27. Bölüm

7K 420 29
                                    




     " Zelişim ,hayde nerde kaldın ?Çayın soğudu."

     "Tamam ,geldim Haydarım"

  "Havalar ısınmaya başladı artık yavaş yavaş,diyorum ki şu oda işini halledelim."

  "Olur ,hem bende yünleri yıkarım o ara hazır ederim yeni odamıza"

  "Zelişim kendini çok yorma kurban olam,bak yüklüsün hem.Yavrumuzu düşün tehlikeye atma ne kendini ne uşağımızı"

   "Merak etme Haydarım dikkat ederim,hem sende yardım edersin bana ,dere kenarına at ile götürüsün,yıkarken de sudan birlikte çıkarırız.
Hem az yünler kışın yattığımız döşek yorgan birde yastığımız var.Çırpmaya da Gül teyzemi çağırırım".

    "Olur olur sevdam ,ben yardım ederim sana"

   "Haydarım ,Salih ağama haber edecen mi?Yardıma  gelsin diye"

    "He ya,olmazsa ikimiz beraber gidek,evdekileri bir görek,hem anama ,babama torunları olacağını söylerdik,hem de gereken malzemelerle Salih'i alır gelirdik.Tabi sen de gelmek istersen.Yok ben gelmem dersen ona da kabulüm ".

  "Gidelim Haydarım,ananın ,babanın elini öper,hal hatır sormuş oluruz."
 
   "Zelişim,sen çok iyi bir kadınsın,yüreğin çok yüce.Başka bir kadın olsa gelmez di.Ama sen çok farklısın."
  
   "Haydarım,kocam benim ;ben iyi olmak nedir senden öğrendim,vefa nedir sende gördüm.Etrafımda senin gibi bir tane daha koca yok.Bir dediğimi iki etmiyorsun,gözümün içine bakıyorsun.Her şeyde önce benim fikrimi sorup,bana değer verdin.Ben babamdan sonra sanmıyordum bu kadar yürekli bir erkek olsun,ama sen bana bunu gösterdin.Babamdan daha iyi olduğunu bile söyleyebilirim.İşte sen nasıl ki benim fikrimi benim duygularımı önemsiyorsun,ben de senin düşüncelerini ve isteklerini önemsiyorum.Senin mutlu olman için herşeyi yaparım".

    İki genç birbirlerinin gözlerinin içine baka baka konuşmuş ,nerde ise gözlerinden kalpler çıkıyordu.
 

..............

   İki ay önce Zeliş sabah namazına kalktıklarında kendini zor dışarı atmış,boş midesine rağmen öğürüp durmuş,kocası da başından ayrılmamış hatta çok telaşlanmıştı.

  Zeliş biraz rahatlayınca kocası kucağında içeri taşımış ,hasta oldu diye ne yapacağını şaşırmıştı.Üstünü sıkı sıkı örtüp hemen sobayı yakmış,üstüne de kuşburnu koymuştu kaynaması için.

    O günü Zeliş yatakta geçirmiş,kocası izin vermemişti yataktan çıkmasına.Zeliş az çok tahmin ediyordu gebe olduğunu.Ama kocasına hemen söylemek istemedi emin olmadan.Çünkü kocası o kadar çok çocukları olmasını istiyordu ki sürekli ;
    
    "Zelişim,sevdam ,aynı sana benzeyen,ela gözlü ,sırma saçlı bir ceylanımız olsun çok istiyorum.Senin ve benim bir parçamız,aşkımızın en güzel meyvesi"

   Diyerek karısını mest ediyordu.Şimdi Zeliş de iyice emin olmalıydı.

   Ertesi sabah namaz vakti Zeliş yine aynı durumu yaşıyınca,kocası ezesini çağırmaya gidecekti.Zeliş iyi olduğunu bir türlü anlatamıyordu kocasına.

"Zelişim ne oldu sana,niye böyle oldun.Çok üşütmüşsün işte bak.İçin dışına çıktı.Sen yat ,sakın çıkma yataktan ben ezemi alıp gelecem.Belki ilaç milaç vardır onlarda".

    "Haydar,kocam dur gitme ne olur ,ben çok utanırım,kurban olam gitme"

    "Hasta oldun yoluna öldüğüm,niye utanırsın ki bundan,ezem bi gelsin baksın ne olur?"

 
   
Haydar tam kapıya yönelmişti ki;

   "Gebeyim ben Haydarım,dur gitme"

Haydar için zaman durmuştu,arkası karısına dönük halde bekledi bekledi sonra;

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin