1 bölüm

33.1K 642 39
                                    

Kadın neydi :kadının adı cefaydı kadının adı fedakarlıktı kadının adı almadan vermek ti kadın ses çıkarmamaktı kadın yuvayı kurup bacasını tüttüren di ekmeği yapan yavrularını başında toplayandı...
Havanın sıcağı öyle kavuruyordu ki genç kız bir yudum su bekledi ırgat başından hele şükür ki o da soğuk ayran getiriyordu çalışan kadınlara ,belini tutarak doğruldu çok yorulmuştu yine biraz dinlene bilsem dedi içinden zayıf bedeni artık kaldırmıyor du bu kadar çalışmayı .Zeliş kız yaşlı anası ve babasıyla beraber üç kişilik ailesinde çok mutluydu babası yaşlandığı için çalışamıyordu artık Zeliş'in ısrarı ile tırpan biçmeye gitmiyordu çünkü kıyamıyordu babasına kendinin de çalışabileceğini söylemişti kıymetli babasına.Köyün en zengini Erdal ağanın bahçelerinde bir kaç köylü kadın ile çapa yapıyordu karşılığında buğday un ve günlük yevmiye alıyordular,kış oluncada Erdal ağanın evine haftalık yardıma giderdi Zeliş kız.
Çok güzeldi öyleki bir bakan bir daha döner bakardı ,ela gözlerini çevreleyen siyah gür kirpikleri insanı içine alır hapseder di sanki .Uzun kömür karası saçları incecik beline dalga dalga inerdi ,çapaya giderken toplar saçlarını üzerine emaneten bir leçek (tülbent)atardı .İkindi vakti paydos etmişti ırgat başı komşu Hatice abla ile düştü evin yoluna zaten köy küçük tü evler birbirine çok yakındı ama tarla köyün altında idi.Eve vardığında annesi ile babasını bahçede sedirde oturmuş onu beklerken buldu her zaman olduğu gibi,ikisinide sarılıp öptü annesi Elif hanımın yine romatizma ağrıları tutmuştu çok ağrısı olduğunu söyledi kızına .Zeliş içeri geçti yaz kış kalkmayan sobanın yanına gitti üstünde hızlı hızlı ayran aşı yaptı bir yandanda çayı hazır etti.anne babası ile çorbalarını annesinin yaptığı tandır ekmeği ile yediler,akşam namazını kılıp peşinden de çaylarını limonlu olarak içtiler.Zeliş sabah namazı ile çapaya gideceğinden ,bir tabak üç tane tahta kaşıkla üç çay bardağını köyün pungarın da (su akan ortak alan)yıkayıp getirdi,yatakları odaya serip uykunun derin sularına bıraktı kendini,zaten köy yerinde başka ne yapacaktı ki elektrik yok televizyon yok radyo yok hemen hemen herkes yatsı namazıyla yatar sabah namazıyla uyanır bağa bahçeye koşardılar,doğuda kısa süren yaz mevsiminde uzun sürecek kış aylarının yiyeceği unu bulguru mısırı soğanı patatesi ve hayvanlara kış boyu yedirilecek otun yemin hazırlığı yapılır damlar stoklarla doldurulurdu kadınlar evde peynir yağ yapardı çoğunlukla erkekler tarlada ekin eker biçerdi bahçeye ise ortak bakarlardı.Zaten kış boyu tandırda ekmek yapmaktan ve hayvanlara ahırda yemleyip altlarını süpürmekten başka iş yoktu.
            Zeliş sabah erkenden kalktı namazını kıldı kahvaltı hazırladı hep beraber karınlarını doyurdular Zeliş son bardak çayını içiyordu ki Hatice abla seslendi "Zeliş Zeliş haydi kız"diye hemen fırladı çıktı elinde leçeği ile düştüler bahçe yoluna ,bugün patatesleri çapalayıp soğanların otlarını temizleyeceklerdi.Akşama doğru anca geldi bugün eve babasının rengi kaçmıştı sanki annesi de hastaydı zaten içi titredi birden onlara bir şey olursa ne yaparım onlarsız,anne babası Zeliş in bütün dünyası idi ,Zeliş de anne babasının herşeyiydi ;çünkü Elif hanımla Ahmet beyin yıllarca çocuğu olmamıştı artık ümitleride yoktu ikisi birbirine yetiyordu da çok seviyordular birbirlerini taki Elif hanımın elli yaşına yaklaştığı günlerde karnıda büyümeğe devam ettiğinde köyün şifa hatununa gidene kadar ,şaşkın şaşkın eve dönmüştü Ahmet beye nasıl söyleyeceğini düşünmekten utanmaktan bu yaşta nasıl oldu nasıl doğacak diye düşünmekten şaşkınlaşmıştı .Ahmet bey savrularak yürüyen eşini görünce koştu ona doğru "Elif im ne oldu sana hele de bana" dedi.Elif kocasına ne diyeceğini şaşırdı"şey bey ...