18. Bölüm

9.2K 426 14
                                    

Zeliş yatağın içinde sabaha kadar gözünü kırpmadı,aynı şekilde Haydar da uyumadı hiç.Onları şu fani dünyada daha neler bekliyor acaba diye düşündü,nasıl babasından anasından uzakta kalacaktı,evi ne ile geçindirecekti .... düşündü durdu.Ama aklına yanında yatmaya çalışan ama uyanık olduğunu bildiği sevdalısı gelince "yeterki o mutlu olsun üzülmesin ,ben taş taşır bakarım,yeter ki yanımda olsun yeter bana" diye düşündü durdu sabah ezanı okunana kadar .Dönüp şöyle bi sarılsam ,korkma ben yanındayım,herşey iyi olacak diyebilsem dedi içinden.Sonrada inşaallah o günlerde gelecek sarılıp uyuduğum gecelerimizde olacak hele bi şu anamdan uzaklaşalım.
Zeliş de arada bir aklına Haydar 'ın ona " sevdam" deyişi gelip yerleşiyordu.Ne sevdasından bahsediyordu bu adam acaba.Ama inkar etmemek lazım aynı kendi babasına benziyordu Haydar.Sakin ama adaletli,hak yemeyen biriydi.Acaba gerçek bir karı koca hayatları olur muydu.Haydar onu yengesi olarak görmeye devam edermiydi.Köyüne dönünce acaba komşular Ne diyecekler.Gerçi hepsi beni bilir tanırlar,ama yinede çok korkuyorum beni neler bekliyor daha bu hayatta.Ezan sesi ile birlikte kalktı Zeliş,sessizce abdest alıp geldi .Namazını kıldı duasını etti.Haydarda giyinmiş onu bekliyordu.Bitince duası birlikte çıktılar dışarı.Ev halkı Zeynep hanım hariç herkes onları bekliyordu aşkanada.Sofralarda hazır edilmiş ti .Herkes oturdu sofraların başına.Büyük kuma Zeliş 'in yüzüne baktı ve
"Zeliş gelinim benim ,mazlum sükut gelinim,doyur karnını hadi yavrum.Yzun yol gideceksiz,bak Zeynep de yok rahat rahat ye hadi kuzum.Güçlü olman lazım,biz senin arkandayız korkma sakın emi.Her ne ihtiyacınız olursa önce bu kapıya bana ,Mirza ağana geleceksiz tamam mı?.Bu kap sizin de kapınız,Zeynep sakinleşsin belkide geri gelirsiz.Sende biraz kendini toplar güçlenirsin he?Sakın kendini dışladığımızı sanmayasın,biz senin iyiliğin için sizi göndeririz.Biz seni kabul ettik bu evin adamı saydık.Her zaman bu evde hak söz sahabısın "dedi.
Zeliş ağlayarak kalktı ve kadının elini öptü."sağolasın ana ,beni düşünürsüz bilirem hakkını helal et ne olur?"sarıldı sıkıca kuma kaynanasına.
     "Helal olsun yavrum,asıl sen helal et az zamanda çok hakkın geçti bize ,seni koruyamadık,rahat ettiremedik kusurumuza bakmayasan ".


         Herşey hazırdı,at arabasına eşyalar yüklendi ,erzaklar yüklendi,Zeliş herkesle vedalaştı hazırlanan ata bindi ,Haydar'da vedalaştı ev halkı ile atına bindi.Mirza ağada at arabasına bindi atın yularını çekti ve yola düştüler.Önde Mirza ağa arkasında Zeliş ile kocası.Eve geri giren ahali büyük salona geçtiler.Zeynep hanım ağlamaktan şişmiş gözleri ve tüm öfkesi ile baş köşede oturuyordu.
    "Muradıza erdiz mi?Oğlumu ayırdız,o uğursuza verip yolladız mı ?ocağıma incir ağacı dikti o yosma! Benim asıl cenazem bugün çıktı bu evden,bene bundan sonra başıma karalar bağlamak düşer, ..... oy ben nere gidem!Oy ben derdimi kime diyem!Bağrım yanar Allahım al canımıda kurtar beni !!!..."
     "Zeynep !yeter da yeter ! Zeliş Zeliş diye başımızın etini yedin.Haydar istemedi evlenmek,zorlan  gettin Halil 'e aldın.Elimize ayağımıza düştün illa o gızı alacam diye.Şimdi ne oldu da baş düşmanın ilan ettin zavallı yetimi.Artık dur!...sus artık sus!...Gıza AŞ vermedin ,yatak vermedin ,köpek gibi azarladın dövdün,bütün konağın işini tek başına yaptı Ne zamandır,çıtı çıkmadı çıtı.Ağzını açıpta birimize saygısız davranıp birşey demedi ,sen daha Ne istersin o zavallı biçareden .Allaha reva değil yaptığın".
   .
   .
   .
Zeliş ,kocası ve kayınbabası öğlene doğru köye varmışlardı.Doğruca Erdal ağanın evinin önüne gelmişlerdi.Mirza ağa utanarak gelmişti bu kapıya.Kapıyı açan Remziye hanım karşısındakileri görünce hiç te iyi şeyler olmadığını anladı.Zeliş yüzünü öyle kapatmıştıki hiç görünmeyen yüzünü bile yere eğmiş ,Haydarın yüzünde hiç bişey okunmayan bir ifade ile ezesine bakıyor,Mirza ağa ise utandığı ,çekindiği her halinden belli bir ses tonu ile
       "Remziye bacım,buyur etmiyeceksin heralde?.Üşüdük da,sabahtan dır yoldayıh."
       "O nasıl söz enişte ,buyurun hele geçin içeri.Erdal ağam ahırlara getti,gelir birazdan."
       Hepsi evin büyük salonuna geçtiler.Sobanın etrafında ısındılar.Hemen çay demlendi.Sofra yemek hazırlığına başlattı Remziye hanım .O sırada Erdal ağada geldi .Zelişi diğer odaya aldı Remziye hanım,erkeklere sofra hazırlandı,kadınlarda odada koyuldu.Ama Zeliş halen yaşmağını indirmemiş ,başınıda hiç kaldırmamıştı.Remziye hanımın artık sabrı kalmamıştı.Bu işte bir iş vardı.Kimse ağzını açmıyor konuşmuyordu.
        "Zeliş Kuzum hayde indir yaşmağını,karnın doyur ,sıcak çay iç bir için ısınsın.Hayde bekleme artık".
Ama Zeliş halen aynı kıpırdamıyordu.Sinirlendi kalktı geldi Zeliş'in yüzünü açtı,tülbent başından kaydı düştü.Sofradaki gelinler yüzünü görünce ağızlarından hayret nidaları döküldü.Remziye hanım hızlıca erkeklerin odasına koştu.Yaşına rağmen öyle bir koşmuştuki saniyeler içinde odaya bomba gibi düşmüştü.
         "Erdal ağaaaaaaa! Erdal ağaaaaaaa!...
Ne bu gızın halı?Siz emanete bele mi sahip çıkarsız he,vicdan yokmu,merhamet yokmu sizde?sen mi yaptın Haydar? Ne yaptı bu zavallı gız bu hale getirdin he?Ben Zeliş 'in herşeyine kefilim dedim size yanlış yapmaz dedim o gız,niye yaptız bunu?nasıl ellerin kalktı Haydar he.Erdal ağa sen niye izin verdin?.....
     "Sen ne dersin Remziye,ne olmuş Zeliş gızıma?" Dedi Erdal ağa.
    " gızın yüzü gözü mosmor,eyce bir dövmüşler.başında saç kalmamış uşağın".
Erdal ağa ayağa kalktı ve
"Mirza !biz senle ne konuştuk?Ben Zeliş 'e sahip çıkamıyacaksan alıp götürecem demedimmi?Ulan sen söz verdin ,oğlun sözverdi.Şimdi bu nedir he .İşiniz bitti geri mi getirdiz?"
   Mirza ağa :"Erdal ağa lafını ey tart ele konuş.Zeliş'e biz bişey etmedik.Hele Haydar heç bişe etmedi.Zeynep durmadı ,durduramadım.Kaşla göz arası gızı dövdü.Elinden aldıh hemen ama Zeliş bir lokma canıyla ,Zeynep'e karşı koyamamış.Biz salondan aşkanaya gidene kadar gızı hırpalamış.Ama o da hakettiğini aldı.Biz buraya gelinim ile oğlumu Zeliş 'in babasının evine yerleştirmeye geldik.Artık Zeliş 'i korumak için bunu yapmak zorunda kaldım.Oğlum gelinim burda bu köyde size emanet."
       Mirza ağanın bir çırpıda söylediği sözler karı kocada deprem etkisi yapmıştı.Bir oğul anasının babasının yanından nasıl ayrılır ,başka köye hemşerim karısının evine yerleşir di.Erdal ağa :
  " Hele oturun ,sakin olun .Olayı en baştan yavaş yavaş anlatın bene.Bu olanlarda Zeliş kızımız hatalımıdır ?,Remziye çağır Zeliş kızı da buraya ".
    Olanları en baştan anlattılar.Onlar anlattıkça Zeliş sessiz sessiz ağladı.Haydar'ın bir gözü hep Zeliş 'in yüzünde idi.Artık üzülsün ,ağlasın istemiyordu.Remziye hanımda Haydar'ın halini hareketlerini izliyordu.Oğlanda yıpranmış belliki.

       " İşte bele olanlar.Artık burda eliz gözüz uşakların üstünde olacak Erdal ağam.Kışlık erzak getirdik ama yetmez ise size düşer bu iş.Ben yarın sabah yola çıkacak.Getmeden iki tenede inek alabilirsek eyi olur.Senin vardır yoksa köyden bulursun değeri neyse verirem.Atın birinide burda bırakacam.Lazım olur."dedi.
    Sonra yemekler yenildi ,çaylar içildi.İnekler otlar ayarlandı.Akşama doğru Zeliş kızın baba evine gittiler.Anahtar muhtar da idi.Muhtar da çok şaşırmıştı bu işe...


          Evet sevgili  okuyucularım güzel bir bölümle geldim oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin...
   

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin