de olsa bir çorap giymezdin ki Mirna?
Sonunda William'a bir cevap vermem gerektiğini düşünüp "Bir süre açmayı düşünmüyorum," diye yanıtladım onu bakışlarımı Mirna'nın oturmasıyla sıyrılan eteğinin açık bıraktığı bacaklarından çekmeden.
Sinirden yumruklarımı sıkarken düşüncelerimden sıyrılmak için "Perri'nin nesi varmış?" diye bir soru yönelttim William'a. Eteğinin boyu beni ne ilgilendirirdi ki. Ben kimdim onun için.
"Gün boyu bir şey yemediği için vücudu yenik düşmüş. Doktor çok üzülmemesini söyledi."
Bakışlarım hâlâ daha Mirna'nın üzerindeyken William'ın başka bir şey söylememesini diliyordum. Neyse ki o da uzatmayıp bu konuyu kapattı. En kısa sürede tekrardan açacağını tahmin edebiliyordum.
Kantine giren kişinin Perri olduğunu görünce sesli bir küfür ettim. Ne işi vardı bu kızın burada? Oldukça kötü görünüyordu. Evde kalıp dinlense daha iyi olurdu onun için. O ise okula gelmeyi tercih etmişti.
Bıkkınca kantin sırasına doğru ilerlerken bir kızın onu durdurmasıyla umursamaz bakışlarını ona gönderdi. Kız birden Perri'nin saçını tutup ona zarar vermeye çalışırken hızla ayaklandım oturduğum yerden. William da anında benim gibi ayaklanmıştı.
William yanlarına gideceği sırada duraksamıştı. Nereye baktığına kısa bir göz attığımda Lavin de buraya doğru yaklaştığını fark ettim.
Siktir! Şimdi işler iyice karışıyordu işte.
Lavin ile Mirna çoktan Perri'ye saldıran kızı hırpalamaya başlarlarken ben şaşkınlıkla onları izliyordum. Ardından kendime gelip hızla kavganın olduğu yere ilerledim. Bir an önce ayırmalıydım onları.
William Novák
Adam, Mirna'yı kurtarır kurtarmaz onu uzaklaştırıp gitmişti buradan. Ben ise Lavin'e dalıp gittiğimin farkına vardığımda toparlanıp onu üzerine çıktığı kızdan kurtardım.
Sırtıma aldığım gibi onunla birlikte çıkışa doğru ilerleyecekken bakışlarım Perri'yi buldu. Ben bu iki kızı nasıl zapt edecektim?
Birden bir erkeğin onun belinden tutup kavgadan ayırmaya çalışmasıyla kaşlarımı çattım. Basketbol takımının kaptanı Perri'yi engellemeye çalışıyordu ama Perri pek etkilenmişe benzemiyordu.
Sinirle homurdandım. Zach'in yokluğunda hemen fırsatını bulup da yaransam diye uğraşıyorlardı resmen.
Omzumdaki Lavin'i boş bulduğum sandalyelerden birisine bırakıp "Burada kalıyorsun!" dedim ciddi çıkarmaya çalıştığım sesimle. Aksi takdirde pek etkili olacağını ve Lavin'in beni dinleyeceğini sanmıyordum.
Onun bir şey söylemesine vakit tanımadan hızla kalabalığa karışıp Perri'nin yanına ilerledim. Her ne kadar ona Zach'i üzdüğü için kızgın olsam da aramıza aldığımız kişinin başına bir şey gelmesine izin verecek kadar kötü birisi değildim. O bizim arkadaşımız olarak sayılırdı ve ben aramızdaki herkes kadar onun da başına kötü bir şey gelsin istemezdim.
Bir Perri'nin kolunun üzerindeki duran ele bir de elin sahibine kaydı sinirli bakışlarım. Eğer Perri kolunu ondan kurtarmaya çalışmasa bu işe karışmak bile istemezdim lakin olaylar bu şekilde gelişmiyordu. O aptal herif Perri'ye istemediği halde dokunuyordu.
Kavga neredeyse bitmiş, Perri dahil herkesin bakışları bize dönmüştü. Perri'nin saçlarını çekiştirdiği kız ise bunu fırsat bilerek koşarak gitmişti yanımızdan.
"Çek elini!"
Basketbol takımının kaptanı olması ona bir ayrıcalık tanımıyorken dünya sanki kendisi etrafında dönüyormuş gibi davranan karşımdaki herife saldırmamak için zor tutuyordum kendimi. Lakin kendimi tutmalıydım. Tekrar bir kavgaya karışamazdım.
Elini çekmesine dair bir ikazda bulunmama rağmen o hiçbir şey yapmamış, Perri'yi kendisine doğru çekip arkasına saklamıştı korumak amacıyla. Sikerdim ben bu herifi!
Sakin ol William, bugünü kavga etmeden sakin bir şekilde bitireceksin ve her şey güzel olacak. Hatırlat şu aptal herife kime bulaştığını...
"Onun yanında birisinin olmaması yalnız olduğu anlamına gelmez. Şimdi olay büyümeden çekil kenara!"
Her ne kadar Perri'nin arkadaşları olduğumuzu belirtmek için konuşsam da karşımdaki aptal herif olayı yanlış anlayıp Zach'den bahsettiğimi düşünmüştü ve kurduğu saçma cümleler de bunu doğrular biçimdeydi.
"Aa, ayıp oluyor küçük William. Ama şansa bak ki bahsettiğin Zachcik burada değil. Ve bilirsin, ilk kim bulduysa onundur. Zach de kaybettiğine göre-"
Daha fazla dayanamadan sıktığım yumruğumu sinirle yüzüne geçirdim. Perri'ye mal muamelesi yapıyordu! O kimsenin malı değildi, onun böyle bir duruma düşmesine asla izin vermezdim! Aynı şeyin Lavin'e yapıldığını düşündükçe kendimi kaybediyor, bambaşka bir insana dönüşüyordum adeta.
İçimdeki yangını durdurma gereği duymadan piç herifin yere düşmesini fırsat bilerek üzerine çıktım ve ardı arkası gelmeyen yumruklarımı peşi sıra yüzüne yerleştirdim. Bayılması bile umrumda değildi şu an. Henüz hırsımı alamamıştım.
"Perri, William, Adam, Carl. Derhal odama!"
Birisi kollarımdan tutup beni kaldırmaya Bu kavga, okula geldiğimden itibaren 2.kavgamdı. Geçen seferkinden bir türlü kurtulmuştum ama bu sefer velilerimizin çağırılacağım tahmin etmesi çok da zor değildi. Annemin okula tekrardan başladığımdan bile haberi yokken kadın çıldıracaktı. Benim şirketle ilgilendiğimi sanıyordu. Ne işin var senin bu çöp yuvasında diye demediğini bırakmayacaktı. Tam bir gösteriş meraklısıydı çünkü.
Elimi acıyan kaşıma götürdüğümde yüzümü buruşturdum. Bana ne ara vurduğunun bile farkında değildim. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu sinirlendiğimde, kendimi kaybediyordum. Gözlerim bir an Lavin ile kesiştiğinde endişeli bakışlarıyla aniden ayağı fırladığını gördüm. Ona bir şey yok dercesine kafamı sallayıp gülümsedim ve geçip gittim yanından.
Müdürün odasına girmeden önce Adam'ın seslenişiyle duraksamak zorunda kaldım. Arkamı döndüğümde Perri'nin şaşkınlıkla ellerini ağzına götürdüğünü gördüm. Zach'in karıştığı kavgaları görse kalpten gidecekti herhalde. Bu daha neydi ki?
"B-ben özür dilerim, s-sen iyi misin?"
Perri'nin sorduğu soruya başımla onaylamakla yetindim. Alışkındım bu tür şeylere. Adam'ın konuşmasıyla bakışlarımız ona dönerken arkada bana öldürecekmiş gibi bakan dövdüğüm kişiyi görmemle tekrar saldırmamak için zor tuttum kendimi. İşimi yarım bırakmayı sevmezdim. Adam'ın söylediği şeylere odaklanmaya çalışarak onu dinledim.
"Bu sefer müdür okula bağış yaptığımızı bile umursamadan ailelerimize haber verecek. O yüzden geriye tek bir çare kalıyor."
Velilerimizin okula gelmesinin ihtimali bile ikimizi yeterince korkuturken bu durumdan nasıl kurtulacağımızı düşünmeden edemiyordum. Sanırım bu sefer gerçekten bitmiştik.
Adam'ın yine gereksiz bir şeyler zırvalacağını düşünüp "Uzatma söyle," dedim bıkkınlıkla. Perri de Adam'ın ne söyleyeceğini merak etmiş olacak ki kaşlarını çatmış Adam'a bakıyordu.
"Müdüre Zach'in abisini aratacağız. En az azarla bizi kurtaracak tek kişi o."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
Teen Fiction[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...