şey ben ..." "ne oldu söyle haydi korkuyom bak""şey bey ben şey işte .... şifa ana dedi ki şeymişim".ahmet bey bunun böyle olmayacağını anladı aldı eve kadar götürdü hanımını oturdular ağlamaya başladı Elif,susturamıyordu bi türlü kocası ağladı ağladı en sonunda bitti ağlaması.Ahmet eşine söylemezse eğer şifa anaya gideceğini söyledi, tamam söyliyecem gitme dedi ben çok utanıyom bey dedi.Neden utanıyon elifim "ben şeymişim ...."neymişsin". "İşte bizim olmamıştıya çok istemiştik işte o işte gebeymişim " dedi.Biraz önceki şaşkınlığın aynısını Ahmet bey yaşıyordu şu an,hem sevindi hemde bu yaştan sonra nasıl bakarız sağlıklı doğar mı diye düşüncelere daldı.Günler geçti doğum vakti gelmişti şifa ana köyün iki tane büyüğü Elif e doğum yaptırmıştılar Nur topu gibi güzeller güzeli bir kızları olmuştu Elif de bebekte sağlıklıydı çok şükür ,Elif anne babasını hiç üzmemiş yormamış sanki büyümüşte küçülmüş gibiydi zorlanmadan büyütebildiler tek sorun fakirlikti.
Ahmet bey köylere çayır biçmeye giderdi eskiden iki tane de küçük baş hayvanları yetiyordu küçük bahçelerinde de patates soğan geçinip giderdiler,şimdi evi geçindirme zamanı Zeliş kızdaydı işte elinden ne gelirse yapardı.Günler böyle geçiyordu hep beraber kalkıp sabah namazı kılar sobayı yakar kahvaltı ederlerdi Ahmet bey sofra hazır olana kadar kuran okurdu dua ederdi kızı için ,endişe ederdi bizden sonra ne olacak kızım diye diğer babalar gibi çocuk yaşta kocayada vermeye kıymazdı.Elif hazırlanır çıkar çapaya giderdi.
Ahmet bey Erzurum un merkez köylerindendi ,karısı elif de amca kızıydı.İkisini de babaları Sarıkamış da şehit düşmüştü ,çok fakirlik açlık görmüştüler anaları uygun görmüş evlendirmişlerdi.birbirlerini çok sevmişlerdi öyleki çocukları olmadı diye Ahmet beyi kuma alsın diye bütün köy nasihat ederdi ama o Elif i üzülecek diye aklına bile getirmez dinlemezdi kimseyi.Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak bir ömür geçirdiler ama Ahmet beyin son zamanlarda göğsü ağırıyordu karısına kızınada söylemiyordu telaşlanmasınlar diye zaten Elif i eve bakacak diye çalışmasına çok üzülüyordu.
Zeliş o gün yine çapaya gitmişti ama içinde anlamadığı daha önce olmamış bir sıkıntı vardı çapayı her vuruşta dahada sıkılıyordu sanki yüreği şükür ki o gün işleri erken bitti hemen koşa koşa eve gitmeye başladı Hatice arkasından yetişemedi öyleki.Köyün camisinin önünden geçerken babası geldi aklına camiye gelmiştir namaza onuda alıp gideyim dedi kendi kendine,camiden çıkan köylülere babasını sordu gelmediğini söylediler şaşırdı babası öğlen namazını camide kılardı mutlaka.Bu sırada kendini izleyen bir çift gözü telaştan görmemişti hiç.Eve geldiğinde anne babası bahçede de yoktu içeri girdiğinde babasını bembeyaz olmuş şekilde yer yatağında yatarken annesinin de başucunda kuran okurken bulmayı hiç aklına getirmemişti.Koştu babasına sarıldı öptü kokladı "babam! neyin var neren ağırıyor şifa anayı çağırayım hemen" dedi .Anası çağırmıştı halbuki ama oda anlamamıştı babasının gözlerinden iki damla yaş aktı hakkını helal et güzel kızım Elif'im sende dedi ve ruhunu teslim etti.
            Arkadaşlar merhaba bu benim ilk kitabım okumayı çok seviyorum artık yazmayıda sevdim bana kitabımı tavsiye ederek yardımcı olursanız çok memnun olurum hepinizi öpüyorum BERCESTE

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin