Zach Bennett
Yaklaşık 1 hafta kadardır çiftlik evindeydik. Onunla baş başa harika zamanlar geçiriyorduk. Ona at binmeyi öğretmiştim ve günümüzün bir kısmı birlikte atla gezmekle geçiyordu. Onun dışında etrafı geziyor, yatak odasıyla neredeyse bitişik olan sıcak suyla dolu havuzun içersinde yüzüyorduk.
Bazen onu bu kadar hak edecek ne yaptığımı sorguluyordum kendimce. Onunla ben... imkansız gibiydik. Şimdi ise hiçbir şeyin önemi yoktu. Yanımdaydı, mutluydu, mutluydum.
Korkmuyor da değildim açıkçası. Birçok şeyden korkuyordum. Onu kaybetmekten, tekrar bir alevlenme yaşayıp eski halime geri dönmekten, onu kendimden soğutmaktan, onu üzmekten deli gibi korkuyordum.
Hareketlerimin veya yapacaklarımın belli bir düzeni yoktu. Her an anlık duygularımın esiri olabilirdim. En çok da bundan endişe ediyordum. Fazla kıskançtım, her şeye hemen sinirlenen bir yapım vardı çünkü. Anlamadan sormadan anında büyük tepkiler verebiliyordum. Sonradan pişman olacağım şeyler yapabiliyordum.
Yine o gecelerden birisini yaşıyordum. Perri çoktan uyumuştu. Ben ise uyumayıp her gece yaptığım gibi onu izliyordum. Bir yandan da düşünüyordum. Onun hayatını kötü yönde etkiliyor muyum diye.
Hayatına aniden girip tüm düzenini alt üst etmiştim. Üstelik ona oldukça kötü şeyler de yapmıştım. Ona rağmen niye hâlâ yanımda olduğuna bir türlü anlam veremiyordum. Fazla mı iyi kalpliydi, yoksa bana acıyor muydu?
Bana acıyor olsa tamamen iyileşmememe rağmen, her an yeni bir alevlenme yaşayabilecek olmama rağmen yanımda neden olsundu ki? Acıyor olsa iyileşene kadar yanımda kalır sonrasındaysa çıkardı hayatımdan. Ya da fazla iyi olması yanımda durması gerektiğini göstermiyordu.
Kendimi boş yere ümitlendirmek istemiyordum ama eğer bu iki şıktan birisi değilse geriye tek bir seçenek kalıyordu. Her ne kadar düşünmek istemesem de bana değer verdiği gerçeği vardı ortada.
Bu düşünce ister istemez gülümsememe sebep olmuştu. Perri'nin yüzünü kapatan saçlarını geriye atıp dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum. Öylece onu izlemeye devam ederken telefonumun bildirim sesiyle uzanıp komidinden telefonumu aldım. Bu anımı bölen kişiye içimden küfürlerimi saydırmayı da ihmal etmemiştim.
Bu saatte kimin mesaj atabileceğini merak etmiştim açıkçası. Gelen bildirimi açıp bilinmeyen numaradan gelen fotoğrafın yüklenmesini bekledim. Fotoğraf sanki bana inadına yüklenmiyorken tedirginliğim iyice artmıştı. Yattığım yerden doğrulup fotoğrafın yüklenmesini beklemeye başladım. Fotoğraf henüz yüklenmemişken gelen mesajla anında okudum mesajı.
Perri şu an senin yanında olabilir ama bu her zaman böyle olacağını göstermez Zachcik. Sevgiline dikkat etsen iyi edersin. Benden sana bir kaptan tavsiyesi ;)
Yüklenen fotoğrafa ne tepki vereceğimi bilemezken seslice küfür ettim. Telefonu farkında bile olmadan sıkmaya başlamıştım. Beynim tüm işlevini kaybetmiş, fotoğrafı bile bulanık görmeye başlamıştım sanki.
Fotoğraftaki kız saç renginden anladığım kadarıyla Perri'ydi. Tarih benim Perri'yi görmemden yaklaşık 1 sene kadar önceyi gösteriyordu. Perri'nin benden önce başka ilişkisi olup olmadığını bilmediğimden dolayı fotoğraftaki kişinin Perri olma olasılığı gözümde oldukça yüksekti.
Elim ayağım titremeye başlarken telefonun ekranının kapanmasıyla kendime geldim. Vücudum sinirden alev alev yanmaya başlamıştı. İçimde kabaran öfkeyi hissedebiliyordum adeta.
Yan tarafımda her şeyden habersiz öylece yatan Perri'ye "Kalk!" diye bağırdım uyanması için. Bu fotoğraf her neyse bugün her şey açığa çıkacaktı, çıkmalıydı.
Ben 3 seneye yakın süre boyunca onu karşılık vermeyeceğini bile bile sevmişsem, bütün ilklerimi onunla yaşamışsam ondan da bütün ilklerini benimle yaşamasını bekliyordum. Benden önce defalarca ilişki yaşamış ve benimle olan ilişkisini basit gören, zamanı gelince ayrılacağımızı düşünen birisiyle değil.
Perri yattığı yerden yavaşça doğrulurken neler olduğunu anlamaya çalışırmış gibi bakıyordu etrafa. Benim sinirli bakışlarımı fark edince ise kaşlarını çatıp "Neler oluyor?" diye sordu.
"Telefonunu ver!"
Uyku sersemi etrafına bakarken yastığının altındaki telefonunu alıp bana uzattı. Anında aldım telefonu elinden. Parmak izini es geçip telefonunun şifresini girdiğimde hızlıca mesajlar kısmına girdim. Tam tahmin ettiğim gibi bana mesaj atan numara Perri'nin telefonuna da bir sürü mesaj atmıştı. Mesajların en üstüne çıkıp teker teker okumaya başladım.
Seni özledim.
Bak ben böyle olsun istemezdim ama üzgünüm.
Geçen gün için özür dilerim.
Sadece seni o heriflerden korumak istemiştim.
Zach'i sorun ediyorsan gerçekten halledebilirim Perri.
Zamanımı bile almayacağından emin olabilirsin.
En son 2 hafta önce gelmişti mesaj. Kişi ayarlarına girdiğimde Perri'nin bu numarayı engellemiş olduğunu gördüm. Telefonu sinirle karşıdaki duvara fırlatıp yataktan kalktım. Odada volta atmaya başlarken "Kim bu engellediğin numara?" diye sordum benden beklenmeyecek derecedeki sakinlikle.
"Eski sevgilin değil mi?"
"Ne?!"
"Bana şaşırmış numarası yapma!"
"Zach saçmalıyorsun şu an. Lütfen otur sakinleş öyle konuşalım."
Komidinin üzerindeki abajuru tuttuğum gibi önüme gelen ilk yere fırlattım ve komidine ayağımla sertçe vurdum. Sakinleşmem gerekiyordu ama bu saatten sonra mümkün değildi bu.
Telefonumu yatağın üzerinden alıp mesajlardaki fotoğrafı açtım ve Perri'ye attım telefonumu. O telefonumu alıp ekrana bakarken hiçbir tepki vermemişti. Telefonumu yatağa bıraktıktan sonra sakince ayaklanıp yanıma doğru geldi. Ben ise hâlâ daha odada deli gibi bir oraya bir buraya gitmeye devam ediyordum.
Kolumdan tutulmamla ister istemez duraksamak zorunda kalmıştım. Bir elini yanağıma yerleştirip bakışlarımızın kesişmesini sağlarken diğer eliyle de elimi tutuyordu. Ben öylece ne yapacağını anlamaya çalışırken aklımda binbir türlü senaryo yazmıştım.
"Bana bak, gözlerime bak! Senden önce hayatımda kimse olmadı tamam mı?"
Dokunuşuyla vücudum anında sakinleşirken itaatkar bir şekilde "Olmadı," dedim. Aksini düşünmek bile istemiyordum.
"Bana mesaj atan kişiyle herhangi bir yerde karşılaşsam yüz yüze bile konuşmazdım. Çünkü zannettiğin gibi o eski sevgilim falan değil."
"Değil mi?"
"Evet değil. Ayrıca o tarihte benim saçlarımın uçları farklı bir renge boyalıydı. Artık sakinleş. Şimdi yatıp uyuyacağız ve bu konu burada sonsuza kadar kapanacak, anlaştık mı?"
Kafamla onaylayarak onun beni yönlendirmesine izin verdim. Az önce etrafı yıkıp dökerken şimdi uysal bir kedi gibi onu takip etmem üzerimde ne kadar büyük bir etkisi olduğunu gösteriyordu.
Tam yatağa tekrardan yatacakken onu birden kolundan tuttum ve kendime çekip dudaklarına yapıştım. Onu daha önce öpmediğim kadar sert öperken alt dudağını ısırıp geri çekildim.
Üzerindeki benim tişörtümün boynunu kapatan kısmını yırtıp kafamı boynuna gömdüm. Bir yandan boynuna öpücükler kondururken bir yandan da dişlerimi batıyordum beyaz etine. Vücudunda bana ait bir izi taşıma zamanı çoktan gelmişti.
Onu kalçalarından tutup kucakladım. Dudaklarımızı tekrardan birleştirirken bu sefer onun öpüşlerine ayak uydurmaya çalışma sırası bendeydi. Yatağa doğru adımlarken kendimi tamamen ona bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
Teen Fiction[tamamlandı] Uyanacaktı. Başını oynatıp yatış pozisyonunu değiştirdi. Sanırım gitme vaktim gelmişti. Ona son kez bakıp odasının açık kapısından koridora çıktım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı kata indikten sonra çıkış kapısına doğru adımladım...